There's something i translate Turkish
8,725 parallel translation
I know there's something about your past with Ursula you're not telling me.
Geçmişinde Ursula ile ilgili bir şey olduğunu ve bana anlatmadığını biliyorum.
There's something I wanna show you.
Sana göstermek istediğim bir şey var.
See, there's something about me I haven't told you.
Bak, sana benim hakkımda söylemediğim birşeyler var.
Now, if you'll excuse me, there's something I need to take care of.
Şimdi, izin verirsen halletmem gereken bir şey var.
Belle, there's something I need to show you.
Belle, sana göstermek istediğim bir şey var.
I think there's something that you need to know.
Sanırım bilmen gereken bir şey var.
Like words I never should have said And I don't mean to be the guy that says there's something else we could do besides talk...
Konuşmaktan başka yapılacak şey var diyen kişi olmak istemem.
I was just grabbing something from the board up there.
Dart tahtasında asılı olan bir şeyi almaya çalışıyordum.
There's something else, boss, but I'm not quite sure what to make of it.
Başka bir şey daha var patron ama bir şey çıkar mı bilmiyorum.
I went to the hospital and I said, "There's something wrong with my knee."
Hastaneye gittim, "Dizimde bir sıkıntı var."
"Well, there's something up," and I said, "I wonder if I'm getting tapped."
"Bir sorun var." dedi. "Acaba ben mi deliriyorum." dedim.
I know that there's something you're not telling me.
Bana söylemediğin bir şeyler olduğunu biliyorum.
I can't stop you, but there's something I think you'd like to see.
Seni durduramam ama bence görmek isteyeceğin bir şey var.
In case this goes wrong, there's something I need to say.
İşler ters giderse, sana söylemek istediğim bir şey var.
I would say that there's something about him that doesn't quite feel like he's my type.
Benim için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.
Cam, there's something that Claire would never approve of that I've always wanted to do.
Cam, her zaman istediğim ama Claire onaylamayacağı için yapamadığım bir şey var.
But there's something I'd like you to see.
Ama sana göstermek istediğim biri var.
Well, first... there's something I want.
İlk önce bir isteğim var.
I believe there's something in Molly Woods'possession that may be of concern.
Molly Woods'un ele geçirilmesiyle ilgili ilginizi çekecek şeyler olduğuna inanıyorum.
There's something I need to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
There's something I need to sign, or...
İmzalamam gereken bir şey varsa, ya da...
I'm not saying there's not something there.
Orada hiçbir şey olmadığını söylemiyorum.
Jake, there's something I want to talk to you about.
Jake, seninle konuşmak istediğim bir şey var.
I'm starting to think there's something wrong.
Bir şeyler olduğunu düşünmeye başlayacağım artık.
- There's something I want to show you.
- Görmeni istediğim bir şey car.
He's great, actually. You know, Steve, if I didn't know better, I would swear there was something on your mind.
Baksana Steve, seni tanımasaydım kesin aklına takılan bir şey var derdim.
Be patient. There's something else I want to show you.
Göstermek istediğim başka bir şey var.
I know there's something going on.
Bir şeyler döndüğünün farkındayım.
Actually, there's something I wanted to tell you.
- Aslında sana bir şey söylemek istiyorum.
There's something I've been meaning to ask you.
Sana sormak istediğim birşey var.
I'd say there's a great chance that I can actually start something this year.
Bu yıl büyük ihtimalle yeni bir yer kurabilirim.
There's something I have to fix.
I düzeltmek zorunda şey var.
I'm sorry, but there's something I need you to do for me first.
Kusura bakma. Önce benim için baska bir sey yapman gerekiyor.
I've learned there's something more important than drinking :
İçmekten daha önemli bir şey olduğunu öğrendim.
I mean, there's gotta be some sort of glitch or something in the...
Yani, bir yerde bir arıza falan var sanki.
But I got this feeling there's something you're not telling me, man.
Ama içimden bir ses bana anlatmadığın şeyler olduğunu söylüyor adamım.
There's something I need to take care of, too, all right?
Benim de halletmem gereken bir şey var, tamam mı?
If I had to guess, there's something illegal on that ship.
Tahmin yürütürsem eğer, sanırım gemide yasadışı bir şey var.
Look, there's something that I need to know and don't lie to me.
Dinle, öğrenmem gereken bir şey var sakın bana yalan söyleyeyim deme. Annem aslında nasıl öldü?
There's something I have to do.
I yapmak zorunda şey var.
I'm telling you, there's something wrong.
Size söylüyorum, yanlış olan bir şey var.
It was like I'd been there before, like, I knew that there was something to find.
Sanki daha önce oradaymışım gibi, sanki orada bir şey bulmam gerektiğini biliyormuşum gibi.
I just have to tell you something, because if I don't and you find out, you're gonna be pissed. There's gonna be a magician.
Bir de hokkabaz olacak.
There's something else I want to tell you.
Sana söylemek istediğim bir şey daha var.
You know, there's something that Gilzean said that I can't shake.
- Gilzean unutamadığım bir şey söyledi.
I'm sure there's something in here that will exonerate her.
Eminim o kutuda onu temize çıkaracak bir şey vardır.
I believe there's something else you both need to say.
İkinizin söylemesi gereken bir şey daha var sanırım.
I can be hopeful out here, even in failure, because I know if I just go out there, around that tree, it might be different, something might be different, something...
Burada başarısız olsam bile umutlu olabiliyorum. Çünkü ağacın o tarafa gidersem ve herhangi bir şeyi farklı yaparsam bunun değişebileceğini biliyorum.
And yet, somehow, Irisa and I found our way out and made it to the surface. So there's gotta be a tunnel or something.
Irisa ile bir şekilde yüzeye çıkmayı başarabildik o yüzden tünel gibi bir şey olmalı.
I don't know but it's obvious there's something between the two of you, or at least there was.
Bilmiyorum ama belli ki aranızda... bir şey var veya vardı.
You know that when I taste the green ones, there's this little tickle in the back of my mind, like I'm trying to remember something, but I just...
Yeşillerini yediğim zaman, kafamın içinde bir şeyler oluyor. Sanki bir şeyleri hatırlamaya çalışıyormuşum gibi.
there's something i need to do 25
there's something i have to do 23
there's something in there 35
there's something in here 23
there's something i must tell you 16
there's something i need to say 17
there's something 214
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something i have to do 23
there's something in there 35
there's something in here 23
there's something i must tell you 16
there's something i need to say 17
there's something 214
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something wrong with you 38
there's something missing 20
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something else going on 17
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something you should know 107
there's something about him 23
there's something wrong with you 38
there's something missing 20
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something else going on 17
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something you should know 107