English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Throng

Throng translate Turkish

67 parallel translation
Fellow, come from the throng.
Ahbap, çık kalabalıktan.
In the throng
Kalabalığın içinde
To the shore throng many doubtful hollow-hearted friends... unarmed and unresolved to beat them back.
Bizden de pek çok asker düşmanı püskürtmek için kıyıya toplandı, ama hepsi tedirgin, gönülsüz, kararsız ve silahsız.
Amidst the throng of merrymakers, the camera picks up a rather tall, rather suntanned American...
Bayramı kutlayanlar arasında, kamera uzun boylu, güneşten yanmış bir Amerikalı'ya çevrilir...
"For thee the markets throng with myriad slaves."
"Pazarlarınız sayısız köleyle taştığından."
It stops at the entrance, where the waiting throng pay His Eminence their warm respects.
Araç binanın girişinde durdu, kalabalık Kardinal'i sıcak bir şekilde karşılıyor.
I stand frozen amidst the throng. "
Kalabalığın ortasında donmuş bir şekilde duruyorum.
- Throng... what?
- Throng... ne?
And here is a crowd of patriots, the valiant who throng around our president.
İşte vatanseverler gurubu. Başbakanımızın etrafında toplanan yiğitler.
So, unless you're planning on flicking sand peas at the passing throng you're welcome to stay here as long as you like.
Geçenlerin üzerine kum bezelyesi atmayı düşünmüyorsan istediğin kadar burada kalabilirsin.
"'Perhaps you suppose this throng can't keep it up all day long.'"
Belki de bu kalabalık tüm gün süremez dersiniz.
Then let the throng our joy advance
İzin ver sevincimiz akın akın büyüsün.
As the old male approaches, he knows that the nearer the centre of this intimidating throng, the more attractive he will be to the females.
Yaşlı erkek yaklaştıkça, tecrübeleri, bu korkutucu kalabalığın merkezine ne kadar yakın olursa, dişileri o denli etkileme şansı olacağını söylüyor.
Like goats they throng his flock!
Keçi gibi onların sürüsüde kalabalık!
In Paris'grief-stricken streets, a vast throng of mourners line her funeral route in silence with the measureless sorrow of newly orphaned children.
Paris caddelerinde, acıyla sarsılmış yas tutan isimsiz milyonlarca insan cenaze kortejini izliyordu. Öksüz kalmanın verdiği derin acı, sessiz bir çığlık gibi belirgindi.
I will now attempt to run my company showing compassion for the seething throng of my partners, who root quietly for me to fail.
Artık şirketimi, sessizce başarısız olmamı umut eden bir yığın hırslı ortağıma şevkat göstererek yönetmeye çalışacağım.
At about 4 A.M. the policeman posted outside the Prime Minister's residence was surprised to witness... Isn't this too amusing? the arrival in Downing Street of a fleet of taxis from which emerged a gay throng in exotic fancy dress.
"Saat sabah 4 sularında Başbakan'ın evini korumakla görevlendirilen polisler burası çok komik, Downing Sokak'ta taksilerden çıkan egzotik kostümlü gençleri görünce şaşkınlığa uğradılar."
"And further on a group of Grecian girls... the first and tallest her white kerchief waving... were strung together like a row of pearls... linked hand in hand and dancing, each too having down her white neck... long floating auburn curls, the least of which would set ten poets raving... their leader sang and bounded to her song, with choral step and voice... the virgin throng."
Ötede eski yunanlı kızlardan bir grup... önlerinde beyaz eşarbı dalgalanan ve en uzun olan... kızla birlikte inci gibi dizilmişlerdi. El ele ve dans ediyorlardı, uzun kestane rengi kıvırcık saçları... boynundan aşağı dökülüyordu. Liderleri şarkısını söyledi, koro halinde... bakire kalabalığının sesleri ile koro halinde.
With feasting and dancing and song, tonight in celebration, we greet the victorious throng, returned to bring salvation!
Şölen, dans ve şarkılarla bu gece kutlama var. Muzaffer kalabalığı selamlıyoruz. Kurtuluşu getirmek için dönen!
And compete with the throng?
Ve hayranlarınla mı yarışayım?
We are just scarecrows, here to drive off the bandits that throng to the ears of rice.
Biz, pirince akın eden Haydutları korkutup kaçıran bostan korkuluklarıyız.
We are just scarecrows, here to drive off the bandits that throng to the ears of rice.
Bizler, Haydutları kovalayan korkuluklardan başka bir şey değiliz.
