That's what i do translate Turkish
6,276 parallel translation
As soon as i get my money, that's exactly what i'll do.
Paramı alır almaz aynen bunu yapacağım zaten. Paran bende değil.
I don't care what you do after that, as long as Hani's OK.
Ondan sonra ne yapacağın umurumda değil, Hani iyi olduğu takdirde.
And that's really what I did, I fundamentally started working with data, looking at data and data systems and how you do that.
Gerçekten işim buydu. Temelde bir veriyle başlıyordum, veri sistemlerine bakıp bunların nasıl oluşturulduğunu çözüyordum.
And that allows individuals to retroactively search your communications based on self-certifications. So, for example, if I wanted to see the content of your email, or, you know, your wife's phone calls, or anything like that, all I have to do is use what's called a "selector,"
Mesela gönderdiğiniz bir e-postanın içeriğini, eşinizin görüşmelerini ya da ona benzer bir şeyi görmek istiyorsam tek yapmam gereken "seçici" denen şeyi kullanmam.
And then the question just becomes how do we do this in the right... you know, the perfect way, and that's my burden. And that's what I'm gonna...
Bu da benim sorunum ve bunun için uğraşacağım.
That's what I do.
Ben öyle yapıyorum.
That's... what I tried to do, Greta- - keep fighting... for what matters.
Ben de bunu yapmaya çalıştım Greta önemli şeyler uğruna savaşmaya devam ettim.
I understand the significance of the magical clock, but what's that got to do with this book or its author?
Sihirli saatin önemini anlıyorum ama bunun yazarla ya da kitapla ne ilgisi var?
What I do know- - loving Sweets loving each other, that's what makes life worthwhile.
Bildiğim şu : Sweets'i sevmek birbirimizi sevmek, işte hayatı değerli kılan budur.
I can see it now... it's not that you don't care, it's that you can't care about anybody and do what you do.
Anlıyorum artık, umursamadığından değil kimseyi umursayamadığından ve işini yaptığından ötürü.
As soon as I get my money, that's exactly what I'll do.
Paramı alır almaz aynen bunu yapacağım zaten.
That's what I'd do. ~ What, and I just do that all day tomorrow?
Bütün gün uyuyor gibi mi yapayım?
What I plan to do is lay out a proposal for a multi-national police force that will target those suspected of ties with S.H.I.E.L.D.
Planladığım şey S.H.I.E.L.D.'la bağlantısı olan şüphelileri hedef alacak çok uluslu bir polis kuvvetinin teklifini sunmak olacak.
That's what I do now.
Benim öyle yapıyorum.
Neddy! And then I bet everybody in the bar that I could do a backflip off the roof, and that's what I came to do.
Sonra bardakilerle havuza ters olarak atlayabileceğim üzerine iddiaya girdim ve işte buradayım.
I'm gonna kill him, that's what I'm gonna do.
Onu öldüreceğim!
So if rescuing his idiot friend is gonna somehow make it up to him, that's exactly what I'm gonna do.
Eğer aptal arkadaşını kurtarmak bir şekilde bunu telafi edecekse aynen böyle yapacağım.
That's what I'm making you do. Uhoh.
Götüreceğim yer o işte.
That's what I do.
Yaptığım şey bu.
Because I realize maybe there's a good explanation for what you do. Or a crazy one that's pretty entertaining.
Çünkü anladım ki, yaptıklarının belki iyi bir açıklaması vardır.
So you can do what you want, but that's where I'm gonna be.
Sen istediğini yapabilirsin, ama benim tarafım belli.
" That's what I wanna do.
Ben de bunu yapmak istiyordum.
Like, that's what we do, you know what I mean?
Bizim işimiz bu. Biz gürültü yapıyoruz.
That's what I wanted to know how to do...
Öğrenmek istediğim şey buydu.
When we were both at NSA, we'd debrief every night after work- - but now that he's restricted from telling me anything, all I can do is talk about what we do every day.
İkimiz de NSA'deyken, her gece işten sonra birbirimizden bilgi alırdık ama şimdi bana bir şeylerden bahsetmesi sınırlandı tüm yapabildiğim, her gün ne yaptığımızdan bahsetmek.
But, hey, that's what I do, right?
Fkat, hey, yaptigim sey, dogruydu?
That's just what I'm trying to do, Herr Mozart.
