English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / That's not bad

That's not bad translate Turkish

3,499 parallel translation
That's not bad.
Fena değil.
Well, you know, breaking a Supreme Court nod... that's not such a bad story.
Yüce Mahkeme üyesi adaylığını ortaya çıkarmak da kötü bir haber değil.
That's not bad.
- Kötü bir süre değil.
If you bear that price difference in mind and ignore the gearbox, it's really not too bad.
Bu fiyat farkını aklınızda düşünüp vites kutusunu da görmezden gelirseniz, bu çok da fena değil.
Yeah, that's not a bad idea, actually, because I have had a lot of pent-up aggression.
Evet, Fena fikir değil, aslında, çünkü çok fazla üzerimde çok fazla gerginlik var.
Oh, that's not the bad news.
Kötü haber bu değil.
That's not so bad, is it? Hmm.
- O kadar da kötü değil, değil mi?
That's not so bad.
O kadar da kötü değil.
Well, too bad that's not a crime, isn't it?
Olay yeri olmaması çok kötü, değil mi?
That's not bad.
Fena değilmiş.
It's not that bad.
O kadar da kötü değil.
And I'm thinking that a few backups might not be a bad idea until Beau's wedding passes.
Ve Beau'nun düğünü geçene kadar birkaç yedek hediye de fena olmaz diye düşünüyorum.
That's still bad. No, not that.
İlişki kısmına değil tabii, o hâlâ kötü.
I mean, kids can be morons, but it's not that bad.
Yani okuldakilerden bazıları morondur ama o kadar kötü değil.
That's not a bad idea.
Hiç de kötü bir fikir değil.
That's not bad.
- Fena olmamış.
Getting bumped is not that bad, Louie.
- Yayın dışı edilmek kötü bir şey değil Louie.
But it's not all that bad.
Ama bu o kadar da kötü değil.
It's not that bad!
O kadar kötü değil. O kadar kötü değil yahu!
It's not that bad.
- O kadar da kötü değilmiş
That's not the only bad news.
Tek kötü haber bu değil.
You know, it's actually not that bad.
Bilirsin, aslında o kadar da kötü değildi.
That's not a bad idea.
Hiç fena fikir değil.
If not, I intervene, and that's bad for everyone.
Yoksa işe ben karışırım. Bunun da kimseye faydası olmaz.
Then that's not so bad. [Laughter]
O zaman bu kötü değil.
It's not that bad. And her obsessive cleaning's a real timesaver for me.
O kadar da kötü değil.Onun temizlik saplantısı bana zaman kazandırıyor.
I know it-it seems like a scary place, but... it's actually not that bad.
Biliyorum, korkunç bir yere benziyor ama o kadar da kötü sayılmaz.
It's not all that bad, I suppose.
O kadar da kötü değil, sanırsam.
It's not that bad, is it?
O kadar kötü olamaz, değil mi?
Going in there like that without backup, putting a civilian in harm's way, that's not only reckless, that is bad police work.
Oraya destek olmadan girmen ve bir sivilin hayatını tehlikeye atman sadece sorumsuzluğunu değil, kötü polis olduğunu da gösteriyor.
Come on. Your life's not that bad.
Yapma, hayatın o kadar da kötü değil.
It's not even that bad.
Çok da felaket bir durum değil.
So maybe it's not all that bad.
Gördünüz mü?
That's not bad.
Bu kötü değil.
It's not that bad.
O kadar kötü değil. Bilmiyoruz.
Is it that bad? I thought it was rather distinguished. You can't deny that's not your number.
Hayır, benim Emma Poulter!
She's not that bad.
O kız fena değil.
It's not that bad. Ok.
Durum o kadar da kötü değil.
- That's not necessarily a bad- -
- Bu aslında o kadar...
Well, that's too bad for you because I'm not going anywhere until I see a doctor and they tell me that I'm parasite-free.
İşin kötü çünkü bir doktora görünüp bende parazit olmadığını söylemeden buradan gitmiyorum.
It's not that bad.
Bu kötü değil.
You know, I was thinking Vegas is, it's not that bad, you know?
Bilirsin, düşündüm de Vegas o kadar da kötü değil.
That's not such a bad idea.
Bu en iyisi olurdu.
That's not necessarily a bad thing, by the way.
Bunun ille de kötü bir şey olması gerekmez bu arada.
He's not that bad.
O okadarda kötü değil.
That's not bad.
Kötü değil.
That's not bad for second place, right there.
İkincilik de fena değildir.
That's actually not a bad batting average for me.
Aslında bu benim için çok da kötü bir ortalama değil.
No way! I know this seems pretty awful, but when you consider all the things your people have been through, it's really not that bad.
Oldukça kötü göründüğünün farkındayım, ama bir düşünürseniz başınıza gelen onca şey arasında bu cidden o kadar da kötü değil.
And that's not so bad, man.
Bu o kadar da kötü bir şey değil dostum.
Come on, it's not all that bad.
Hadi ama, O kadar da kötü değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]