This isn't me translate Turkish
2,357 parallel translation
But this isn't about politics for me, Shane.
Bu benim için politika değil Shane.
Accepting me, making me feel like it doesn't matter if this isn't exactly what I pictured.
Beni her halimle kabul ettiniz.
This isn't me acting like a jerk, Cassie.
Bu benim pislik gibi davranmam değil, Cassie.
So this is why you pulled away from me before, isn't it?
Bu yüzden benden kaçıp duruyordun, değil mi?
This isn't just about me, all right?
Konu sadece ben değilim, tamam mı?
Don't sit there and tell me this isn't personal.
Oturup da bunun kişisel olmadığını söyleme bana.
Then help me understand why this curse isn't working.
O zaman bu lanetin neden işe yaramadığını anlamamda yardım et.
This town isn't safe for people like me anymore.
Bu kasaba artık benim gibi insanlar için güvenli değil.
No, this isn't about me.
Hayır, burada konu ben değilim.
I'm just--are you sure this isn't your way of getting back at me for not going to Italy?
İtalya'ya gitmekten vazgeçtim diye mi yapıyorsun bunu?
I-I-I tried, you guys, but this isn't me.
Denedim kızlar ama bu ben değilim.
- Like I told Donna, this isn't for me.
- Donna'ya dediğim gibi bu benim için değil.
This isn't about me.
- Bunun benimle bir alakası yok.
Don't get me wrong. You're a fine illustrator, but this isn't what I call art.
Beni yanlış anlamayın iyi bir çizersiniz ama benim sanat dediğim şey bu değil.
Listen, between you and me this whole cowboy thing's an act with Stack, isn't it?
Dinle, aramızda kalsın... Tüm bu kovboy olayı Stack'ın dümeni, değil mi?
This isn't me.
Ben değilim.
Well, I'm glad you wanted to see me, but I got to tell you this isn't the most fun meeting place...
Beni görmek istemene sevindim. Ama şunu sana söylemeliyim. Burası buluşmak için en eğlenceli yer değil.
Please tell me this isn't happening.
Lütfen bunun olmadığını söyleyin.
This isn't about improper dumping of garbage this is about someone in town out to get me and my business.
Bunun çöple falan bir ilgisi yok. Şehirde birileri benden ve mekanımdan kurtulmak istiyor.
This isn't for me, is it?
Bu uçak benim için gelmiyordur umarım.
This isn't between you and me.
- Bunun ikimizle bir ilgisi yok.
This is what you almost told me before, isn't it?
Daha önce bana neredeyse söyleyeceğin şey, değil mi?
This isn't were I thought my research would lead me and these notions were rocking my world.
Araştırmamın beni buraya getireceğini hiç düşünmemiştim, ve bu bulgular dünyamı sarsıyodu.
Yes, this isn't my trial, but that doesn't mean you can lock me out of my own mouse lab.
Evet, bu benim deneyim değil ama bu beni fare laboratuarıma sokmayacağın anlamına gelmiyor.
Look, this isn't all just about, you know... for me.
Bak, bu sadece, benim için değil.
Okay, look, this isn't about me.
- Tamam dinle, konu ben değilim.
This isn't comin'from dad. This is comin'from me.
Bu babamdan gelmiyor, benden geliyor.
This isn't about me.
Bu benimle ilgili değil.
Because this lie isn't for me, it's for Pam.
Çünkü bu yalan benim için değil, Pam için.
This isn't coming from me.
Bunu ben söylemiyorum.
You know what? This isn't about me right now. This is about you.
Şu an konumuz ben değilim, sensin!
But hey, this isn't just about me kicking your tires.
Ama dur, bu sadece benim seni sıkıştıracağım bir sohbet değil.
This isn't me! Look what you're doing to me!
Beni ne hale getirdiğine bak!
Josh, this isn't about me.
- Josh, konu ben değilim.
This isn't easy for me either.
Benim için de kolay değil.
Shawn, I know this isn't your thing, but it makes me so happy that you're here.
Shawn senin düşüncen bu olmadığını biliyorum fakat senin burada olman beni çok mutlu ediyor.
This isn't about me.
Bu benimle alakalı bir şey değil.
I still have to feed him and take care of him and truth be told, this horse isn't gonna make me a penny.
Hala onu beslemeliyim, ilgilenmeliyim, doğrusunu söylemek gerekirse bu at bana para kazandırmayacak.
At least this time, it isn't me!
En azından bu sefer ben değilim.
Guys, this isn't jelling for me.
- Millet, ben bu işin içinden çıkamıyorum.
Marriage isn't gonna be like this for me and Jen.
- Evlilik Jen ve benim için böyle olmayacak.
If we could put this in the fridge... If it weren't for you, Ercan, I swear there isn't a soul in this world who'd bring me roses.
Vallaha Ercan Beyciğim siz de olmasanız şu fani dünyada bir gül getirenimiz olmayacak.
Isn't this me?
- Bu ben değil miyim?
Look, this isn't just about her cockblocking me.
Olay onun yatak hayatıma engel olması değil.
No, this isn't me being pathetic any more.
Hayır, acınaklı olan kişi artık ben değilim.
- This isn't me.
- Bu ben değilim.
Hey, come with me. This isn't our stop.
- Burası bizim istasyon değil ki.
Tell me this isn't why we're having this conversation.
New York'taki kargaşa ClA programı ile ilişkilendirildi Bu konuşmayı yapma nedenimizin bu olmadığını söyle bana.
- But this isn't about you or me.
- Ama bu sen veya benle ilgili değil.
It's just me that isn't made for this place, for this lifestyle.
Ama ben burası için uygun değilim. Ona yaşam tarzına uygun değilim.
This party isn't for me, Brian, is it?
Bu parti benim için değil, Brian.
this isn't you 235
this isn't right 330
this isn't 241
this isn't going to work 72
this isn't over yet 34
this isn't about you 154
this isn't a joke 83
this isn't your fault 106
this isn't about money 38
this isn't working 202
this isn't right 330
this isn't 241
this isn't going to work 72
this isn't over yet 34
this isn't about you 154
this isn't a joke 83
this isn't your fault 106
this isn't about money 38
this isn't working 202