There's no such thing translate Turkish
1,684 parallel translation
There's no such thing as selective honesty, Saul
Seçmece dürüstlük diye bir şey olmaz, Saul.
There's no such thing as a good gambler.
İyi kumarbaz diye bir şey yoktur.
There's no such thing as ghosts.
Hayalet diye hiç bir şey yoktur.
There's no such thing as "too late".
"geç kalmak" diye bir şey yok.
Honey, there's no such thing as normal.
Tatlım, normal diye bir şey yoktur.
There's no such thing as a sure thing.
Emin olmak diye bir şey yok.
There's no such thing.
Böyle bir şey olmayacak.
There's no such thing.
Hiç sanmıyorum.
'Cause there's no such thing, sam.
Çünkü böyle bisey yok Sam.
Wait, there's no such thing as unicorns?
Bir saniye, tekboynuz diye birsey yok mu?
There's no such thing.
Yanlış kutuyu işaretlemiş olmalısınız.
There's no such thing as time travel.
Zamanda yolculuk diye bir şey yoktur Des.
Yes, I'm sure that's true, but has it occurred to you that without the distortion of reality provided by a privileged upbringing, there'd be no such thing as the Sistine Chapel, the Taj Mahal or Three Rivers Stadium,
Evet. Bunun doğru olduğuna eminim. Peki ayrıcalıklı yetişenlerin gerçeklik anlayışlarındaki eksiklikler olmasaydı,..
There's no such thing as man-droids.
İnsan-robot diye bir şey yok.
There's no such thing as a non-alcoholic cocktail.
Alkolsüz kokteyl diye bir şey yoktur.
Now come on Harry, you know there's no such thing as love.
Hadi ama Harry aşk diye bir şey yoktur, biliyorsun.
Yeah, look Murphy, we both know there's no such thing as magic.
Evet, bak Murphy ikimiz de biliyoruz ki böyle bir şey yok yani sihir.
to me there's no such thing as coincidence.
Ama ben tesadüf diye bir şeye inanmam.
There's no such thing as a birth-certificate clause.
Doğum belgesi şartnamesi diye bir şey yok.
- Oh mom, there's no such thing.
- Aman anne, öylesine işte.
There's no such thing.
Öyle birşey yok.
There's no such thing. That's where you're wrong, martin.
İşte bu konuda yanılıyorsun, Martin.
There's no such thing as safe.
Güvenli diye bir şey yok.
Oh, well, they say there's no such thing as a truly random occurrence, but...
Oo, şey, böyle bir şeyin pek şans eseri olmadığını söylüyorlar, ama...
There's no such thing as a coincidence.
Bu kadar tesadüf fazla değil mi?
But there's no such thing as magic.
Ama büyü diye bir şey yok ki!
- There's no such thing.
- Öyle bir sendrom yok.
There's no such thing as Gulf War Syndrome, especially in veterans who've never served in the Gulf War.
Körfez Savaşı Sendromu diye birşey yoktur. Özelliklede körfez savaşında bulunmamış gaziler için.
Well, there's no such thing as enough sales.
Yeterli satış diye bir şey yoktur.
- There's no such thing as non-historical facts.
Geçmişi olmayan bir olgu yoktur.
There's no such thing as a tappuccino.
Tappucino diye bir şey yoktur..
I'm no doctor, but I'm fairly certain there's no such thing as a butt knuckle.
Doktor değilim ama kalça eklemi diye bir şey olmadığından epey eminim.
How many times do I have to tell you, there's no such thing as monsters.
Sana kaç defa söyleyeceğim, 75 Gün Önce canavar diye bir şey yoktur.
There's no such thing.
Öyle bir şey yok.
I'm sorry, but there is no such thing as Project Imagination Doorway!
Üzgünüm, ancak "Hayalgücü Kapısı Projesi" diye birşey yok!
There's no such thing as blackmericans.
Siyahmerikalı diye bir şey yok da.
But there's no such thing as free titties, is there, Zack?
Ama bedava meme diye bir şey yok. Var mı Zack?
- There's no such thing.
- Pek hamur işi yok.
No, there's no such thing as playful hazing.
Hayır, eşek şakası diye bir şey yoktur.
There's no such thing as definitively, but nobody's ever come back from something like this before.
Kesin bir şey söz konusu değildi ama daha önce bu tarz bir sakatlığı atlatmayı başaran kimse olmamış.
Well, I think they'd say that there's no such thing as being too careful.
"Ne kadar tedbirli olunursa o kadar iyi" diyeceklerdir.
Oh, honey, you know there's no such thing as ghosts.
Tatlım, hayalet diye bir şey olmadığını biliyorsun.
You mean, there's really no such thing?
Öyle bir şey yok mu diyorsun?
There's no such thing as a freeze ray.
Dondurucu ışın diye bir şey yok ki.
There's no such thing...
Öyle bir şey yok...
There's no such thing as not fitting in.
Bunda uymayacak bişey yok.
There's no such thing, Sam.
Öyle bir şey yok, Sam.
- There's no such thing as a dancing lawyer.
- Dans eden avukat diye bir şey yoktur.
If you're having fun, there's no such thing as terrible.
Eğlenebiliyorsan, kötü diye bir şey yoktur.
[British accent emerges] But there's no such thing as the gunther building or the Wilson towers,
Bu arada ne Gunther binası, ne de Wilson Kulesi var.
There is no such thing as American history, only a frontier.
Amerikan tarihi falan yok artık, yalnızca bir sınır var.
there's no such thing as 27
there's no such thing as ghosts 18
there's no time like the present 22
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's no such thing as ghosts 18
there's no time like the present 22
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's nothing wrong with that 87
there's nothing to be scared of 52
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing left 101
there's nothing you can do 232
there's nothing to tell 117
there's nothing to be scared of 52
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing left 101
there's nothing you can do 232
there's nothing to tell 117