Then you're on your own translate Turkish
91 parallel translation
Then I'm afraid you're on your own.
Sonra maalesef kendi başınıza olacaksınız.
Then you're on your own!
Gerisi size kalmış!
Then, you're on your own, out on the streets. You'll see.
Sonra tek başınasın.
- You're on your own then.
- Aldınız mı? - Evet.
Then you're on your own.
Sonra özgürsün. Anlaştık mı?
One million sterling and no more. Then you're on your own.
1 milyon pound Gordon, bir peni daha fazlası olmaz.
I don't promise nothing, but I'll take you as far as I can. Then you're on your own, right? - Right.
Hiçbir şeye söz vermiyorum ama seni olabildiğince uzağa götüreceğim.
- After you've finished medical school... and you're on your own then you can do as you damn well please.
- Tıp fakültesini bitirip kendi ayaklarının üstünde durmaya başlayınca ne istersen onu yapabilirsin.
Jack will walk you halfway. Then you're on your own.
Jack, yarı yola kadar seninle gelecek, sonra tek başınasın.
But if you get so wrapped up in your own pain that you can't see anyone else's, then you might just as well dig yourself a hole... And pull the dirt in on top of you, because you're never going to be much use to yourself... Or anyone else.
Eğer kendi acına saplanıp kalırsan başkasının acısını göremezsin sonra kendine bir delik kazmış ve toprakla üstünü kapatmış olursun böyle yaparak ne kendine bir hayrın dokunur ne de bir başkasına.
- Then you're on your own.
- Öyleyse tek başınasın.
Except when you're working, and then it'll be an advantage to be on your own.
Çalışmak dışında etrafta gözükmüyorsun ve bu sayede odanda kalmış oluyorsun.
Then you're on your own.
Sonra kendi başınasınız.
Well, I can get you into them, but then you're on your own.
Peki ala, sana nerden olduklarını gösteririm, ama bu işte tek başınasın.
You're on your own, then.
Öyleyse, kendi başınasın.
We dump Jake, split the money, then you're on your own.
Jake'i atalım, paraları paylaşalım, sonra tek başınasın.
- Then you're on your own. - You can't...
- Bunu yapamazsı- -
Then you're on your own.
Gerisi sana kalmış.
You're on your own, then.
Kendi başına takıl öyleyse.
It will take you to Hill Air Force Base. Then you're on your own.
Sizi Hill Hava Kuvvetleri Üssü'ne götürecek, sonra kendi başınızasınız.
Okay. 3 : 45, I cut the alarm then you're on your own.
Tamam 3 : 45'te alarmı keseceğim. Ondan sonra tek başınasın.
Then, Bob, you're on your own.
Öyleyse Bob, tek başınasın.
Then you're on your own.
Kendin karar ver.
Unless you want to die, then you're on your own.
Eğer ölümün peşinden giderseniz, o zaman yalnız kalırsınız.
I'm guessing... I've got about two more minutes... and then you're on your own.
Sanırım bir kaç dakikam kaldı ve sonra tek başına kalacaksın.
Then you're on your own.
Ondan sonra tek başınasın.
If you're only two people, and someone drops off the edge then you're on your own.
Sadece iki kişiyseniz, biri uçurumdan atladığında... tek başınıza kalırsınız.
I can get you to Arizona, then you're on your own.
Sizi Arizona'ya kadar götürebilirim, ondan sonra tek başınızasınız.
So, you're here in America on your own, then?
Amerika'ya yalnız mı geldiniz?
It's funny... first, they don't let you fuck them, then they're fucking themselves on your own cock.
Çok komik. Başta onları becermeni istemezler sonra aletinle kendi kendilerini becerirler.
I'll do it, but then you're on your own.
Bunu yapacağım, ama sonrasında tek başınasın.
If you're a real man, then act on your own will!
Kendine adam diyorsan kendin kararını kendin ver.
If you think you're gonna get that sword from Cutter and take on Cerberus all on your own, then you got another thing coming.
Eğer sen tek başına bu kılıcı Cutter'dan geri almayı ve Cerberus'u yenmeyi düşünüyorsan, o zaman başına gelecek var.
But until then, I'm sorry, you're on your own.
Ama o zamana kadar üzgünüm.
I'll write your intro, but - but then you're on your own.
Ben girişi yazarım, sonrası sana kalmış.
- Well, then you're on your own.
- O zaman yalnızsın.
If you want to get someone else, then you're on your own.
Başka birini tutmak istiyorsan, kendin bul.
Then you're on your own.
Sonra yalnızsın.
I'll get you as far as the wood Then you're on your own.
Doğruca ormana. Oradan sonra tek başınasın, tamam mı?
I'll keep her busy for a little while longer, and then you're on your own.
Onu biraz daha oyalarım. Sonra kendi başınasın.
Until then, you're on your own.
O zamana kadar tek başınasınız.
Then go look for her, on your own. Because you're either one of the team or you're gone. Now, which is it?
Öyleyse onu aramaya yalnız başına git çünkü ya bir takımın parçası olursun ya da gidersin.
Then you're on your own.
Sonra yalnız başınasın.
But then you're on your own.
Ama sonrasında kendi başınasın.
Then you're on your own.
Kendin takıl o zaman.
I think what everyone's feeling is that if you want to take insane risks on your own time, then go ahead. But when we're on a job, you have to consider the rest of us.
Eğer çılgınca riskler almak istiyorsan bunu boş zamanında yapabilirsin ama iş başındayken geri kalanımızı da düşünmek zorundasın.
You're on your own then.
- İyi. Öyleyse kendi başınasın.
Then again, the way we hear it, sis, you're doing just fine on your own.
Tabii duyduğumuz kadarıyla, kardeşim, sen kendi başına oldukça iyi idare ediyormuşsun.
I'll get you back here, Mr. Glaser, but then you're on your own.
Buraya sizi getireceğim, Bay Glaser, ancak sonradan tek başınasınız.
Then I'm afraid you're on your own, Jenna.
O halde, korkarım tek başınasın Jenna.
And then after that you're on your own.
Ondan sonrasında yalnız başınasın ama.