Ben de bunu yapmaya çalışıyorum Bay Mozart.
What did you do to that perp? I heard he's claiming police brutality.
Polis şiddeti olduğunu iddia ettiğini duydum.
I gave my word I would compete and that's what I'm going to do.
Yarışmak için söz verdim ve yapacağım da.
Also, I just wanted you to know, um, I think Marcus is great, and... And you're great, and I hope the fact that you and I work together won't prevent you from dating if that's what you want to do.
Ayrıca, bilmeni istedim ki Marcus harika birisi ve aynı şekilde sen de harika birisisin umarım bu olay seninle benim, eğer Marcus'la çıkmak istiyorsan tabii ki iş hayatımızın önünde engel teşkil etmez.
Well, if you can still get it, yeah, Th-that's what I would do.
Teklif hâlâ geçerliyse ben de öyle yapardım.
You'll just go and shag the next girl you lay eyes on, because that's what you do, and I'm not like you.
Gidip gözüne kestirdiğin sıradaki kızla sevişeceksin. Yaptığın tek şey de bu zaten ve ben senin gibi değilim.
That's what I'll do.
O zaman öyle yapacağım.
That's what I tried to do.
Ben de onu denedim.
It's tearing me up how much I love you and what I gotta do but I worked too hard and Lori will get eveything and I can't let that happen.
Seni ne kadar sevdiğim ve yapmak zorunda olduğum şey beni mahvediyor .. fakat çok çalıştım ve Lori her şeyi alacak ve bunu olmasına izin veremem.
My point is, you know, I suppose I don't know much about being a father yet, since BJ's only been around a couple of months and he's technically some Mexican's, on top of that but, you know, what I seen you do today, Boyd... go to the ends of the earth for your son like that... jeez, that's what being a father's all about.
Demek istediğim şey babalık hakkında çok bir şey bilmiyorum, BJ henüz birkaç aydır yanımda ve teknik olarak ne de olsa bir Meksikalının çocuğu.
I married you because that's what people do.
Seninle evlendim, çünkü insanların yaptığı bu.
That's what I'd do.
Ben öyle yapardım.
That's what I wanna do.
Ben de bunu yapmak istiyorum.
That's what the hell I do
Budur benim işim
- That's what I wanna do.
- Yapmak istediğim aynen bu.
I write what I write and I sing what I sing'cause that's what I do.
Neyi nasıl yazıyor ve söylüyorsam öyledir, çünkü ben böyleyim.
- Because that's not what I do.
- Çünkü bu şekilde çalışmam.
I'm more than sorry about what happened to that man, but my daughter didn't do that. She didn't touch the guy. It's an evaluation.
O adama olanlar için çok üzgünüm, ama bunu kız kardeşim yapmadı.
But you know what? What's important is not whether I did them or I didn't do them. What's important is that you guys are idolizing very bad behavior here.
Burada önemli olan, bunları yapıp yapmamam değil çok kötü davranışları idolleştiriyor olmanız.
That's not what I was trying to do.
- Denediğim şey bu değildi.
I mean, that's most of what dads do, is take shit.
Ben en çok bu demekne babalar, bok atmak.
I mean, that's what we do.
Ben yaptığımız buydu demek.
Do you think that's what I meant to do?
Yapmak istediğimin bu olduğunu mu düşünüyorsun?
Wait... if you would agree to say exactly what you just said in front of an audience, I swear that I will do everything in my power to get your friends out of jail.
Bekle eğer bu söylediklerinin aynısını seyirciler önünde de söylemeyi kabul edersen yemin ederim arkadaşlarını hapse girmekten korumak için her şeyi yapacağım.
They hate my guts, but... I'm told that's what families do.
Cesaretimden nefret ediyorlar ama ailelerin böyle yaptığını söylemişlerdi.
that's what i don't understand 18
that's what i don't get 16
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what i don't get 16
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what he said 357
that's what it is 357
that's what i'm saying 441
that's what you are 185
that's what i mean 227
that's what you said 191
that's what happened 278
that's what matters 149
that's what happens 96
that's what you do 186
that's what we do 192
that's what i'm saying 441
that's what you are 185
that's what i mean 227
that's what you said 191
that's what happened 278
that's what matters 149
that's what happens 96
that's what you do 186
that's what we do 192