There is one other thing translate Turkish
135 parallel translation
" There is one other thing I got to tell you...
" Sana söylemem gereken bir şey daha var.
Perhaps there is one other thing.
Yapacağımız başka bir şey yok
Yeah, John, there is one other thing.
Evet, John, Başka bir husus daha var.
Oh, there is one other thing.
Oh, bir şey daha var.
Oh, of course there is one other thing.
Elbette başka bir şey daha var.
Uh, there is one other thing.
Çünkü önemli bir şey daha var.
Oh, there is one other thing. Yeah, of course.
Bir şey daha var!
And there is one other thing.
Ve bir şey daha var.
- There is one other thing, General.
- Bir şey daha var General.
There is one other thing.
Bir şey daha.
There is one other thing.
Bir şey daha var.
There is one other thing that we need to take care of.
Dikkat etmemiz gereken birşey daha var.
- There is one other thing.
- Efendim, bir şey daha var.
There is one other thing.
Bir dileğim daha var.
There is one other thing we could do, Delenn.
Yapabileceğimiz bir şey daha var, Delenn.
There is one other thing I want you to know.
Bilmeni istediğim bir şey daha var.
- There is one other thing.
Bir sorun var.
There is one other thing Mr. President
Birşey daha var, Sayın başkan.
There is one other thing.
Birşey daha var.
Before we leave, though, there is one other thing we should cover.
Gitmeden önce bir şeyi halletmeliyiz.
There is one other thing.
Başka birşey daha vardı.
There is one other thing might be worth swinging by to take a look.
Buralarda bakmaya değecek başka bir şey var sanırım.
- There is one other thing.
- Bir şey daha var.
There is one other thing.
Bir konu daha var.
- There is one other thing that concerns me.
- Endişelendiğim başka bir husus daha var.
Well, there is one other thing that's new that I thought you might like, but...
Yeni olan bir şey daha var hoşuna gidebileceğini düşündüm.
Uh, Lieutenant, before you go, there is one other thing I'd like to show you.
Ah, Komiser, gitmeden önce, size göstermek istediğim bir başka şey var.
There is one other thing we could do.
Yapabileceğimiz bir şey daha var.
There is one other thing I'll have to pull some strings
Bir şey daha var. Baya ip çekmem gerekecek ama...
Uh, Sir, there is one other thing.
Ah, efendim, bir şey daha var.
Well, there is one other thing.
Başka bir şey daha var.
Oh. And there is one other thing?
Ve bir şey daha!
Oh, there is one other thing.
Oh, bir şey daha vardı.
There is one other thing.
- Yok. Bir şey daha var.
There is one other thing.
Bir sey daha var.
- Actually, there is one other thing, sergeant.
- Aslında, bir şey daha var, Çavuş.
There is one other thing that I think we should take care of today after our meeting with Mr. Lydecker.
Bay Lydecker'le görüşmemizden sonra ilgilenmemiz gereken bir konu daha var.
There's one other thing, sir, before you go. What is it?
Siz çıkmadan önce son bir şey daha var, efendim.
Oh, there is one other thing.
Sanırım, asma kat dedikleri bu.
Being your mommy was one thing, but there are other things too and this is what I have to do.
Annen olmak bunlardan biriydi. Ama başka şeyler de var. Yapmam gereken de bu.
So on the one hand, when you poke your eye, the world appears to move as though there's an earthquake, on the other hand, when you voluntarily wiggle your eyes about like that, although the same thing's happening on the retina, what you see is a perfectly steady world.
Bir yandan gözünüzü dürtüklediğinizde dünya yer sarsıntısıyla hareket ediyormuş gibi görünecek diğer yandan, gözlerinizi şu şekilde kıpırdattığınızda ağtabakada aynı şey olmasına rağmen gördüğünüz tamamen sabit bir dünyadır.
There is one other thing.
Yani, hepsi bu kadar mı? Birşey daha var.
Look, if there's one thing I've learned in rehab other than cat's cradle, is that you have to believe in yourself.
Dawson Leery. Sicimli çocuk oyunlarını saymazsak, tedavi merkezinde öğrendiğim tek şey kendine güvenmen gerektiği.
- Oh, there is... one other thing.
- Oh, birşey... daha var.
And there's one other thing, and this is important :
Önemli birşey daha var.
Diana, there is one other thing I wanna talk to you about.
Seninle konuşmak istediğim bir şey var.
And if there was one thing I don't really care for, is that they can be terribly, terribly ignorant about other cultures.
Ve umursamadığım tek birşey vardır, o da,... insanların diğer kültürlere olan aşırı derecede ilgisiz olmaları.
Now, there is one thing that every girl in the whole world whose name is Shanna has in common with each other.
Adı Shanna olan dünyadaki tüm kızların ortak bir özelliği vardır :
Now, there is one thing that every girl in the whole world whose name is Shanna has in common with each other.
Hayır. Dinle. Bu dünyada adı Shauna olan bütün kızların nefret ettikleri bir şey vardır.
There is one other little thing we've got to sort out.
Halletmemiz gereken ufak bir şey daha var.
There is one other little tiny thing I needed to ask you.
Senden isteyeceğim başka minicik bir iyilik daha var.