There's something i have to do translate Turkish
148 parallel translation
There's something in his soul o'er which his melancholy sits on brood, and I do fear the unheeded consequence will be some danger, for which to prevent I have in quick determination thus set it down -
Başka bir şey var içini kemiren, başka bir sır yatıyor derdinin arkasında. Korkarım bu sır ortaya çıktığında bir felaket gelecek başımıza. Bunu önlemek için verdiğim karar şu :
There's something I have to do by myself.
Tek başına yapmam gereken bir şey var.
But there's something I have to do first.
Fakat önce yapmam gereken bir şey var.
There's something I have to do here first.
Önce halletmem gereken birşey var.
There's something I have to do.
Yapmam gereken bir şey var.
There's something small I have to do.
Küçük bir işim var. Sadece 5 dakika sürer.
there's something I have to do off course, go Thank you might one
- Teşekkürler kudretlim.
There's something I have to say and do to prove to you that- -
Söylemem ve yapmam gereken bir şey var. Sana kanıtlamak için...
There's something I have to say and do ".... "
Söylemem ve yapmam gereken bir şey var...
I have got an air hammer in my attic... And if you did do something to my kids, there's gonna be pieces of you all over the neighborhood!
Tavan aramda bir havalı çekicim var... ve eğer çocuklarıma bir şey yaptınsa, her tarafta senin parçaların olacak!
We leave tonight. But first, there's something I have to do.
Bu akşam gidiyoruz ama önce yapmam gereken bir şey var.
Before we do anything at all, there's something I have to say.
Önce bir şey söylemem gerek.
All I have to do is go out that door, go down two levels and there's always something new.
Tek yapmam gereken kapıdan çıkıp iki kat aşağıya inmek. Her zaman yeni bir şeyler var.
I'd take you home, but there's something I have to do first.
Seni eve götüreceğim ama önce yapmam gereken bir şey var.
There's something I have to do.
Benim yapmam gereken bir iş var.
There's something I have to do first.
Önce, yapmam gereken birşey var.
There's something I want, and you're gonna have to let me do it.
İstediğim birşey var, ve sen de bunu yapmama izin vereceksin.
There's something I have for him to do as well.
Ona da iş buldum.
Look... There's something that I have to do.
Bak, um... burada yapmak zorunda olduğum birşey var.
'But first, there's something I have to do.'
Ama önce yapmak istediğim bir şey var.
No time to talk. There's something I have to do.
Konuşacak vaktim yok.
Mom, Dad, there's something I have to do.
Anne, baba yapmak istediğim bir şey var.
There's something I have to do here
Yapmam gereken bir şey var.
Nothing's set in stone, there were just these deadlines and if I want to keep the possibility of going there alive this interview is something I have to do.
Ortada kesin bir şey yok sadece, oraya gitmek istiyorsam bu görüşmeye muhakkak katılmam gerek.
Hey there's something I really do have to tell you.
Hey.. ... sana gerçekten söylemem gereken bir şey var.
Well, you see, my little Matthew... there's something Theo and I have been meaning to do for a long time... but we've been waiting for the right person to do it with.
Şey... Theo'yla benim uzun zamandır yapmayı düşündüğümüz bir şey var ama bunu bizimle birlikte yapması için doğru kişiyi bekliyorduk.
There's something I have to do first.
Önce yapmam gereken birşey var.
- There's something I have to do first.
- Yapmam gereken bir şey var.
There's something I have to do.
Yapmam gereken birşey var.
Yeah. Actually, there's something I have to do.
Evet, Aslında, yapman gereken bir şey var.
I forgot. There's something I have to do at work with the, uh... tumor lady.
İşte, tümörden ölen kadına bir şey yapmayı unuttum.
Yeah, I — I will, but there's, um, something I have to do first.
- Evet, ben geleceğim, ama daha önce yapmam gereken bir şey var.
No, there's something I have to do.
