Think of it this way translate Turkish
219 parallel translation
Think of it this way, Charlie Brown, you're going on a great adventure.
Şöyle düşün, Charlie Brown,... harika bir maceraya atılıyorsun.
Why don't you think of it this way?
Neden böyle düşünüyorsun?
I mean, think of it this way : We've been in space for twenty years now, right? And we've only aged three years... so there'll be plenty of time later on for staring around.
Bir de şöyle düşün, biz uzaya çıkalı 20 yıl oldu, neticede sadece 3 yıl yaşlandık, üstelik etrafa bakman için bol bol vaktin var.
Think of it this way, Kizzy.
Şöyle düşün Kizzy.
Think of it this way- - When we do, we'll have everything to talk about.
Şöyle düşün... konuşacak çok şeyimiz olduğu zaman.
Think of it this way. If I had been an Apache Indian, they didn't need comedians at all, right? - So I'd be out of work.
Bir de şu yönden bak, bir Apaçi olsaydım onların komedyene ihtiyacı yoktur, işsiz kalırdım.
Think of it this way.
şöyle düşün.
Think of it this way.
Bir de şu şekilde düşün.
Well, KITT, think of it this way.
Pekala, KITT. Şöyle düşün.
Well, think of it this way, Harry.
Şöyle düşün, Harry.
Think of it this way.
Bir de şöyle düşün.
Just think of it this way, you'll go to heaven.
Şöyle düşün : Cennete gidersin.
Think of it this way, reverend mother. She's an ideal prospect for rehabilitation.
Şöyle düşünün, rehabilitasyon için çok uygun.
Think of it this way.
Şöyle düşün,...
Well... think of it this way.
Birde bu şekilde düşün.
Think of it this way. The other team has pulled their goalie.
Şöyle düşün, diğer takım golu kaçırdı.
Think of it this way.
Şu şekilde düşünün.
Think of it this way :
Şöyle düşünün :
Think of it this way.
Bir de şöyle düşün Mulder.
- All right, then think of it this way :
Şöyle düşün :
Think of it this way.
Şöyle düşün.
Striding Cloud, think of it this way
Uzun Adımlı Bulut, bunu şu şekilde düşün...
Mom, why don't you think of it this way, as a...
Anne niye şu açıdan bakmıyorsun- -
Why don't you think of it this way, okay?
Neden bunu şu şekilde düşünmüyorsun?
Think of it this way, Ensign- - you might live with yourself a little easier.
Şu şekilde düşün, Teğmen- - bu sorunla daha kolay bir şekilde yaşayabileceksin.
Think of it this way...
Bir de şöyle düşün...
Think of it this way :
Şöyle düşün.
Think of it this way.
Bunu bir düşünün.
Think of it this way. It's a chance for a fresh start.
Bu, yeni bir başlangıç yapmak için bir fırsat.
But think of it this way, they're here in a drugstore on a Saturday night, too.
Ama bir de şu açıdan düşün... Onlar da cumartesi gecesi markete gelmişler.
Don't you think it'd be better if Harold would go instead of you... the way Curt's taking on this morning?
Curt'un bu sabah başladığı işe Harold gitse... daha iyi olur diye düşünmüyormusun?
We've gotta think of something to lift this ship out of the water and turn it around the other way.
Bir şekilde gemiyi sudan çıkarıp... diğer yöne çevirmeliyiz.
Well, jiggs, don't you think that all of this is just... just a little bit too much the way it should be?
Jiggs, hiç bütün bunların fazlasıyla olması gerektiği gibi olduğunu düşünmüyor musun?
You thought us into this lot. You can think your way out of it.
Bizi bu işe sen soktun, çıkarmak da senin işin.
Now don't think you can slink out of it this way!
Böylece sıvışabileceğini sanma sakın!
I think we were proud in some way that we'd done it and that the army we'd been in for so long, and with all sorts of experiences of how they could bungle things, had actually managed this invasion.
Bir yönüyle yaptığımız şeyden dolayı gurur duyduk. Uzun süredir içinde bulunduğumuz ordu her şeyi nasıl berbat ettiğini tecrübe ettiğimiz ordu saldırıyı başarıyla idare etmişti.
Mr. Hashidera has no intention of remarrying right now, but Mrs. Shimozuma wants to bring him, and I think it might work this way.
Bay Hashidera'nın şu an tekrar evlenmek gibi bir niyeti yok ama Bayan Shimozuma onu getirmek istiyor ve sanırım bu şekilde işe yarayabilir.
It's the way the people think of my family in this town.
Bu kasabada insanlar aileme kötü gözle bakıyor.
if you rest now you'll get better sooner. Well, think of it this way :
Şöyle düşün : şimdi dinlenirsen, daha erken iyileşirsin.
It's like she's got all this money and all this freedom, and I think it kind of gets in her way.
Çok parası ve özgürlüğü olan biri gibi.
I think a lens may be out of alignment, because if you move it this way, the image turns fuzzy.
Sanırım merceklerden biri yerinden oynamış çünkü şöyle oynatınca görüntü bulanıklaşıyor. Gördünüz mü?
Put it this way say I rent to a woman Well, she has to have a room with a bath, because otherwise she's got the hall bath tied up all the time, washing her goddamn hair and her clothes and everything she can think of
Şöyle söyleyelim, diyelim odayı bir kadına verdim... mutlaka banyolu bir oda olması gerekir... yoksa koridordaki banyoyu sürekli meşgul eder, sürekli lanet saçını, kıyafetlerini ve aklına ne geliyorsa onu yıkar.
If this works the way I think it will, once the invasive program starts spreading, it'll only be a matter of months before the Borg suffer total systems failure.
Bu, eğer işlemesini düşündüğüm şekilde işleyecek olursa, birkaç ay içinde... Borgların tüm sistemleri tamamen iflas edecektir.
We won't run out of mayonnaise. Tell me something, what don't you guys put this stuff on? The way you spread it around, you'd think it was mortar.
Sence eski hükümlü, berduş bir DJ tarafından ucuz bir ölümden kurtarılmak benim kaderim mi?
But think of it this way. What's the one thing better than an exquisite meal?
Enfes bir yemekten daha güzel olan şey nedir?
- You know, when you think about it it's kind of silly for us both to pull this thing all the way back up town.
- Ne oldu? - Düşünecek olursan, gidene kadar ikimizin bunu çekmesi biraz saçma.
Listen, it's none of my business, but... I think maybe this might be Deborah's way - of trying to compensate.
Beni ilgilendirmez ama bu Debra'nın bir şeyi telafi etme yolu olabilir.
I used to think that there was this hierarchy where I was at the top and they were my lieutenants - - and I don't think it's that way anymore. It's more like a web of trust where I have people I trust, and they have people they trust.
Eskiden benim başta olduğum bir hiyerarşi olduğunu düşünürdüm ama şimdi içgüven olan bir topluluk olduğunu düşünüyorum
This is a very important night, and if I have to lock you up to keep you out of our way... - don't think I won't do it.
Bu akşam çok önemli bir akşam ve tekrar bir şeyler karıştırmaman için seni kilitlemem gerekiyorsa... bunu yapmayacağımı mı zannediyorsun?
So think of it this way...
Hayat bununla başlar.
Think of it this way.
Şöyle düşün, hangisi olmayı tercih edersin?