That's not important translate Turkish
1,144 parallel translation
- That's not the important thing.
- Önemli olan bu değil.
But that's not important.
Fakat bu önemli değil.
Money's not that important to me.
Para benim için o kadar önemli değil.
That's how important it is... not to take the Lord's name in vain.
Tanrı'nın adını boş yere anmamak çok önemlidir.
That's not what's important.
Bunun ne değeri var.
He's out in the backyard singing "Tiny Bubbles" to Buck but that's not important.
Arka bahçede, Buck'a "Tiny Bubbles" şarkısını söylüyor. ... ama bunun bir önemi yok.
On the other hand, it's also important that the brain should not constantly think there's an earthquake whenever you move your eyes about.
Diğer yandan, gözlerinizi ne zaman hareket ettirirseniz ettirin deprem olmadığını beynin sürekli düşünmemesi önemlidir.
It's a very important message to you, you understand, not to me. It's not that important to me at this moment.
Senin için çok önemli bir mesaj ama şu anda benim için değil.
But that's not important.
Ama ne önemi var ki!
The place where people will go to find out what happened is The New York Times. Therefore it's extremely important, if history is to be shaped in an appropriate way, that certain things appear, certain things do not, certain questions be asked, others be ignored, and that issues be framed in a particular fashion.
Bu yüzden bir tarafta telkin ve kontrole bağlılık, öbür tarafta mesleki dürüstlük var.
What's really important is... that none of this ever happened. That's not important, is it?
Hiç çalışmadı.
That's not important, Selina.
Bu önemli değil, Selina. Önemli olan sensin.
So I think it's important to understand, before we get started that, yes, the shoes are important but let's not disappoint the public in what they've come to expect from me.
Bu yüzden başlamadan önce bir konuda anlaşmamız önemli Evet ayakkabılar önemlidir ama benden neler bekleyecekleri düşünülürse halkı da hayal kırıklığına uğratmamalı.
Because we've learned it's the race that's important not the individual.
Çünkü öğrendik ki önemli olan şey nesillerdir birey değil.
It's not that important.
O kadar da önemli değil.
That's not what's important.
Önemli olan bu değil.
It's not really that important.
Aslında çok da önemli değil.
It's important for women to not just run in horror from pornographic images... and immediately think that they represent oppression... and the power of men to degrade women... and to think, sometimes, about the fact that they often are -
Kadınların pornografik görüntülerden korku içinde kaçmaları değil aynı zamanda baskıyı ve kadınları küçük düşüren erkeğin gücünü temsil ettiklerini düşünmeleri önemlidir. Bazen bu gerçeği düşünüyorum da bunlar genellikle gücü elinde tutmakla ilgili fanteziler.
Well, we've decided that that's not important.
Onun önemli olmadığına karar verdik.
You know, it's just not that important to me anymore.
Artık benim için çokta önemli değil açıkçası.
- That's not important.
Bunun önemi yok.
My name's not important. I've been on the same search that you have.
Adımın bir önemi yok. Sizin yaptığınızla aynı araştırmayı yapıyordum.
That's not important.
Bilmene gerek yok.
- Oh, that's not important.
Bu önemli değil.
I decided that it is not the colour of the hair but the head that it's stuck to, that is important.
Olay saçın renginde değilmiş bence mühim olan kafanı bir şeyin içine sokmamanmış.
- That's not important.
Diğerleri de ne? - Bu önemli değil.
I try to tell him that it is important in a young Klingon's life, but he does not understand.
Genç bir Klingonun hayatında önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum ama anlamıyor.
But it's important that a man changes the right things in his life... not his sense of duty, not his sense of loyalty.
Ancak bir adamın hayatındaki doğru şeyleri değiştirmesi önemlidir görev bilincini değil, bağlılık duygusunu da değil.
Even if that is so, it's not the most important thing.
Öyle olsa bile, önemli olan o değil.
