Thrills translate Turkish
270 parallel translation
- She thrills at anything.
- O her şeye sevinir.
Marriage isn't a series of thrills.
Evlilik heyecanlar silsilesi değildir.
Sagebrush, mesquite and jack rabbits. Thrills and excitement all the way.
Tamamen heyecan verici ve coşkulu.
At our time of life, sir, we have no desire for thrills as you call them.
- Yaşımıza bakacak olursanız dediğiniz heyecanlı hayata hiç arzu duymuyoruz.
The sound of the elevator's approach no longer thrills me.
Niçin asansörün yaklaştığını duyduğumda heyecanlanmıyorum?
Thrills!
Heyecan!
" I have a faint cold fear thrills through my veins
" Hayat sıcaklığını hemen hemen donduran
AMOUR MAGAZINE SENSUAL THRILLS
AMOUR DERGİSİ AŞK SKANDALI
New thrills?
Yeni heyecanlar konusunda?
The pied piper, whose magic tunes lead children of all ages, from 6 to 60, into a tinsel and spun-candy world of reckless beauty and mounting laughter, whirling thrills, the rhythm, excitement and grace of daring and blaring and dance,
Fareli Köyün Kavalcı'sının sihirli melodileri, 7'den 77'ye bütün çocukların ilgisini çekiyor. Pamuk şekerinin pervasız güzelliğinin içinde kaybolun Ağız dolusu kahkahalar
Beauty and thrills, to say nothing of laughter!
Hem güzel, hem heyecanlı. Hem de bol bol kahkaha!
Thrills, chills, a lot of dirt for a price within the reach of all.
Heyecan, ürperti, pislik dolu hepsi bir arada tek bir fiyata.
# With the thrills kisses bring
Öpücükler heyecanlar getirdiğinde
They're slumming, for thrills.
Heyecan için varoşları ziyaret ediyorlar.
What else in the universe Thrills you so
Evrende başka ne seni bu kadar çok heyecanlandırabilir
How was that for thrills?
Heyecanlı değil mi?
Watch her for thrills, the thrills of excitement we promised you.
Onu heyecan için seyredin. Sizlere vaat ettiğimiz büyük heyecanı seyredin.
Spills, thrills, laughs and games.
Dökmeler, titremeler, kahkahalar ve oyunlar.
Thrills?
Heyecan mı?
Thrills are not marketed in this market.
Bu dükkânda heyecan satılmaz.
Thrills, adventure, romance.
Heyecan, macera, aşk.
'There'll be thrills and excitement! '
Günün önemine uygun coşkulu konuşmalar yapılıp eğlenceler düzenlenecek.
I start seeking more unusual thrills.
Daha alışılmadık heyecanlar aramaya başlıyorum.
Before we ride on to any higher thrills... I want to hear your side of it.
Daha fazla ilerlemeden, senin hikayeni duymak istiyorum.
- And the artistic thrills, too.
- Ve sanatsal heyecan da.
Thrills, glamour, the roar of the crowd!
Heyecanlar, cazibe, kalabalığın kükremesi!
I'm sure you can't keep on getting the same thrills.
Aynı heyecanı alamayacağından eminim.
Travel, excitement, adventure, thrills.
Seyahat, heyecan, macera, gerilim.
Thrills... spills...
Heyecan. Düşüş.
Travel. excitement... decisions affecting people's lives, romance, thrills.
Seyahat. Heyecan, insanların hayatını etkileyen kararlar, romantizm. Heyecan.
Frustrate the young sexually and they'll recklessly take to other illicit thrills :
Gençliğin cinselliğini engellersen onlar da çekinmeden başka yasa dışı heyecanlara sararlar.
T - video satellite will bring every mile of thrills and spills into your living room.
T-video, yarışın tüm ayrıntılarını sizlere evlerinize kadar getirecek.
I'm gonna give you Some terrible thrills
Sana korkunç heyecanlar yaşatacağım
You will also see the Martian ice caps, ride an asteroid, and experience all the thrills of deep space.
Ayrıca Marsın buz takkelerini görebilecek, bir asteroidi gezebilecek ve derin uzayın tüm heyecan verici deneyimlerini yaşayabileceksiniz.
'There ain't nobody more dedicated to the single-minded pursuit of cheap thrills'than that old Love Machine, but he does move it.
Tek bir amaç için ucuz macera peşinde onun kadar azimle koşan yoktur. Biraz çirkindir ama işini görür. Tamam.
As the urban dweller turns to the wilderness to discover different thrills, accidents and even death can result.
Şehirli insanlar doğada yeni heyecanlar ararken kazalar ve hatta ölümler gerçekleşebilir.
After a hard day slaving under the hair dryer, she needs to unwind with a few aimless thrills.
Saç kurutucusunun altında köle gibi çalıştığı zorlu gün sonunda... amaçsız gerilim kitaplarıyla gevşemeye ihtiyacı oluyor.
The blue dragoons, they are riding Through the gates, through the gates music thrills
* Mavi üniformalılar ezgilerle şahlanarak... * *... kapılardan geçiyorlar. *
This has all the thrills of watching grass grow.
Çimin büyümesini izlemek acayip heyecan veriyor.
By now, word has gotten out to the press... and the public, thirsting for thrills and novelty... is immediately captivated.
An itibarıyla olay basına yansımış durumda... yeniliklere ve sansasyona susamış halk vak'ayla... derhal ilgilenmeye başladı.
I'm not paying you to add any thrills to my life.
Seni hayatıma heyecan katasın diye tutmadım.
you gave the crowds thrills - and laughter.
Seyircilere heyecan veriyordun ve onları güldürüyordun.
Recalling thrills of our love
Anımsatıyor aşkımızın heyecanını
I mean, just to see you perform even the most simple surgery would be one of the great thrills of my life.
Bu basit ameliyatı sadece izlemeniz bile..... hayatımın en heyecan verici anı olacak.
A few cheap thrills What else?
Macera yaşıyorum işte. Başka neler yapıyorsun?
Other than that, just cheap thrills.
Bunlarýn dýþýnda ucuz heyecanlar. - Bildiðimi onlara söyleme.
We're talking cheap thrills here.
Burada ucuz heyecanlardan bahsediyorum.
McBain was a nonstop roller coaster of chills, thrills, spills and kills.
McBain soğuk kanlılığın, heycanın ve ölümün durmadığı bir luna park gibiydi.
Goodbye to husbands looking for thrills they can't get at home.
Elveda evinde bulamadığı heyecanı arayan kocalar.
you encounter that voluptuous look which thrills us with its delightful certainty.
bunun kusursuz zevki sizi heyecana gark eder.
Brooklands, at the final meeting of an exciting season, brings us the fastest of the speed cars with the big thrills of the days, on the big race, "The Gold Star Handicap", over a distance of twenty miles.
Brooklands. Heyecanlı bir sezonun son karşılaşması. En hızlılar yarışıyor.