There is no going back translate Turkish
97 parallel translation
There is no going back for me!
Oraya geri dönemem!
There is no going back for me.
Benim için geri dönüş yok artık.
There is no going back.
Geri dönmek yok.
There is no going back.
Artık geriye dönüş yok.
But once you take your final vows there is no going back.
Ama bir kere yemini ettikten sonra geri dönüş söz konusu değil.
- There is no going back, Chris.
Geri dönüş yok, Chris.
How do you go on when in your heart you begin to understand there is no going back?
Nasıl devam edebilirsin ki artık içten içe, geriye dönmenin mümkün olmadığını anlamaya başladığında?
There is no going back.
Artık geri dönüş yok.
Small scale drifting is so boring, there is no going back now.
Küçük hesaplarla uğraşmak çok sıkıcı. Artık geriye dönüş yok.
Well, there is no going back now, is there?
Artık bir geri dönüş yok, öyle mi?
There is no going back, Aurea.
Geri dönmek yok Aurea.
There is no going back.
Dönmek yok.
There is no going back.
Geri dönüşü yok.
There is no going back.
Geri dönüş yok.
Once we take this step, there is no going back.
Bu adımı attık mı, geri dönüş yok.
There is no going back to that other.
O diğerine..... geri dönüş yok.
There is no going back to that other person that other place.
Ne o diğer insana dönüş vardır ne de o yere.
You are a part of it, Jake, and there is no going back.
Bunun bir parçası olacaksın, Jake ve geri dönüşü yok.
There is no going back.
Geriye dönüş yok.
There is no going back.
Geri dönüşü olmayacak.
There is no going back.
Geri dönüş yok artık.
And there is no going back.
Ve bunun geriye dönüşü yoktur.
There is no going back.
Geri dönüş söz konusu değil.
I think there is something going on, somewhere... Behing my back, and no one will tells me about.
Nerede bilmiyorum, ama arkamdan bir işler çevriliyor ve kimse bana ne olduğunu söylemiyor.
There is no way she's gonna believe me... going all the way back there just to be friendly.
sadece arkadaşları olduğu için bu yolu öneriyordur.
There is no way I'm going to be the back end.
Bu şeyim arkasında olmam imkansız.
Maybe there is no connection and going back to the memory of the Excelsior was just an accident, a stray thought Tuvok was having because of the similarities between the two nebuIas.
Belki bağlantı yoktur. Excelsior'a gitme olayı kazadır. İki nebulanın benzerliği nedeniyle
There is no way that you're going back in.
Geri dönmene imkan yok.
We were going back to Ireland where there was no work... and people were dying of the starvation and the damp.
İnsanların açlıktan kırıldığı ve kimsenin iş bulamadığı İrlanda'ya geri dönüyorduk. Bu yaptığımız bana hiç mantıklı gelmiyordu.
But you need to realize that once you give it to him... there really is no going back.
Ama bilmelisin ki bir kere verdin mi... geri dönüşü yok.
There's no telling when our visitor is going to burrow back into subspace.
Ziyaretçimizin ne zaman altuzaya geri döneceğini bilemeyiz.
There is... no going back.
Geri dönüşü yok.
Because there is no way in hell I'm going back to the family business.
Çünkü baba mesleğine dönmeye hiç niyetim yok.
Eric, there is no bright side about going back to a place... where people are outnumbered by lizards.
Eric, kertenkelelerin insanlardan sayıca üstün oldukları bir yere geri dönmenin bakılacak iyi tarafı yok.
Fact is, we went to war, and now there ain't no going back.
Önemli olan bir savaş başlattık ve bundan geri dönüş yok.
He's sailed from England to Spain and back again in boats... no bigger than ours and in storms far worst... than you saw last night. Going out there in that boat is madness.
Şimdi, güçlü bir rüzgar var, bunu kullanmalıyız.
'Cause if you don't have that full-force caffeine-nicotine buzz going... there is no way you're gonna be able to tame the chaos... that reigns in the back of the house.
Çünkü yüzde yüz kafein almadan, hızla çekilen nikotini hissetmeden müessesenin arka tarafında hüküm süren kaosu kontrol edebilmenin imkanı yoktur.
There really is no going back, Michael.
Geri dönüşü olmaz Michael.
Now, I believe all I have to do is push this button the protective seal cracks causing the cooling liquid nitrogen inside to escape and then, my friend, there's no going back.
Sanırım tek yapmam gereken şu düğmeye basmak ve koruyucu kilit çatlıyor soğutucu nitrojen açığa çıkıyor ve artık dostum, bunun geri dönüşü olmuyor.
Once this is done, there's no going back.
Bunu bir kez yaptığında, geri dönüş yoktur.
DOOR SLAMS When the Pact is signed, there can be no going back for our friends.
Antlaşma imzalandığı zaman arkadaşlarımız için artık geri dönüş olmayacak.
But there is no freaking way I'm going back to hell.
Hiçbir şekilde tekrar cehenneme dönmeyeceğim!
There's no way this country is going to get its economy back up until it starts catching some of these assholes.
Bu aşağılık heriflerden birkaçını yakalamadan bu ülkenin ekonomisini yeniden ayağa kaldırmasının imkanı yok.
There is no way I am going back in there.
Oraya kesinlikle dönmem.
No judge is going to give me a warrant on the basis of a dream or a hallucination or whatever it was you had back there.
Hiçbir yargıç senin rüyan veya halüsinasyon veya orada her ne olduysa ona dayanarak arama izni vermez.
But if you do, there is absolutely no going back from that.
Ama bunu yaptığında, kesinlikle geri dönüşün olmayacak.
And I know what you're thinking : that it's moot, that I already zeroed-out, that we already know who my supposed One is, that it's too late, and there's no going back, and it's a pointless gesture, right?
Biliyorum aklındakini.. çok geç oldu böyle olmamalıydı falan filan
Once a fire is ignited, there's no going back!
Isırır ve bırakmazlar. Kontrol etmek imkansızdır.
The truth is, I'm going back to school to get a nursing degree. There's no money in money anymore.
Gerçek şu ki, okula tekrar dönüp hemşirelik diploması alacağım.
Where you're going, there is no coming back.
Gittiğin yerden geri dönüş yok.
There is no way I'm going out until my hair grows back.
Saçlarım tersine çıkmadığı sürece seninle bir yere gitmem.