That doesn't matter now translate Turkish
160 parallel translation
That doesn't matter now.
- Konumuz bu değil şimdi.
That doesn't matter now.
Bunun artýk bir önemi yok.
It doesn't matter to me. That's all over now.
Her şey çoktan bitti.
That really doesn't matter now that Hildy and I have well, you know, we've...
Artık önemi yok, Hildy ile ben... Biliyorsun işte biz...
I think you'd better have it from now on because now that we're both... as they say, one, it really doesn't matter which one of us keeps it, does it?
Sende kalsın daha iyi. Madem, dedikleri gibi "bir" oluyoruz hangimizde kalırsa kalsın, fark etmez, değil mi?
It doesn't matter now that you've spoiled everything.
Her şeyi bozduğuna göre bunun pek bir önemi yok.
That doesn't matter now.
Şu an bu önemli değil.
- Oh, that doesn't matter now.
- Bunun şimdi bir önemi yok.
BUT THAT DOESN'T MATTER NOW.
Her şey buna karşıydı.
That doesn't matter now, hmm?
Artık fark etmez, değil mi?
Yes, but that doesn't matter now.
Evet, ama artık önemi yok.
Now that it doesn't matter any more, doc... Why is there a bullet missing in your gun?
Artık fark etmediğine göre silahında neden bir kurşun eksik?
Now it doesn't matter any more, doctor, you can tell me that you were together.
Artık sorun değil Doktor birlikte olduğunuzu, bana söyleseniz de olur.
But that doesn't matter now. He's dead.
Ama artık fark etmez.
All that doesn't matter now, does it, Father?
Bunların şimdilik hiçbir önemi yok, değil mi baba?
That doesn't matter now.
Bu, şu an önemli değil.
The funny thing is, now that it's happening, it really doesn't seem to matter, except for my baby.
Komik olan, şimdi bunun olması... bebeğim dışında, gerçekten fark etmiyor.
I mean, on the contrary, this incredible emphasis that we all place now... on our so-called careers... automatically makes perceiving reality a very low priority... because if your life is organized around trying to be successful in a career... well, it just doesn't matter what you perceive or what you experience.
Bilakis, hepimizin sözde kariyerlerimize biçtiğimiz bu inanılmaz önem otomatikman algılanan gerçekliğin önemini çok düşürüyor çünkü hayatını kariyerinde başarılı olmanın etrafında organize ettiysen bu senin neyi algıladığına veya neyi tecrübe ettiğine etki etmiyor.
That doesn't matter now, does it?
Bu artık hiçbir şeyi değiştirmez değil mi?
That doesn't matter now
Bunun bir önemi yok artık
Now that he's dead it doesn't matter anymore.
Ama madem ki öldü artık bir önemi yok.
It doesn't matter who knows now, now that it's all over... now that I'll never see him again.
Artık kimin bildiği önemli değil. Artık her şey bitti. Bir daha onu görmeyeceğim.
Nora, everything that happened up till now doesn't matter. It doesn't exist.
Nora şu ana kadar olanlara bakarsak hiç fark etmez.
You hear the good news too. - Now it doesn't matter whether we win or lose the cricket match the arrangements for Rs. 3 lakhs have been made. What's that sir?
Mala kızım, Mala kızım!
But that doesn't matter now.
Ama şu anda bunun bir önemi yok.
Now that we're together, no matter how many years we have left, it doesn't seem like enough.
Şu anda birlikteyiz, kaç yıl kaldığını, hiç bir önemi yok, Yeterli gibi görünmüyor,
Well, that doesn't matter now, because you got about two fuckin'seconds to live!
Bunun artık bir önemi kalmadı. Çünkü yaşamak için sadece 2 saniyen var!
But that doesn't matter now.
Fakat bunun şu anda önemi yok. Anlıyor musun?
But that doesn't matter now.
Ama artık önemi yok.
But it doesn't really matter, now that the amazon princess has returned.
Ama şimdi Amazon Prenses'i döndüğünden, bu sorun değil.
Now, soldier, we all know that one individual ant doesn't matter.
Evet asker, hepimiz biliyoruz ki bir karınca önemli değildir.
Well, that doesn't matter now because I have to go protect the innocent.
Önemli değil çünkü benim masumları korumamam gerek.
Now that I've told Dad, it doesn't matter who else knows.
Babama söylediğime göre kim bilirse bilsin.
But you're now in the one place where that doesn't matter.
Ama artık bunun önemli olmadığı bir yerdesin.
That doesn't matter now.
Şimdi bunun önemi yok.
That doesn't matter now.
Artık bunun hiçbir önemi yok.
Would just like to say that my own life doesn't matter now.
Şu an kendi hayatımın önemsiz olduğunu söylemek zorundayım.
Now now now, I'm not telling you people that your union doesn't matter.
Hayır. Sizin birliğinizle ilgili birşey söylemedim.
That doesn't matter now
Bunun şu an önemi yok.
It doesn't matter now, all that matters is its painless and quick
Artık önemi yok. Acısız ve çabuk olması önemli.
That's good of you to admit, but, it doesn't really matter now.
Bunu kabul etmen takdire şayan ama artık önemi kalmadı.
And it doesn't matter how long, all that matters now is that I'm here, at NCIS.
Ne kadar kaldığım fark etmez. Önemli olan artık buradayım. NCIS'te.
You've come to mean so much to us all that now it doesn't matter if it's true.
Bizim için daha fazla anlam ifade ediyorsun. Bunun doğru olup olmaması önemli değil.
- That doesn't matter now.
- Şu anda bir önemi yok.
It's just that it doesn't matter now...
Sadece artık önemi yok...
I've got no evidence to work with here but that doesn't matter to your family, now, does it?
En ufak bir kanıt bile yok ama sizin ailede bunun önemi yok tabii.
It doesn't matter how I know. You tell him that we're coming by and we've got to see him now, all right?
Ona söyle, oraya geliyoruz ve onunla görüşeceğiz, tamam mı?
And I know that doesn't matter now, after what I did.
Yaptıklarımdan sonra bunların artık önemi olmadığını biliyorum.
I know that you think we're enemies and right now it doesn't matter if we become allies.
Düşman olduğumuzu düşündüğünü biliyorum. Şu anda müttefik olmamız önemli değil.
I know it's not been possible to have any friends or family here today, but that doesn't matter, cos you're here, and that's all I'll need now and for ever.
Bugün arkadaşlarımız ve ailelerimiz buraya gelemediler, ama önemli değil, çünkü sen buradasın ve tek ihtiyacım olan şey bu.
But that doesn't really matter now because when he found out that McGraw-Hill sold the serialization rights to Life magazine without his authorization, he became... What's the word?
Ama şu an bunun bir önemi yok,. çünkü Haoward, McGraw-Hill'in dizi olarak yayım haklarını kendisinden izin alınmaksızın Life dergisine sattığını öğrendi,... ona şey oldu- - Nasıl denir?
that doesn't seem fair 27
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't mean 35
that doesn't sound right 46
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't mean 35
that doesn't sound right 46