That's what i'm saying translate Turkish
1,789 parallel translation
Are you guys saying this company is possibly killing its own employees to collect their insurance money? That's exactly what I'm saying.
Sizler, şimdi bir firmanın, çalışanlarını sigorta paralarını almak için... düzenli olarak öldürdüğünü mü söylüyorsunuz?
Yeah, that's what I'm saying.
İşte ben de onu diyorum
That's what I'm saying.
Ben de onu diyordum.
What if... No, if the cross fell from the wall, that does not mean she kicked, that's what I'm saying.
Hayır, haçın duvardan düşmesi, onun vurduğu anlamına gelmez.
What I'm saying is that if you do abandon your nuclear program, we will take progressive actions to help with your domestic and international issues.
Bizler, uluslararası platformda dışlanmanız ve iç politikada çektiğiniz güçlükler karşısında, size yardımcı olacağız.
That's not what I'm saying, hyung.
Söylediğim bu değil, abi.
So, Latrizza, I'm just saying, he's a crazy, fugly sonofabitch, but I'm gonna get all that money, you know what I'm saying?
Latrizza, diyorum ki adam çılgın ve çirkin bir orospu çocuğu ama parayı ben alacağım, ne dediğimi anladın mı?
That's what I'm saying.
Dediğim bu.
Yeah, that's what I'm saying.
- Evet, dediğim gibi. - Sesini aç.
I'm not insider trading, if that's what you're saying.
Bilgi satın aldığımı ima ediyorsan, hayır, almıyorum.
And that's the end of the deal, you know what I'm saying, John?
Hepsi bu, anlaşıldı mı John?
What I'm saying is that I'm trying to get you to see that sometimes things ebb and flow, okay?
anlatmak istediğim görmeni sağlamaya çalışıyorum bazen git geller olabiliyor, değil mi?
- That's not what I'm saying.
- Demek istediğim bu değildi.
I think that's what the writer was saying.
Sanırım yazarın anlatmaya çalıştığı buydu.
I was just saying that they got our attention and that maybe we should understand why they did what they did. That's all.
Ben sadece dikkatimizi çektiklerini ve belki de onların bu yaptıklarını neden yaptıklarını anlamamız gerektiğini yazdım, o kadar.
- No, that's not what I'm saying.
- Yok, aslında demek istediğim o değil.
No, what I'm saying is, don't you think it's a little odd that the ice hasn't melted yet?
Hayır, sence buzun erimemiş olması biraz tuhaf değil mi?
I'm not saying that's what I did, but...
Tabii bakmadım demiyorum ama...
"Not that I'm saying that's what I did."
"Tabii bakmadım da" demiyormuş.
I'm not saying that's what I did.
Tabii bakmadım demiyorum.
It's not always easy to know that one understands exactly what a contemporary poet is saying, but I think I do.
Bunu her zaman kolayca bilemeyiz yani modern... şiirin söylemek istediklerini kolayca anlamlandırabilemiyebiliriz, ama sanırım ben anlamlandırdım.
No, that's not what I'm saying.
Hayır, söylediğim bu değil.
Not only I believe what I'm saying.. but what you just heard, that's my credo.
Yalnızca söylediğime inanıyor değilim, bu duyduklarınız benim hayat felsefemdir.
That's what I'm saying, she didn't go into the tunnels, they were exposed, but she couldn't have been exposed, she wasn't in the tunnels.
Diyorum ya, tünellere girmedi onlar maruz kaldılar, o maruz kalmış olamaz tünellerde değildi.
All you can do is walk away, that's what I'm saying.
Demek istediğim istediğin zaman çekip gidebilirsin.
That's what I'm saying.
Ben de bunu kastediyorum.
That's what I'm saying.
Ben de bunu söylüyorum işte.
No, that's not what I'm saying.
- Hayır, hayır bunu demek istemiyorum.
- No, that's not what I'm saying, but we've seen signs of her being dangerous before.
- Hayır, öyle demiyorum bu kızın daha önce de tehlikeli olduğuna dair işaretler görmüştük.
: That's what I'm saying.
- İşte bunu diyorum.
- That's what I'm saying.
- Dediğim bu.
That's what I'm saying.
İşte ben de bunu diyorum ya.
That's what I'm saying to you, Lisa.
Bunu sana diyorum, Lisa.
Jesus Christ, Marshall, that's what I'm saying.
Ben de bundan bahsediyorum Marshall.
That's what I'm saying, you've had them all.
Ben de bunu diyorum, hepsini aldın.
The man ain't playing his hand, that's all I'm saying, I guess ifanybody knows what to do with a good hand, itwould be you. Mike!
Mike!
That's what I'm saying.
- Aynen öyle diyorum.
That's not what I'm saying, that's what she's saying.
Ben öyle bir şey demedim, o dedi. Bu benim eserim.
That's what I'm saying, and I'm sorry.
Söylediğim bu işte. Ve üzgünüm.
And what am I going to do when she finds out that I'm just like everybody's saying.
Peki benim de herkes gibi olduğumu öğrendiğinde, ne yapacağım ben?
That's not what I'm saying.
Söylemeye çalıştığım o değil.
That's still being investigated, but in the meantime, what I'm saying is Bauer needs to be stopped.
Bu hala araştırılıyor, ama bu esnada Bauer'ın durdurulması gerektiğini söylüyorum.
That's what I'm saying, you're not my father..
Ben de bunu söyleyecektim, sen benim babam değilsin.
That's what I'm saying.
Ben de öyle diyorum zaten.
That's exactly what I'm saying.
Tam üstüne bastın.
Yeah, that's what I'm saying.
Evet, söylemek istediğimde bu.
That's what I'm saying.
Bende onu söylüyorum.
That's what I'm saying.
Ben de bunu diyorum.
That's exactly what I'm saying.
Dediğim tam olarak bu.
That's not what I'm saying.
Hayır. Ben öyle bir şey söylemiyorum.
That's exactly what I'm saying.
Aynen öyle diyorum.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what i do 333
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what i do 333
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357