That's not important, it's not your job to protect people! Shit!
Bu önemli değil tabii, çünkü sizin işiniz insanları korumak değil!
Camille said that it's important to love the sinner but hate the sin, so that, uh... you're allowed to feel the desire but not act on that desire.
Camille dedi ki : "Günahkarı sevmek ama günahtan nefret etmek önemlidir öyle ki, tutkuyu hissetmeye izin verirsiniz fakat bu tutku üzerine harekete geçmezsiniz."
-... that's not important, you know?
.. önemli değil, anlıyor musunuz?
- That's not important.
- Bu önemli değil.
Maybe that's not what's important to you right now.
Tabii ki de çalışabilirdin, Daphne. Belki de şu an önemli olan o değil.
Well, I hope you explained to her that it's not important that people like her... -... as long as they respect her.
Kadına, insanların ona saygı duymadıkça sevilmenin önemli olmadığını söylediğini umuyorum.
But that's not important.
Fakat önemli olan bu değil.
If not for yourself, then for the movie-going public... and for the foreign markets that are more important than ever nowadays.
Kendin için değilse bile, filmin uluslararası kulvarda da yarışacağını düşünüp yapmalısın.
That would be difficult to explain, but that's not important right now.
Açıklaması çok zor, ama, şu anda bu o kadar da önemli değil.
That's not important.
- Ama nasıl? Bu önemli değil.
It's not hatred that's important. It's a desire to annihilate.
Önemli olan nefret etmek değil.
Oh, Jake, it's not important, all that stuff.
Jake, önemli değil boş ver bunları.
That's not important.
Bu önemli değil.
It's not so important that you understand the procedure, Bob.
Yöntemi senin anlaman pek gerekmiyor, Bob.
It's not that important. Not that important?
O kadar mühim değil mi?
It's important that you knowthat I did not buy these at a smut store.
Bunları porno mallar satan bir dükkandan almadım.
When I say that this is the most important motion picture you will ever attend... my motivation is not financial gain... but a firm belief that the delicate fabric that holds all of us together... will be ripped apart unless every man, woman and child in this country... sees this film and pays full ticket price... not some bargain matinee, cut-rate deal.
Size bu filmin şimdiye kadar seyretmiş olduğunuz en önemli film olduğunu söylesem kendi adıma finansal bir yarar sağlamış olmuyorum. Ama birbirimize pamuk ipliği ile bağlı olduğumuzu düşünen bir firma eğer ülkedeki her erkek, kadın ve çocuk bu filmi görmek için tam bilet almazsa kepenkleri indireceğine inanıyor.
It's important that you understand that he's not infallible.
Onun yakalanamaz olduğunu düşünmemelisin.
That's not important right now!
- Şu an, konumuz bu değil.
It's important that you understand we do not work for the company
Önemli olan, Koloni için çalışmadığımızı anlamanız.
- I don't know if it's important or not, - but you know that cornfield down by the interstate?
- Önemli olup olmadığını bilmiyorum ama şehirler arası yoldaki mısır tarlasını biliyor musun?
- Now, that's really not important.
- Bunun hiç önemi yok.
that's not important right now 21
that's not fair 860
that's not good 589
that's not it 900
that's not true 2932
that's not funny 501
that's not the point 702
that's not possible 749
that's not how it works 183
that's not me 321
that's not fair 860
that's not good 589
that's not it 900
that's not true 2932
that's not funny 501
that's not the point 702
that's not possible 749
that's not how it works 183
that's not me 321
that's not mine 140
that's not enough 234
that's not gonna happen 539
that's not cool 151
that's not right 370
that's nothing 334
that's not a good idea 166
that's not bad 260
that's not what i meant 626
that's not 708
that's not enough 234
that's not gonna happen 539
that's not cool 151
that's not right 370
that's nothing 334
that's not a good idea 166
that's not bad 260
that's not what i meant 626
that's not 708