There's something missing translate Turkish
261 parallel translation
~ But if there's something missing ~ ~ That signifies ~
# Ama varsa içinde # # bir şeyin eksikliği hala #
There's something missing.
Burada bir şey eksik.
There's something missing.
Bir şeyler eksik.
But there's something missing yet.
Ama hala birşeyler eksik.
All the same, there's something missing.
Her şey aynı olsa da bir şey eksik.
There's something missing.
Birşeyler eksik.
- And there's something missing.
- Ve eksik bir şeyler var.
Well, surely there's something missing. But it works!
- Kesinlikle eksik bir şeyler var.
There's something missing.
Unuttuğun bir şey var.
There's less chance of missing something when we both concentrate on one screen.
Eğer tek bir ekrana odaklanırsak, az da olsa bir şeyleri kaçırma ihtimalimiz olur.
There's just something missing for me and I don't know what.
Sende eksik bir şeyler var ama ne olduğunu bilmiyorum.
There's something I can't remember which could be the missing link in the story.
Hatırlayamadığım bir şey var hikayedeki eksik bağlantı olabilir.
But... there's still something v60'very important missing.
Ama... Ama hala... çok, çok önemli bir şeyi... eksik.
But if this is a boys locker room, there's something missing.
Fakat eğer bu çocukların sorunma odası ise, burada bir şey eksik.
# When he knows there's something missing
Birşeylerin eksik olduğunu bilince...
There's something missing that should be here.
Burada olması gereken bir şey yerinde yok.
There's something missing.
Eksik olan bir şey var.
- Something's missing. - Something missing there.
Eksik bir şey var mı?
There's still something missing...
Hala bir eksiği var.
There's still something missing.
Hala birşeyi eksik.
There's gotta be something missing.
Eksik bir şey olmalı.
That's a beautiful jacket, but there's something missing.
Çok güzel bir ceket, ama bir şeyi eksik.
There's always something missing.
Hep eksik bir seylerin acisini yasiyorum.
Do you ever feel like there's something missing?
Bir şeyler eksikmiş gibi hissetmiyor musun hiç?
There's something missing.
bir şey eksik.
There's no way I could have known this before but there was always something missing.
O zamanlar biliyor olmam mümkün değilmiş ancak her seferinde yokluğunu hissettiğim bir şey varmış.
There's something missing.
Bir şey eksik.
There's something missing in our lives.
Hayatlarımızda birşeyleri kaçırıyoruz.
You know? There's something missing in this town.
Biliyor musun, bu köyde eksik olan bir şey var.
There's something else missing.
Başka şeyler de kayıp.
There's something missing in your story, Samuel.
Hikayende eksik bir kısım var, Samuel.
Well, Mrs. Jacobs and I feel that there's something missing.
Bayan Jacobs ve ben bir şeylerin eksik olduğu görüşündeyiz.
You know, someone's got to go back down to the storeroom, there's still something missing.
Birisi depoya dönmek zorunda.
Nah, there's still something missing, the desire to kill.
Bence hâlâ birşeyler eksik. Öldürme arzusu gibi.
But there's something missing Yes, aha
Ama birşey eksik Evet, aha
There's something missing.
- Bir şey eksik.
If I could pop in here for a second, I think that what Mel is trying to communicate here... is that no matter where we are in our lives, especially if we're adopted... we can't help but feel that there's something missing- -
Bana kalırsa Mel'in anlatmaya çalıştığı şey hayatımızın neresinde olursak olalım özellikle de evlat edinilmişsek bu şekilde hissetmemize engel olamayız.
Yeah, there's something else you'll find missing in there.
- Evet. Olayda eksik kalan bazı şeyler var.
that there is something missing...
Sanki eksik bir şey varmış hissi.
But there's something missing in the eyes
Fakat gözlerde bir şey eksik sanki.
No, there's something here that we're missing.
Hayır. Gözden kaçırdığımız bir şey var.
There's something missing.
Eksik bir şey var.
There's gotta be something that we're missing.
Gözden kaçırdığımız bir şeyler olmalı.
THERE'S SOMETHING WE'RE MISSING HERE.
Gözden kaçırdığımız bir şey.
Excuse me, there's something missing from my room.
Affedersiniz, odamdan bir şey kaybolmuş.
There's just gotta be something that we're missing.
Bir şeyleri kaçırıyor olmalıyız.
For an anthropoid biped, there's seems to be something missing.
Birşeyler eksik gibi gözüküyor.
There's gotta be something that I am missing.
atladığım bir şey olmalı.
It's just there's something missing.
Ama gözümüzden kaçırdığımız bir şeyler var.
There's just a little something missing from your story.
Hikayende eksik olan küçük bir şey var.
I always think I'm going to enjoy our times together, but as soon as you're here there's something missing.
Sanırım, beraber zaman geçirmekten mutlu olacağım. Buraya geldikçe, bişeyleri kaçırıyorsun.
there's something 214
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something wrong with you 38
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something else going on 17
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something wrong with you 38
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something else going on 17
there's something i need to do 25
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something i 17
there's something you should know 107
there's something there 54
there's something going on here 26
there's something going on 41
there's something here 70
there's something you need to know 82
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something i 17
there's something you should know 107
there's something there 54
there's something going on here 26
there's something going on 41
there's something here 70
there's something you need to know 82