There is nothing we can do translate Turkish
235 parallel translation
There is nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
There is nothing we can do for him now.
Onun için yapabileceğimiz bir şey kalmadı.
Besides, there is nothing we can do about it now.
Üstelik bir şey yapacak durumda değiliz.
Yes, well, there is nothing we can do for him now my dear, no, nothing at a...
Evet, ama artık onun için yapacak bir şeyimiz yok, evladım.
- There is nothing we can do.
- Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
And there is nothing we can do to stop it.
Ve bunu durdurmak için yapabileceğimiz hiçbirşey yok.
There is nothing we can do but wait.
Sabırlı ol. Beklemekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
They will cross the bridge tomorrow and there is nothing we can do to stop them.
Yarın köprüyü geçecekler ve onları durdurabilmemiz mümkün değil.
Then there is nothing we can do, but to vote.
- İmkansız. Oylama yapmaktan başka çaremiz yok anlaşılan.
There is nothing we can do.
Yapabileceğimiz bir şey yok. Dışarı çıkın!
There is nothing we can do.
Elimiz kolumuz bağlı.
There is nothing we can do.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
There is nothing we can do for you.
Yapabileceğimiz bir şey yok.
Unfortunately, there is nothing we can do!
Ne yazık ki, elimizden hiçbir şey gelmemekte.
There is nothing we can do!
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok!
Nikolai, there is nothing we can do for these people.
Nikolai, bu insanlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
The committee has ruled that if you wish to proceed, there is nothing we can do to stop you.
Komitemizin kararında göre eğer devam etmek isterseniz, Sizi durduracak bir engel göremiyoruz.
And there is nothing we can do about it?
Bunun için bir şeyler yapamaz mıyız?
But there is nothing we can do about it.
Ama ne yapalım, elden ne gelir.
There is nothing we can do for them.
Onlar için bir şey yapamayız.
Jill, there is nothing we can do about this.
Jill, elimizden bir şey gelmez.
There is nothing we can do about it.
Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yoktu.
There is nothing we can do to help you if things go badly.
İşler sarpa sararsa sana hiçbir şekilde yardım edemeyiz.
- There is nothing we can do.
- Yapabileceğimiz bir şey yok.
And he said there is nothing we can do.
Yapabileceğimiz hiçbir şeyin olmadığını söyledi.
There is nothing we can do to change it... and if I had listened to him, he would still be alive.
Değiştirebileceğim hiçbir şey yok ve onu dinlemiş olsaydım, hala hayatta olacaktı.
I spoke to the Legal department and there is nothing we can do to make your ex-wife -
Hukuk bölümüyle konuştum. Eski karınızı...
There is nothing more we can do with her give the executioner his orders!
Yapılacak bir şey kalmadı. Celladı hazırlayın!
Is there nothing we can do?
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu?
There's nothing we can do about it, is there?
Yapabileceğimiz bir şey yok, değil mi?
There is nothing else we can do.
- Yapacagïmïz başka şey yok.
The command is wiped out, sir, and there's nothing we can do about it.
Komutanız dağıldı efendim, elinizden bir şey gelmez.
- Is there nothing we can do?
- Yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu?
Well, because... there's nothing we can do, is there?
Çünkü... yapabileceğimiz bir şey yok, değil mi?
Sister, is there nothing we can do?
Rahibe, yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
We may not be any better off than any of the others... but there is absolutely nothing we can do but wait.
Başkalarından daha iyi durumda olamayabiliriz... Ama elimizden, beklemekten başkası gelmez.
Well, we're very civic-minded and all that, but it is getting late and if there's nothing else we can do here...
Bakın, hepimiz iyi yurttaşlarız, ama vakit geç oldu burada yapabileceğimiz başka bir şey yoksa...
There is nothing that we can do now that will either help or hurt him.
Bu saatten sonra ne yardım edebiliriz ne de ona zarar verebiliriz.
And there is absolutely nothing we can do to help him.
Ve ona yardım etmek için elimizden hiçbir şey gelmiyor..
We fear... that there is nothing more we can do for him.
Onun için hiçbir şey yapamamaktan endişeleniyoruz.
We are particularly talented. We are a team and there is nothing we can not do.
Bir düşünsene senin ve benim hiç kimse işimize karışamayacak.
Well, there's nothing we can do to stop it, is there?
Durdurmak için yapabileceğimiz birşey yok, değil mi?
Is there nothing we can do?
Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
like it or not, donald earth is a dead world now and there's nothing we can do about that.
Hoşlan veya hoşlanma, Donald Dünya artık ölü bir gezegen artık ve bunun için yapabileceğimiz bir şey yok.
Yes is there nothing better we can do than spend our time here Holmes?
Evet, burada zaman harcamaktansa, yapabileceğimiz daha iyi bir şey yok mu, Holmes?
There's nothing we can do. My father always said a jury trial is not just about the law.
Babam her zaman "Jürili duruşma sırf yasalarla alakalı değildir." derdi.
And there is absolutely nothing we can do to help him.
Ve hiçbir şekilde yardımcı olamıyoruz ona.
There's nothing we can do while the plane is still in the air.
Uçak havada olduğu sürece yapabileceğimiz birşey yok.
The message is erased, there's nothing we can do.
Mesaj silindi yapabileceğim hiçbir şey yok.
There's nothing we can do to change what is meant to be
Yazgımızda olanı değiştirmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok
We all like her but there is nothing more we can do.
Hepimiz onu seviyoruz ama yapacak bir şey yok.