There's no way out of here translate Turkish
121 parallel translation
There's no way out of here for either of us for five weeks.
İkimizin de beş hafta buradan çıkma şansı yok.
Well, there's no way out of here.
Şey, buradan çıkış yok. Geri dönelim.
There's no way out of here.
Buradan çıkış yok.
There's no way out of here.
Nasılsa bir çıkış yok.
There's no way out of here.
Buradan dışarıya yol yok.
- There is no way out of here.
- Buradan çıkış yoktur.
Help! - There's no way out of here!
- Buradan çıkmanın bir yolunu bulun!
There's no way she could've gotten out of here... without one of us seeing.
Hiç kimseler görmeden buradan gitmesine imkan yok.
There's no way we'll get out of here tonight. We'd have more luck playing pickup sticks with our butt cheeks.
Kıçımızla mikado oynayabilme ihtimalimiz, gün doğmadan buradan çıkma şansımızdan daha fazla.
There's no doctors upstairs, and there's no way out of here.
Yukarıda doktor falan yok, evden dışarıya da çıkamayız.
There is no way your daddy's getting out of here this allowance day. Good boy, Bud.
Aferin sana, Bud.
One... there is no other way out of here, so that means that droid is still in here somewhere.
Birincisi... Buranın başka bir çıkışı yok bu da demektir ki o droid hala buralarda bir yerde.
- There's no way out of here!
- Buradan çıkış yok!
There's no way out of here, Richard!
Buradan çıkış yok, Richard!
Eric... there's no fucking way out of here!
Eric... buradan çıkmanın imkanı yok!
- There's no way out of here.
- Buradan çıkış yolu yok. - Belki de yanlış yöne döndük.
There's no way out of here, Garak.
- Buradan çıkmanın imkanı yok Garak.
There's no way out of here.
Buradan çıkmanın yolu yok.
- There's no way to get him out of us here.
- Onu burada çıkarmanın bir yolu yok. - Hayır.
There's no way he can get us out of here.
Bizi buradan asla çıkaramaz.
And I guess she's doing it again now,'cause there's no way that I would be sitting here saying these things I can't believe are coming out of my mouth.
Ve sanırım bunu gene yapıyor, çünkü bunun başka bir yolu yok burda oturup bu şeyleri söylemememin ağzımdan çıkanlara inanamıyorum.
There's no way he can get out of here now.
Parkın içinde bir yerlerdedir halen. Şu anda buradan çıkmasının imkanı yok.
There's no other way out of here that I know of
Bildiğim kadarıyla buradan başka bir çıkış yok.
There's no way I can get out of here.
Buradan çıkmanın yolunu bulamadım.
There's no way out of here!
Buradan kurtulmanın hiçbir yolu yok!
There's no way out of here.
Buradan kurtulmanın hiçbir yolu yok!
There's no way... she could've walked out of here without the video I.Q. Picking her up... whether she was disguised, changed her clothing, anything.
- O zaman... video I.Q. onu yakalamadan buradan yürüyerek çıkmasının imkanı yok... hatta kılık değiştirmiş olsa bile.
There's no way out of here!
Buradan çıkış yok!
There's no way in hell I'm letting Weevil walk out of here with our money.
Weevil'in buradan bizim paramızla çıkmasına asla izin vermem.
If you can just get it so I can drive it out of here... oh, there's no way we can do anything tonight.
Biliyor musun ne? Sadece buradan gidebileceğim kadar bir baksan... oh, bu gece bakabilmemizin hiç yolu yok.
- There's no way out of here.
- Buradan çıkış yok. - İşte.
Well, sweetheart, there's no way to know, but I want to get you out of here anyway.
Bilmemize imkân yok tatlım.
Maybe there's another way out of here. Oh, no kidding.
Belki başka bir çıkış yolu vardır.
Think about it- - there's no way out of here.
Bir düşün... buradan çıkış yolun yok.
With the amount of blood he lost, there's no way he got out of here by himself.
Kaybettiği kanın miktarına bakarsak, buradan tek başına kaçmanın başka bir yolu olmadığını söyleyebiliriz.
- There's no other way out of here.
- Buradan çıkış yok. - Biliyoruz!
- There's no way out of here.
Buradan çıkış yok. Yok mu?
Like I said, there's no way out of here.
Dediğim gibi, buradan çıkış yok.
There's no way i'm getting out Of here to look at a house.
Buradan çıkıp bir eve bakmamın imkanı yok Fritz.
there's no way you're getting out of here.
Buradan çıkmanın hiçbir yolu yok.
There's no way you're getting out of here.
Buradan çıkmanın hiçbir yolu yok.
Aang, there's no way we can fly out of here.
Aang, buradan uçarak çıkmamızın imkanı yok.
- There's no way out of here.
- Buradan çıkış yok.
There's no way she walks out of here.
Buradan hayatta çıkamaz.
But there's no way we can make it out of here alive.
Ama buradan canlı çıkmamamızın bir yolu yok.
- There's no other way out of here.
- Buradan çıkmanın başka yolu yok.
- There's no way out of here.
Burada hiçbir çıkış yok.
There's no way out of here right now.
Buradan tek başıma çıkmama imkan yok.
So, there's simply no way he could have gotten anything out of here.
O yüzden buradan bir şey götürmüş olması imkansız.
There's no way out of here.
Burdan çıkış yok
We got to create a distraction and get them out of here. But the thing is, they're all over my car, and there's no way to get your car out of the garage.
Ama önemli olan, hepsi arabamın yanındalar, ve senin arabanı da garajdan çıkarmak mümkün değil.