There's something down there translate Turkish
390 parallel translation
There is something laying down by your side.
Yune, yanında uzanmış yatan biri var.
However, there's no question that something went down here.
Ama burada bir şeyler olduğundan kuşkum yok. O ne?
There's something down here that I have to investigate... and Jerry thinks that I... Maybe I better tell it anonymously.
Araştırmam gereken bir şey var Jerry sanıyor ki ben...
There's something in his soul o'er which his melancholy sits on brood, and I do fear the unheeded consequence will be some danger, for which to prevent I have in quick determination thus set it down -
Başka bir şey var içini kemiren, başka bir sır yatıyor derdinin arkasında. Korkarım bu sır ortaya çıktığında bir felaket gelecek başımıza. Bunu önlemek için verdiğim karar şu :
Maybe there's something that I ought to ask you before the stranger comes back here and starts breathing down my neck.
Yabancı ensemde solumaya başlamadan önce sana sormam gereken bir şey vardır belki.
Something's moving down there.
Surada bir sey kimildiyor.
Something's shining down there.
Aşağıda bir şey parlıyor.
In the meantime, you got congressmen breathing down your neck to do something about those constituents there.
Bu arada Kongre Üyeleri seni sıkıştıracaklar.
There's a house over there, and there's a man sitting down reading something. It's a notebook I think.
Bir ev var, ve önünde biri oturmuş birşeyler okuyor.
There's a bar down there with a Spanish name or something...
Şurada adı İspanyolca olan bir bar...
- There's something down here.
- Burada bir şey var.
There's something camouflaged down there. I'll take a look.
Aşağıda kamuflajlanmış bir şey var. Bir bakacağım.
Yeah. If there's something hidden down there, we'll get a shot of it.
Orada gizli bir şey var mı, yok mu, şimdi göreceğiz.
Well, you must have seen something down there. Yeah. A dead blonde.
- Evet, ölü bir sarışın.
I'm worried about Spock and concerned about what's happened to something I once knew down there.
Spock için endişeleniyorum ve aşağıda olanlarla ilgileniyorum.
Easy easy Bones. As long as you know there's something down there you know as much as we do. The rest is only guesses.
Aşağıda bir şey olduğunu biliyorsan, bizim kadar bilgin var demektir.
There's a man down there and there's been an announcement about him, the Brain or something, he holds his head like this.
Tv deki adam şurada... Beyin... Onu gördüm!
- Thank you. When I was over at your house there the other day, and I was climbing up and down that ladder, I tell you, I had a thought. Something else occurred to me, uh, that's been keeping me awake at night.
- Geçen gün evinizde, merdivenden inip çıkarken konuştuklarımızdan bir şey aklıma takıldı uyumaya çalıştıkça kafamı karıştırıp beni uyutmayan bir şey.
There's something different up there than there is down here?
Burada yani aşağıda olandan daha farklı bir şey mi var yukarıda?
I knew it exactly, right down to the dashboard, and suddenly, there it is, standing in the showroom, waiting for me trying to tell me something.
Gösterge tablosuna kadar tam olarak biliyordum, ve aniden orada. Galeride beni bekliyor ve bana bir şey söylemeye çalışıyor.
Listen, Mort, I just heard on the radio that something happened down there at the Chinaman's.
Mort, az önce radyoda duydum, Çinli'nin mahallesinde bir şeyler olmuş.
There's something down there!
Aşağıda birşey var!
There's something down here also, isn't there?
Aşağıda da birşeyler vardır, değil mi?
Something unheard of is happening down there in Munich.
Münih'de hiç duyulmamış şeyler oluyor.
There's something big going down at Le Club Foot.
Klüp Foot'da büyük birşeyler oluyor
They have something down there that's strange.
Orada aşağıda garip bir şey var.
There's this door down here... and I'll bet there's something behind it.
Orada bir kapı var ve bahse girerim ardında bir şeyler vardır.
There's something alive down there.
Orada canlı bir şey var.
It means there's something down there they don't want us to have, and if they don't want us to have it that badly, - I want to have it even worse.
Bu demektir ki aşağıda bir yerlerde, almamızı hiçbir şekilde istemedikleri çok önemli öyle bir şey var ki, artık onu daha fazla almak istiyorum.
Something's going on down there.
Orada birşeyler oluyor.
There's something down here.
Aşağıda bir şey var.
If this data's correct, then there's something down there.
Eğer bu veriler doğruysa, aşağıda bir şey var demektir.
There's something down there all right.
Anlaşıldı, aşağıda bir şey var.
There's something down there.
Aşağıda bir şeyler var.
There's something down here!
Aşağıda bir şey var!
But, after everything's paid off, at least there'd be something to put a down payment on an apartment in New York.
Çünkü her şeyin parası ödendikten sonra New York'da bir daire alabilmek için en azından bir miktar para kalacakmış.
But deep down there's a longing for something else.
Ama derinlerde bir yerde özlem duyduğum başka bir şey var.
There's something slimy down there.
Bir şey beni ısırdı.
Something's down there killing people.
Mike, orada bir şey, bu insanları öldürüyor.
There's something new going down.
Yeni bir şeyler var.
Control, at the end of corridor A, something's moving around down there.
- Kontrol, A koridorunun sonunda, birşey hareket ediyor.
Just in case something goes wrong down there.
Sadece, aşağıda bir şeylerin yanlış gitmesi ihtimaline karşı.
There's something down here I think you'd better see.
Bunu görseniz iyi olur.
- There's something down here!
- Aşağıda bir şey var!
But there's something completely unique down at the core.
Ama bunun çekirdeğinde tamamen farklı birşey var.
You've just passed something to a bloke down there and he's giving you money.
O herife bir şey uzattın, o da sana para verdi.
There's something new going down.
Aşağıda yeni bir şeyler oluyor.
If there Was, there's a good chance... Dylan could be suffering from something passed down to him.
Eğer olduysa, büyük olasılıkla Dylan kendisine geçen bir şeyden muzdarip olabilir.
All I have to do is go out that door, go down two levels and there's always something new.
Tek yapmam gereken kapıdan çıkıp iki kat aşağıya inmek. Her zaman yeni bir şeyler var.
Right then and there I know this cat's got something going down.
İşte hemen o an kesinlikle... bir şeyler çevirdiğini anladım.
You know, someone's got to go back down to the storeroom, there's still something missing.
Birisi depoya dönmek zorunda.
there's something 214
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something wrong with you 38
there's something missing 20
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something wrong with you 38
there's something missing 20
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something else going on 17
there's something i need to do 25
there's something out there 50
there's something you don't know 19
there's something you should know 107
there's something i 17
there's something there 54
there's something here 70
there's something you need to know 82
there's something going on 41
there's something i need to do 25
there's something out there 50
there's something you don't know 19
there's something you should know 107
there's something i 17
there's something there 54
there's something here 70
there's something you need to know 82
there's something going on 41