That's what i'm here for translate Turkish
382 parallel translation
That's what I'm here for.
Ben bu nedenle buradayım.
- That's what I'm here for, to get out.
- Bu yüzden burdayım.
That's what I'm here for.
Benim görevim bu.
That's what I'm here for, too.
Ben de bunun için buradayım.
- That's what I'm here for.
- Bunun için buradayım.
- That's what I'm here for.
- Bu yüzden burdayım.
- That's what I'm here for.
- Lafı bile olmaz.
- Well, that's what I'm here for.
- Benim işim bu.
That's what I'm here for.
Benim işim bu.
That's what I'm here for.
Ben bu yüzden buradayım.
- That's what I'm here for.
Benim işim de bu.
Run'em off the land is what I say... like we should've run Red Cloud off eight years ago... when he sat right in this room signing that half-baked, misbegotten treaty... the one that's keeping you prospectors tied down here... instead of out there where there's enough gold laying right out on the ground... to pay for the whole Civil War.
Tıpkı Kırmızı Bulut'a sekiz yıI önce yaptığımız gibi... burada oturup o yarım yamalak, gayrı Meşru antlaşmayı imzaladığımızda... hani şu siz altın arayıcılarını Bir sürü altının olduğu yere... gitmek yerine buraya bağlayan antlaşmayı imzaladığımızda... Hepsi İç Savaşın parasını çıkarmak için -
That's what I'm here for.
Bu nedenle buradayım.
That's what I'm here for.
Bu yüzden buradayım.
- That's what I'm here for.
- Görevim bu zaten.
That's what I'm here for. That's why you had me, to save you.
Bebeğin seni kurtaracak, sen hiç merak etme.
- That's what I'm here for.
Gelin o zaman.
Darrin, that's what I'm here for.
Darrin, ben bu nedenle varım.
That's not what I'm here for.
Onun için burada değilim.
That's what I'm here for.
Bunun için buradayım.
- That's what I'm here for.
- Burada bulunma sebebim bu.
- That's what I'm here for.
Bunun için buradayım.
That's what I'm here for :
Ben de bu yüzden buradayım.
That's what I'm here for.
Zaten mal almaya geldim.
That's what I'm here for.
Bunun için varım.
- That's what I'm here for.
- Benim görevim bu.
That's what I'm here for.
İşte bu yüzden buradayım.
Bob, I sent for you... because I don't think you like a stalemate any better than I do, and that's what we've got here in New Guinea.
Bob, seni çağırdım çünkü açmaza düşmeyi en az benim kadar sevmediğini biliyorum ve burada, Yeni Gine'de düştüğümüz durum da bu.
Listen, if there's any problems, that's what I'm here for.
Bir sıkıntı olursa diye geldim ben de. Çözmeye yardımcı olurum.
That's what I'm here for.
Bende bunun için buradayım.
That's what I'm here for.
Ben bunun için buradayım.
That's what I'm here for, right Bernard?
Bunun için buradayım. Değil mi Bernard?
That's what I'm here for, is to help.
Bir derdiniz varsa yardımcı olayım.
That's what I'm here for!
Bu yüzden buradayım!
That's what I'm here for.
Bunun için buradayız.
That's what I'm here for
Ben burada ne güne varım!
All right, the thought has crossed my mind, if something should happen, I'll go along with it, but if it doesn't, it's no thing to me, because that's not what I'm out here for.
Pekala, bişeyler olduğunda, kafamdan bişeyler geçerse, Onunla birlikte gideceğim, ama o olmazsa, benim için ifadesi olmaz, çünkü o yok ve ben burda yaşıyorum.
To pay, that's what I'm here for!
Ödemek, benim burada oluş nedenim bu!
That's what I'm here for.
Bu iş için buradayım.
I mean, that's what I'm here for.
Yani ben ne için buradayım.
That's what I'm here for.
Ben sadece görevimi yaptım.
That's what I'm here for, ma'am.
Bunun için buradayım madam.
- That's what I'm here for.
- Hey, ben bu yüzden buradayım.
That's what I'm here for.
- Evet, bunun için geldim.
Okay, I'd like to talk to you about what we're here for... and that's for me to pitch the new C.O.P. program to you.
Pekala, şimdi size neden burada toplandığımızı anlatayım. Sizi yeni "Devriye" programına katılmaya ikna etmek için geldim.
- That's what I'm here for, son.
- Bunun için buradayım, evlat.
Connie's gonna be reunion queen, so I'm just going to be happy for the old scuzzbag. What's that smell? Do they let cattle in here?
bu buluşmaya gidiyoruz, ve sen de benimle gurur duyacaksın, ve ben de seninle gurur duyacağım, çünkü biri sana ne iş yapıyorsun diye sorunca çöpçülük yaptığını söyleyeceksin.
I still won't be sitting here with you, because I have something at home that doesn't care what I look like, accepts me for what I am, and is always there when I need it... my couch.
Çünkü evde dış görünüşüme aldırmayan bir şey var. Beni olduğum gibi kabul eden ve her ihtiyacım olduğunda orada olan bir şey var. Kanepem.
That's what I am here for.
Ben de bunun için buradayım.
Seeing you, Luis. That's what I'm here for.
Seni görmeye geldim Luis.
That's what I'm here for.
- Burada olma sebebim o.