Hayır yapmam gereken birşey var.
Okay, I'm not sure if there's something that you feel like you need to say or need to do. I realize you and Jess have some sort of history, but I really do like her a lot. So, if you want to hit me or whatever it is that you need to do,
Söylemen ya da yapman gereken bir şey mi var emin olamıyorum ve Jess ile bir geçmişiniz olduğunun farkındayım ama ondan gerçekten çok hoşlanıyorum, o yüzden bana vurmak ya da her ne yapman gerekiyorsa bir şekilde bunu artık geçemk istiyorum, çünkü bu salak bir iş olmaya başladı.
I got paged for the midnight to 8 shift, and i really... well, in that case, there is something that i have to do tonight that i forgot to tell you.
Gece yarısından sabah 8'e kadar ki vardiyaya çağrıldım ve benim gerçekten... Bu durumda, sana söylemeyi unuttuğum ve yapmak zorunda olduğum bir iş var.
We don't have to do that thing where I say something and then you say something, and then somebody cries, and there's a moment.
Şu benim bir şey söylediğim, sonra senin konuştuğun sonra birimizin ağladığı ve bir anı paylaştığımız seremoniyi.. ... yapmamız gerekmiyor, değil mi?
I know that both the detective and mrs. Dubois have asked you this, but do you think there was something specific that precipitated your late wife's desire to take her own life?
Dedektif de Bayan Dubois da size bunu sormuşlar ama sizce karınızın kendini öldürme isteğini artıran belli bir şey oldu mu?
I mean, all you have to do is to ask him something, and he's there for you. Yeah, and I'm there for him.
Yani... demek istediğim, ondan bir şey istediğin an, hemen yanına koşuyor.
But there's something I have to do tonight.
Ama bu gece yapmam gereken bazı işler var.
There's something that I have to do...
Bir şey... yapmam gerekiyor.
Baby, there's something I have to do, and if I do it in front of you, it'll change the entire nature of our relationship.
Bebeğim, yapmam gereken bir şey var ve senin önünde yaparsam ilişkimizin doğasını tümden değiştirecek.
Ed, there's something I have to do- - trust me.
Ed, yapmam gereken birşey var. Güven bana.
I wondered if all of this was my fault, did I do something to make him leave, you know, was there something then I could have done to have made him stay.
Acaba bütün bunlar benim yüzümden mi diye merak ederdim. Onun gitmesine sebep olacak yanlış bir şey mi yaptım. Öyle bir şey olsaydı onu geri döndürebilirdim.
And there was some spontaneous combustion and all that since we brought this thing in here, so I would have to say, yeah, Santeria's might have something to do with Alissa's death, sure.
Bilgisayar kendiliğinden yanıyor. Tüm bunlar bu şeyi buraya getirmemizden sonra başladı. Yani evet, Alissa'nın ölümüyle Santeria'nın ilgisi olabilir.
There's something I have to do.
Yapmam gereken bir şey var.
I want to go pay her a visit, but there's something that we have to do first.
Bir yandan onu ziyaret etmek istiyorum, ama Ondan önce bitirmemiz gereken bir mesele var.
If you do, there's something I have to ask you to sign.
Eğer girecekseniz imzanızı almam gerekiyor.
I have no idea how horrible that must have been for you, but knowing that they're still out there, that you alone can do something about it, that's got to be driving you crazy.
Bunun senin için ne kadar kötü olduğunu bilemem, ama onların orada olduğunu bilmek hala tek başına birşeyler yapabilmek,... seni çılgına çeviriyor olmalı.
There's something I have to do first.
Önce bir şey yapmam lazım.
There's something i have to do first.
Her şeyden önce yapmam gereken bir şey var.
Emily, I have to ask you, do you think there's any possibility that Steve might have had something to do with your daughter's murder?
Emily, sana sormalıyım, sence Steve'in kızının öldürülmesiyle ilgisi olma ihtimali var mı?