That's why not translate Turkish
3,772 parallel translation
That's not why I'm here.
Burada olma sebebim bu değil.
Phil, for the second time, that's not why we're here.
Phil, ikinci kez söylüyorum. Burada toplanma nedenimiz bu değil.
That's why I'm just gonna go have a little look-see, and we're not gonna waste a whole lot of manpower on a big pile of nada.
Bu yüzden gidip bir bakacağım ve koca bir hiçliği araştırırken adam kaybetmemiş olacağız.
No, that's not why you watch...
İzleme amacın bu olmamalı...
But frankly, that's not why we're here.
Ama işin doğrusu bu yüzden burada değilsin.
He said, "a ship is safe in harbor, but that's not why ships were built."
Demişti ki, "gemi limanda güvendedir, ama biz gemiyi bunun için yapmadık."
That's why you're not on it.
İşte bu yüzden sen içinde yoksun.
Yeah. That's not why they cry.
Ağlamalarının sebebi bu değil.
That's not why I'm here.
Burada olma nedenim bu değil.
Anyway, it's pretty well established that you come here every Wednesday so I thought, why not present myself and my dilemma in person?
Yine de buraya her çarşamba geldiğin belliydi. Yani ben de niye kendimi tanıtıp ikilemimi yüz yüze konuşmayayım dedim.
That's not why we brought this to you.
Biz bunu bu nedenle size getirmedik.
So that's why he's being singled out and not Edelstein or any of the others?
Demek bu nedenle tek kaldı, bu yüzden Edelstein ya da başka biri değil.
no. why not - yeah why not, that's the spirit.
Hayır. Neden olmasın. - Evet, neden olmasın.
That's why picture still on you and not show me talk.
Bu yüzden görüntüde halâ sen varsın ve benim konuştuğum görünmüyor.
And that's why I'm not gonna leave.
Bu yüzden bir yere gitmiyorum.
Remind yourself that you did the right thing - all those years ago? - That's not why.
Yıllar önce doğru şeyi... yaptığını hatırlatmaya mı?
I'm sorry, I'm still not clear as to why it's bad that he only has two missions.
Affedersin ama sadece iki görevi kalmasının neden kötü olduğunu hâlâ açıklamadın.
Or scenes that explain why he's not in the whole movie.
Ya da tüm filmde oynamayacak olmasını anlatan sahneleri!
That's not why we do this, April.
Bunu bu yüzden yapmıyoruz, April.
That's not why he needs you.
Bunun için sana ihtiyacı yok. Mellie...
Candace and I talked all day yesterday, and we're still a long way from okay, but that's not why I'm here.
Candace ve ben dün bütün gün konuştuk ve uzun bir birliktelik için anlaştık, fakat bunun için burada değilim.
Yes, I do. But that's not why...
Evet, hoşlanıyorum.
- Why didn't you tell Maggie's parents that you're not the father?
- Maggie'nin ailesine çocuğun babası olmadığını niye söylemedin?
That's why we told her not to use her cell.
Bu yüzden cep telefonu kullanmasını söyledik.
why is there pie here? ( jake ) that's not good.
Bu hiç iyi değil.
Aigoo, what you said about Doctor Park Si On, why is it because of Park Si On that there's not a day that the wind has to settle down?
Aigoo, Doktor Park Si On hakkında ne diyorsunuz, neden Park Si On doktor yüzünden ortalık karışık olsun ki?
That's why I... will not kick you out myself.
Bu yüzden ben... seni kendimden uzaklaştırmayacağım.
That's why our name is "chance" and not "chances."
Soyadımız bile bu yüzden çoğul değil.
No, that's not why I'm upset.
Hayır, bu yüzden sinirli değilim.
That's not actually why.
Aslında nedeni bu değil.
Why do I suddenly get the feeling that Ian's not your average knucklehead?
Neden birden senin onu düşündüğün gibi sıradan bir gerizekalı olmadığını hissediyorum?
No, no, that's not why I've come back, Edmund.
Hayır, geri dönme nedenim bu değil, Edmund.
Maybe saying things like that's why I am not married.
Belki de böyle şeyler dediğim için evlenemiyorum.
That's not why we're here.
Bu yüzden burada değiliz.
But that's--that's not why I'm here, uh- no problem, have a seat, man.
Ama burada olma sebebim bu değil. Problem değil, otursana dostum.
That's not why they fought the war.
Savaşmalarının sebebi bu değildi.
That's why I wrote "Not Pot" on it.
Üzerine "Esrar yok." diye yazmamın sebebi bu.
Okay, I know that it's not a lot to go on, that's why I did some digging.
Takip etmesi zor bir ipucu, bu yüzden biraz araştırdım.
And that's why you're not on a list for my tree fort.
İşte bu yüzden ağaç evime giremiyorsun sen.
That's why I warned him, not because we're working together on this, but because we're... friends.
İşte bu yüzden onu uyardım, bu işte beraber olduğumuzdan için değil arkadaş olduğumuz için.
So that's not why I'm getting the visit.
O zaman ziyaret edilme sebebim bu değil demektir.
That's not why I'm here.
O yüzden burada değilim.
- I'd rather not say. - Why's that?
- Söylememeyi tercih ederim.
See, that's why I need you not to get mad at me.
Gördün mü? İşte bu yüzden bana kızmamalısın.
That's not why I've barely seen you.
Seni zar zor görmemin sebebi bu değil.
Not just doing meth. Cooking meth. - That's why she had to get out of there.
- Sadece kullandıkları değil ürettikleri de!
Yes, it's my mother's idea! Why does that not surprise me?
Neden hiç şaşırmadım?
Why did you not tell me that Kim Tan was Empire Group's son?
Kim Tan'ın İmparatorluk Grup'un oğlu olduğunu neden söylemedin?
I'm not totally convinced, but that's why I'm here : to compare notes.
Kesin olarak emin değilim, ama notları karşılaştırmak için buradayım.
I am... but that's not why I'm here.
Evet ama o yüzden burada değilim. Abbie'ye yardım etmek istiyorum.
That's not why I'm here.
Onun için gelmedim.
that's why 1344
that's why i love you 61
that's why i didn't tell you 19
that's why i wanted to talk to you 18
that's why you're here 287
that's why i'm here 723
that's why i'm asking you 36
that's why i'm asking 41
that's why i brought you here 24
that's why i'm telling you 23
that's why i love you 61
that's why i didn't tell you 19
that's why i wanted to talk to you 18
that's why you're here 287
that's why i'm here 723
that's why i'm asking you 36
that's why i'm asking 41
that's why i brought you here 24
that's why i'm telling you 23