The way things are going translate Turkish
165 parallel translation
The way things are going, those babies won't last.
Bu gidişatla, bu bebekler pek yaşamaz.
But there are thousands of men like you, Vogel... men who don't like the way things are going.
Ama senin gibi yüzlerce insan var, Vogel... Gidişatı sevmeyen.
Not the way things are going.
Hele her şey yolunda giderken.
The way things are going, I should be lucky to have any thumbs at all.
Olayların oluş biçimine bakılırsa, sakarlık yapmazsam şanslıyım.
The way things are going, I'd say you'd better keep on passing as one.
Anlattığın gibi ise, bu sırrı saklasan iyi edersin.
Jonesy, listen, the way things are going now, you'll only embarrass the department.
Jonesy, dinle, şu anda işlerin gidişatına bakarsak, sen bölümü yalnızca sıkıntıya sokacaksın.
The way things are going nowadays, a day won't be enough.
Bugünlerde olayların gidişatına bakarsak bir gün yeterli olmayacaktır.
The way things are going, I won't have to keep an eye on you long.
Bu gidişle uzun süre beklemene gerek kalmayacak.
- Good. The way things are going - I didn't sleep all night.
Bu havada doğru dürüst uyuyamadım dün gece.
I don't like the way things are going.
İşin gidişatını hiç beğenmiyorum.
The way things are going, it had better be soon or not at all.
Gidişata bakılırsa, ya çok çabuk olmalı, ya da hiç.
You know, the way things are going, her idea isn't bad.
Sonuç olarak, aklına gelen şeyler fena değildi.
It's a risk living at all, the way things are going.
Yaşamak zaten başlı başına bir risk.
Pretty soon there won't be hardly any, the way things are going.
bu gidişle yakında hemen hemen hiç iş kalmayacak.
The way things are going, I've got the feeling that changing rooms won't be enough.
Gidişata bakarsak, içimden bir his odaları değiştirmek yetmeyecek diyor.
The way things are going, they'll probably legislate the medical profession right out of existence.
Isler böyle g ¡ derse, doktorluk mesleg ¡ n ¡ n de... sonu gelecek.
You're not happy the way things are going.
Bu beraberlik seni mutlu etmiyor.
The way things are going, this may be your last rendezvous.
Duruma bakarsanız, bu sizin son randevunuz olabilir.
Because the way things are going in our marriage,
Çünkü evliliğimizde kötü giden şeyler var.
And I got nothin'against the guy... but I see the joints you work and the way things are going.
Ve bu o adama karşı bir şey değil, ama çalıştığın yerleri gördüm ve yaptığın şeyleri biliyorum.
The way things are going now I should just stay away from everyone.
Artık her şey değişiyor, hepinizden uzak durmam gerek.
"The way things are going, they're gonna crucify me." And you, baby.
"Böyle giderse beni çarmıha gerecekler." Seni de bebeğim.
The way things are going they're gonna crucify Capp
Böyle giderse seni çarmıha gerecekler Capp.
The way things are going, I'm gonna break my ass. You'll be okay.
Böyle giderse, kıçımı kıracağım.
You can't just call time-out if you don't like the way things are going.
İşlerin gidişini beğenmediğinde hemen mola alamazsın.
The way things are going, he's going to hang.
Gidişata bakılırsa, onu asacaklar.
But I know I'm very concerned about the way things are going.
Ama bildiğim, olanların beni çok endişelendirdiği.
And the way things are going, I'll never unload another bottle unless it's to you.
İşlerin gidişine bakılırsa, sen hariç başka kimse için yeni bir şişe açmayacağım.
The way things are going around here, that's the last thing we need.
Son gelişmelerden sonra bardağı taşıran son damla olurdu.
The way things are going lately, we need to have someplace devoted to peace.
Son gelişmelerden sonra, barışa adanmış bir yere çok ihtiyacımız var.
The way things are going... I figured it might be nice to have a reminder that the impossible is possible.
Bunca şeyden sonra imkânsızın başarılabileceğini anlatan bir simgenin gerekli olduğunu düşündüm.
I'm happy with the way things are going in my life.
Mutlu bir hayatım var. Hayatımda olup biten şeylerden mutluyum.
Deck says he's thrilled with the way things are going.
Deck bazı şeylerin gidişatından korktuğunu söylüyor.
I don't like the way things are going, Cutter.
İşlerin gidişatını beğenmiyorum.
The way things are going, I'm thinking about coming home.
Nasıl gitsin, işte. Çantamı toplayıp, gelsem diyorum.
I've already tried that and the way things are going, the bank doesn't have the faith that we can pay it back.
Denedim ancak banka parayı geri ödeyebileceğimize inanmıyor.
If I don't like the way things are going, I'll show you how much like my father I am.
Eğer gittiğimiz yoldaki şeylerden hoşlanmazsam, Size babamı ne kadar çok sevdiğimi göstereceğim.
Well, that's pretty much the way things are going, isn't it?
Zaten çoğu kişi öyle yapmıyor mu?
The way things are going, you should have just asked me to look out for him. - Excuse me?
Duruma bakılırsa, asıl benden ona göz kulak olmamı istemeliymişsin.
Well, the way things are going I thought this might be our last chance to, uh, to dance.
Gidişata bakılırsa bu son şansımız olabilir dans etmek için.
Boss, no one's gotten in the way and things are going well.
Patron, yolumuza taş koyan yok. Her şey tıkırında gidiyor.
Things are going my way at the moment.
Bu arada işlerimin iyi gittiğini söylemeliyim.
For the first time in months, I feel that things are really going my way.
Aylardan beri ilk kez, her şey istediğim gibi yürüyor.
Things are going to be more the way they used to be.
Bu sefer, öncekinden daha hareketli olacak.
You see, honey, sometimes the way things look... aren't the way they really are... or the way they're going to turn out.
Görüyorsun ki tatlım, bazen hiç bir şey olduğu gibi görünmez ya da sonradan olacağı gibi.
Seems to me that no one is going to fuck with us the way things are now.
Sanırım hiç kimse canımızı sıkamaz artık.
And with the way things are looking, it's going to be more of the same as First Section continues to put its mark on the entire mountain.
Gidişata bakılırsa her zamanki gibi Birinci Şube bütün dağa izini bırakmaya devam ediyor.
Religion is always suggesting things you ought to be saying, same with political groups of all kinds, political activists, anti-biased groups, special interest groups are going to suggest the correct political vocabulary, the way you ought to be saying things,
Din hep söylemeniz gereken şeyler önerir durur. Aynı şey, her türden siyasi gruplarda da var siyasi aktivistler ön yargı karşıtı gruplar özel ilgi grupları size doğru siyasi terimleri önerirler bazı şeyleri söyleme biçimlerini.
When he's gone, things are going back to the way they were.
Gittiği zaman, herşey tıpkı eskisi gibi olacak.
You know, Mr. Connell says... if things keep going the way they are... I might be seeing that promotion soonerthan I thought.
Oh, harika. Biliyor musun, Bay Connell diyor ki eğer işler bu şekilde giderse o terfiyi düşündüğümden çok daha çabuk alabilecekmişim.
BY THE WAY, HOW ARE THINGS GOING AT ASS SCHOOL?
Bu arada, Aptallık okulunda işler nasıl gidiyor?