That doesn't sound like me translate Turkish
110 parallel translation
That doesn't sound like the prisoners'song to me.
Bence müzik bir mahkumunkine benzemiyor.
But that doesn't sound like entertainment to me.
Ama bu pek eğlenceli gelmiyor kulağa.
- That doesn't sound much like blackmail to me.
- Bana pek şantajmış gibi görünmedi.
That doesn't sound much to me like a man who'd just awakened from a nap.
Bu bana pek de uykudan kalkan birisi gibi gelmedi.
First kid you ever sent me that doesn't sound like a soprano.
Tanrı'ya şükür. O harika. O...
That doesn't sound like me.
Bu benim yapacağım iş değil.
That doesn't sound like the man who came to me a year ago fiercely determined to return home to clear his father's name or die trying.
Bir yıl önce bana gelip, aile onurunu temizlemek için şiddetle evine geri dönmeyi isteyen birine benzemiyorsun.
Call me old-fashioned... but that doesn't sound like the best qualification to run a major alliance.
İsterseniz eski kafalı deyin ama büyük bir ittifakı yönetecek kişide aranan özelliklerden biri değil bu.
That doesn't sound like thinking to me.
Bana pek düşünüyormuşsun gibi gelmedi.
That doesn't sound like a stunt to me.
Bana hiç gösteri gibi gelmedi.
That doesn't sound like me.
Pek benmişim gibi gelmiyor bana.
[Thinking] That doesn't sound like me.
Bu benim söyleyeceğim bir söz değil.
That doesn't make me sound like a particularly decent murderer, does it?
Böyle bir şey saygın bir katile yakışmaz, değ il mi?
That doesn't sound like Eric to me.
Bu bana Eric gibi gelmiyor.
That doesn't sound like French to me, ladies.
Konuştuklarınız, kulağıma Fransızca gibi gelmiyor.
That guy doesn't sound a lot like me.
Bu adam bana benzemiyor.
That doesn't sound like me.
Bu pek benim lafıma benzemiyor.
That doesn't sound too much like a compliment to me.
Kulağa, pek övünülecek birşeymiş gibi gelmiyor.
Now, that doesn't sound to me like he cares about you very much.
Bence bu, sana değer veren birinin yapacağı bir şey değil..
That doesn't sound like a superhero to me.
Bu bana bir süper kahraman gibi görünmedi.
That doesn't even sound like me.
Bunlar hiç benim söyleyeceğim türden laflara benzemiyor.
And if that doesn't sound like something that you can or want to do, then fine. I'm sure you'll find another girl who doesn't mind sitting around cleaning her keyboard on a Friday night hoping you'll call, but it's not going to be me.
Bu senin istediğin gibi bir şey değilse cuma gecesi evde oturup klavyesini temizlemekten ve sen arasın diye beklemekten gocunmayan bir kız bul kendine.
That doesn't sound like me.
Bu tarif bana pek uymuyor.
I'm not sure he'd tell me at this point, but that doesn't sound like Luke.
Bana söyleyeceğini de sanmıyorum, ama Luke'un yapacağı bir şey değil.
DUMPED YOU? THAT DOESN'T SOUND LIKE ME.
Hiç benim yapacağım iş değil.
see, that's... that doesn't sound to me like a lake.
Bu kulağıma göl gibi gelmiyor.
That doesn't sound like bonding to me, Frank.
Bana alışıyorlar gibi gelmedi Frank.
You're telling me that doesn't sound like Camptown Races?
Bana bundan Camptown Yarışları'ndaki gibi ses çıkmadığını mı söylüyorsun?
That doesn't even sound like me.
Bana benzemedi bile.
I'm sorry, honey, that doesn't sound like justice to me.
Kusura bakma canım. Bu bana pek adaletmiş gibi görünmedi.
That doesn't sound like a CEO to me.
Bana bir Genel Müdür gibi gelmiyor.
Well, that doesn't sound like a monster to me, lady!
Bana hiç de canavar gibi gelmedi, hanımefendi.
That's the first thing you said to me that doesn't sound like a lie.
Bu, tüm söylediklerin arasında, yalanmış gibi gelmeyen ilk şey.
Really? That doesn't sound like me.
Dedi ki, ödevim için bana yardım edeceğine söz vermişsin.
That doesn't sound like eternal love to me.
Bu bana hiç de sonsuz bir aşkmış gibi gelmedi.
That doesn't sound much like a mouse to me.
Bu bana bir fare sesi gibi gelmedi.
That doesn't sound like me.
Hiç eder miyim?
I mean, that doesn't sound like an accident to me.
Yani, bana kaza gibi gelmedi.
That doesn't sound like me.
Bu bana kendimmiş gibi gelmedi.
It doesn't sound much like me, so, no, I really don't recall making that comment.
Çok da tanıdık bir ifade gibi gelmedi, yani, hayır, kullandığımı hatırlamıyorum.
It, it doesn't sound to me that your father was... Doesn't sound like he was surprised.
Bana, sanki baban bunu duyduguna sasirmamis gibi geldi.
- I did? That doesn't sound like me.
Öyle mi yaptım.
- That doesn't sound like me.
- Dans etmek pek benim yapacağım bir şey değildir.
That doesn't sound anything like me.
Bu özelliklere sahip birisi değilim.
From everything you've told me, it doesn't sound like he'd forgive me for that.
Bana anlattığın şeylere göre bunun için beni affedecek birine benzemiyor.
That doesn't sound like me.
Hiç bana göre değil.
That doesn't sound like me.
Hiç hatırlamıyorum.
That doesn't sound like Lord Sheridan, the great Keeper of the Crown to me.
Bu pek bana tacın muhteşem koruyucusu Lord Sheridan gibi gelmedi.
Killing spirit, that doesn't sound like me.
Bu özellik bana göre değil gibi.
Tell me that doesn't sound like a serial killer to you. Who's a serial killer?
Bana onun bir seri katil olduğunu düşünmediğini söyle.
Yeah, I know that probably doesn't sound like a lot to you, but it is to me.
Evet, kulağa çok fazla gelmediğini biliyorum, ama bana göre uzundu.