Tied translate Turkish
7,674 parallel translation
They took it, tied it up, and dragged it through the streets.
Cesedi bir ipe bağlayıp, sokaklarda sürüklemişlerdi.
It is completely unacceptable to me to see how closely the affluence of the few is tied to the misery of the many.
Benim için kabul edilemez olan azınlığın refahının çoğunluğun sefaletine bu derece bağlı olması.
You don't want to get tied up in that.
Bu işe bulaşmak istemezdin.
We may be talking about the victims of a turf war or maybe some illegal immigrants who are tied to a ransom, but it will be some weeks before we have a clearer picture on who the victims...
Bulunan cesetler bir bölge savaşının kurbanlarına veya para karşılığı kandırılan kaçak göçmenlere ait olabilir. Kurbanların kimliklerine dair temiz bir resmin alınması birkaç hafta sürecektir...
"I had tied them straight, but they looked crooked."
~ Sıkıca bağlamıştım oysa. Şimdi bükülmüş görünüyor. ~
We're all tied up.
Durum berabere.
Me running after her, trying to keep her shoes tied...
Ben arkasından koşup, ayakkabılarını bağlamaya çalışırdım...
Many countries interests are tied up there.
Orada birçok ülkenin gözü var.
I mean, my hands are tied.
Elim kolum bağlandı.
He's dead, but tied to a horse so the soldiers don't find out.
O öldü. Ama onu ata bağladılar artık askerler onu bulamayacak.
- "Because the one that ties you down, gets tied up too."
Çünkü ancak seni bağlayan kişi bağını çözebilir.
- "My salvation is tied with hers."
Kurtuluşum onunla bağlı.
The good news is the cable is tied off and secured on this end.
İyi haber, telin bu tarafı gerginleşti ve güvenli bir durumda.
The president's hands are tied.
Başkanın eli kolu bağlı.
Earlier today, a woman was found at her house tied up by her boyfriend.
Erken saatlerde, kadının biri sevgilisi tarafından bağlanmış halde bulundu.
You're looking for good penetration, and well-tied knots to deal with lacerations.
Derin kesiklerin tedavisinde karşınıza delmeler ve iyi bağlanmış düğümler çıkar.
So we teach him this way : The eagle sees the carcass, tied to the end of the rope.
Yani şöyle öğretebiliriz önce ipin ucuna bağlı avı görsün.
It's tied to the game.
Oyuna bağlı bu.
That means the killer could've been anywhere when Reese was tied up and murdered.
Bu demek oluyor ki katil, Reese'nin bağlanıp öldürüldüğü herhangi bir yerde olabilir.
It's tied up.
Bağlı.
Nikola no lie, but Nikola no say the rope was tied to a dog either.
Nikola'da yalan yok ama Nikola halatın bir köpeğe bağlı olduğunu söylemedi.
Are our flanks tied in?
- Askeri kanatlarımız bağlantılı mı?
Then, when Carter gets in contact, we'll have the whole thing tied up.
O halde, Carter iletişime geçtiğinde her şeyi birbirine bağlayacağız.
Then when Carter gets in contact, we'll have the whole thing tied up in a bow.
Böylece, Carter iletişime geçtiğinde, tüm olayı çözmüş olacağız.
Our fake dad from the wedding's got to be tied to us somehow.
Düğündeki sahte babayla bir yerden bağlantılı olmalıyız.
My hands are tied if they come back to you again.
Yeniden gelirlerse bir şey yapamam.
Is Phil tied to a chair with a gag in his mouth?
Phil ağzında tıkaçla sandalyeye mi bağIı?
Pied Piper will be tied to this crazy valuation that you will never be able to live up to.
Pied Piper bu çılgın rakama bağlı kalacak ve asla istediğiniz fiyata ulaşamayacaksınız.
We women, we dreamt that you were... You were tied up, that you were bleeding, and you could neither move nor cry out.
Biz kadınlar, rüyamızda sizin bağlandığınızı, kanlar içinde olduğunuzu gördük ne hareket ediyordunuz ne de feryat ediyordunuz.
But I will not be tied in holy matrimony to someone who is more beast than man.
Lakin insandan çok bir hayvan olan birine kutsal evlilik bağıyla bağlanacak değilim.
Well, everything I got is tied up in investments right now, I'm not really a liquid...
Yâni, ben de ne varsa şu anda yatırıma bağlamış.. ... durumdayım, inişli çıkışlı bir vaziyette.
I tied him myself,.
Onu kendim bağladım,.
Did you not just hear, less than ten seconds ago, who the fuck we have tied up in that fucking room?
Daha on sâniyede bile geçmeden önce bağlamış olduğumuz adamın.. ... bize ne dediğini duymadın mı amına koyayım?
Dude, we have a Crip or a Blood, or Snoop Dogg's cousin tied up in there.
Dostum, Snoop Dogg'un kuzenini ya da Bloods Crips'in adamını.. ... bağlamış durumdayız şu anda, herkesin ufak bir stresi var!
You really tied my hands.
Sen gerçekten ellerimi bağladın
He tied Kessler up.
Kessler'i hapsetti.
It's easy to threaten a man when he's tied up.
Elleri bağlıyken birini tehdit etmek kolay tabii.
I can't while I'm tied up here.
- Buraya bağlı halde yapamam tabii.
Loose ends that need to be tied up.
Yarım kalmış işlerin bitirilmesi gerekiyor.
If you weren't tied up in here.
Tabii buraya bağlı olmasaydın eğer...
Loose ends that need to be tied up.
Yarım kalan işleri bitirmemiz lazım.
We sat on the sidelines, hands tied by bureaucracy.
Biz de karışmadan izliyorduk. Bürokrasi elimizi kolumuzu bağlıyordu.
Yeah, and it's all tied in with the song, so it makes sense.
- Evet, şarkıyla alakalı.
- I'm all tied down, so I can't participate, but, uh, I think it'd be great to jump in on this trend.
Yani size katılamam. Ama sanırım bu yeni aktivitenin içinde olmak iyi olur.
Yeah, no, the other guys got tied up.
Diğerlerinin işi çıktı da.
Scores are tied.
Skorlar eşitlendi.
We are tied.
Eşitlik var.
- I'm a bit tied up...
- Biraz yoğunum da... - Sadece bir yudum.
I'd love to help but... my hands are tied.
Sana yardım etmeyi çok isterdim ama, görüyorsun, elim kolum bağlı.
She called me her little scorpion and only said my name aloud once before she was murdered tied to that tree outside.
Bana "küçük akrebim" derdi. Adımı sadece bir kez sesli söyledi. Öldürülmeden önce.
You have her tied to that bed.
Onu yatağa bağlamalısın.