Gone are the cares of life's busy throng
Yok olur hayat karmaşasının ağırlığı
The constant throng of rubberneckers, or the fact that your crime scene is already contaminated before you get the call?
Bön izleyiciler güruhu, ya da sen daha telefon almadan suç mahallinin çoktan bozulmuş olması.
The hierarchy in the sacred pastures, as they call them, who are picked out by God to lead, and the vast throng who are the lay people, and their duty is to be docile, obedient followers.
Birincisine hiyerarşi ya da kutsal otlaklar deniyor. Bunlar Tanrının liderlik etmeleri için seçtiği kişiler. İkincisi de din adamı olmayan büyük kalabalıklar.
♪ We're a happy working throng
Biz mutlu bir takımız burada
Far from the world's gay busy throng. With gentle yet prevailing...
Dünyanın kalabalık neşesinden uzakta, yavaşça, ve hükmetmeden...
Where is the cheering throng at your door?
Nerede kapında tezahürat eden kalabalık?
Not a whimper came from the entire throng.
O koca kalabalıktan çıt bile çıkmadı.
Gradually, the snapper throng moves up into more open water.
Yavaş yavaş, çıtçıt topluluğu açık denize doğru ilerliyor.
Who is it in the throng that calls on me? - Mark Antony.
Kim o kalabalığın içinden beni çağıran?
I have a throng of admirers who can't keep their adoring eyes off me.
Hayranlık dolu gözlerini üzerimden ayıramayan bir hayran grubum var.
♪ We join in thy Jubilee throng- - ♪ ♪
# Senin şenliğine katıldığımızda... #
People throng this place every day to eat bhel puri, pay bhaji...
İnsanlar her gün buraya bhel puri, pav bhaji yemek için akın ediyor.
- The Craven Throng?
Korkak İzdiham mı?
They are the stuff-throng-est family.
Bunlar bir şeyleri fırlatmayı sevmeyi en çok seven ailedir.
Nietzsche comes up to the throng and that puts an end to the brutal scene of the cabman, who by this time is foaming with rage.
Nietzsche olayın intikal ettiği yere gelir ve bu da o anda öfkeden köpürmekte olan taksicinin sebep olduğu bu gaddarca harekete bir nokta koyar.
I have seen the dumb men throng to see him, and the blind to hear him speak.
Sağırların onu görmeye koşuştuğunu gördüm körler de dinlemeye can atıyordu.
The honored gods keep Rome in safety, and the chairs of justice supplied with worthy men, plant love among us, throng our large temples with the shows of peace, and not our streets with war.
Yüce Tanrılar Roma'yı korusun ve adalet kürsülerine liyakatli adamları getirsin. İçimize sevgi tohumları eksin. Sokaklarımızı çatışmalarla değil, ulu mabetlerimizi barış görünümleriyle doldursun.
We wa ved our arms, voices were not enough, we ended up in a pleasant throng with our voices.
Sesimiz yetmediği için kollarımızı da salladık seslerimiz bir çığ olup birleştiğinde çok güzel bir koro olduk.
That throng of journalists is all outside the Fiat / Yamaha garage.
46 numaralı FiatlYamaha garajının önünde gazeteci izdihamı yaşanıyor.
Millions of people will throng in to meet Velayudham
Milyonlarca kişi Velayudham'ı karşılamak için geliyor!
♪ We greet the victorious throng ♪ Returned to bring salvation
Kurtuluş getirmek için geri dönen, muzaffer ordumuzu karşılıyoruz.
Parking soon will throng.
PArk eninde sonunda kalabalıklaşacak.
Then the temper of the throng changed, and an ugly mob reigns the streets, its prime targets, the symbols of the overthrown regime.
Öfkeli halk tabakası sokaklarda hüküm sürmeye başladı. Öncelikli hedefleri çökertilmiş rejimin sembolleriydi.
Pardon me, sir. But the New York Police Department is reporting... a throng of mole people spilling from Madison Square Garden.
Özür dilerim, efendim ama New York Polis departmanının bildirdiğine göre bir gurup deli insan kalabalığı Madison Square Bahçesine toplanmış.
It's usually the case when on rare occasions a new park is opened, people throng to it.
Böyle boş yerlere park yaptıklarında insanlar daima akın eder.
There's a quite a throng forming.
İzdiham çıkmak üzere.
Families of all kind throng the temple... but the children tend to get bored.
Her türden aile tapınağa geliyor fakat bu arada çocuklar çok sıkılıyor.
A throng of people changing trains!
Tren değiştirme koşturmacası...
Just the usual throng.
Hep tanıdık yüzler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]