The show must go on translate Turkish
205 parallel translation
The show must go on
Gösteri devam etmeli
We only know the show must go on
Tek bildiğimiz gösteri devam etmeli
We only know the show must go on!
Tek bildiğimiz gösteri devam etmeli!
The show must go on.
Gösteri devam etmeli.
Good heavens, the show must go on.
Tanrım! Gösteri devam etmeli.
- The show must go on.
- Gösteri devam etmeli.
The show must go on.
Perde hiç kapanmaz.
"The show must go on, come rain, come shine, come snow, come sleet!"
Gösteri devam etmeli. Yağmur, güneş, kar, sulukar, ne olursa olsun, gösteri devam etmeli
The show must go on.
Şov devam etmeli.
What do you mean, it's opening night, the show must go on, that routine?
- "Şov devam etmeli" mi diyorsun?
Well, the show must go on even though I may not.
Gösteri devam etmeli ben devam edemesem bile.
The show must go on, you know.
Şov devam etmeli.
But the show must go on, whether you like it or not.
Fakat ister beğenin ister beğenmeyin gösteri devam etmeli.
But the show must go on.
Fakat gösteri sürmeli.
But the show must go on.
Fakat gösteri devam etmeli.
They got the kind of operation where they say the show must go on.
Onlar orayı "gösteri devam etmeli" tarzında işletiyorlar.
Around here, there's just one reason the show must go on.
Buralarda gösterinin devam etmesinin tek nedeni var.
- The show must go on? !
- Gösteri devam etmeli mi?
"The show must go on."
"Gösteri devam etmeli!"
Well, as they say, I guess the show must go on.
Şey, söyledikleri gibi, sanırım, gösteri sürmeli.
It is opening night tonight and the show must go on.
Hayır! Bu açılış gecesi ve şov devam etmeli.
- Well, the show must go on, I suppose.
- Pekâlâ, sanırım gösteri devam etmeli.
But I understand the show must go on.
Ama işini bırakamadığını biliyorum.
The show must go on.
Devam ediyoruz.
But the show must go on.
Ama gösteri devam ediyor.
After all... [both] The show must go on!
Ne de olsa... Gösteri devam etmeli!
We will find this murderer, but in the meantime the show must go on.
Katili bulacağız ama bu arada gösteri devam etmeli.
But the show must go on! Here's the producer, Dalton Freed!
İşte prodüktör, Dalton Freed!
I will "But tonight, the show must go on" Lets go
Bu gece şov devam etmeli, haydi gidelim.
The show must go on.
Gösterimiz devam ediyor.
- And nothing you say will make me. - The show must go on.
- Hiçbir şey ikna edemez beni.
And the show must go on.
Gösterinin de devam etmesi.
The show must go on!
Şov devam etmeli!
The show must go on, Satine.
Şov devam etmeli Satine.
The show must go on
Şov devam etmeli
The show must go on, Miss Streisand.
- Şov devam etmeli Bayan Streisand.
Still, the show must go on, even if it's only for one person.
Yine de, gösteri devam etmeli. Bir kişi bile olsa.
'Cause the show must go on.
Çünkü gösteri devam etmeli.
It's Clarice's big day with Mr Punch. The show must go on, eh?
Clarice'in, Bay Punch ile büyük günü.
But the show must go on.
Ama gösteri devam etmeliydi.
THE SHOW MUST GO ON.
Gösteri devam etmeli.
Pete's shoes are virtually impossible to fill, but the show must go on. And we could think ofno one better than our very own Evan Baxter.
Pete'in yerinin doldurulamayacağı kesin, ama hayat devam ediyor ve Pete'in yerine Evan Baxter'dan başkası düşünülemezdi.
The show must go on right?
Gösteri devam etmeli.
The show must go on, right?
Gösteri devam etmeli, değil mi?
The show must go on!
Gösteri devam etmeli!
The show must go on
Günah keçisi ben olamam.
"The show must go on." That is the performer's first commandment.
"Şov devam etmeli." sahne sanatçısının ilk emriydi. Ancak Mason'ın Norman Maine'i buna daha fazla dayanamamıştı.
"The show must go on."
"Gösteri devam etmeli."
The show must go on.
Evet, hayat devam etmek zorunda.
She's fucked, I'm ready, and the goddamn show must go on.
O batırdı, ben hazırım, ve kahrolası gösteri devam etmeli.
You know how they say, "The show must go on"?
- Hani ne olursa olsun, gösteri devam etmeli demişler ya.