English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Till death do you part

Till death do you part translate Turkish

144 parallel translation
"Do you take this woman, Gertrude Sockenbocker... " for your lawful wedded wife to have and hold... "to cherish and keep forever, till death do you part?"
Gertrude Sockenbocker'i hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana kadar karın olarak kabul ediyor musun?
"Do you take Ignatz Razzby-Wadsby for your lawful wedded husband... " to have and hold, in sickness and health... "to love, cherish and keep forever till death do you part?"
Ignatz Razzby-Wadsby'yi hastalıkta ve sağlıkta ölüm sizi ayırana dek kocan olarak kabul ediyor musun?
Now then. Do you, Henry Lewisham Arthur Hudson... take this woman to be your lawful wedded wife... till death do you part?
Dolayısıyla, şimdi siz Henry Lewisham Arthur Hudson ölüm sizi ayırıncaya kadar, bu kadını eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
[Mulcahy] Do you, Soon-Lee, take Maxwell to be your lawfully wedded husband... to love, honor and cherish... to have and to hold from this day forward... in sickness and in health, till death do you part?
Pekala, sahaya çıkın ve işlerini bitirin! Pekala, o lanet olası kafanı koparacağım.
She must be hit when Philbin says : "Till death do you part."
Philbin, "Ölüm bizi ayırana kadar." dediğinde, o vurmalı.
Do you, David, take Jennifer as your lawful wedded wife to have and to hold in sickness and in health from this day forward till death do you part?
David, Jenny'yi eşin olarak kabul ediyor musun sağlıkta ve hastalıkta onunla olmak üzere ölüm sizi ayırana dek?
You vowed before God to stay together till death do you part.
Tanrının önünde ölüm sizi ayırana kadar birlikte olacağınıza yemin ettin.
That stuff about "till death do you part," that's really true.
Şu "ölüm sizi ayırana dek" var ya, gerçekten doğru.
In sickness or in health, till death do you part.
Hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana dek.
- in sickness and health, till death do you part?
... ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana dek?
For richer or poorer, in sickness and in health, till death do you part.
Zenginlikte yoksullukta, hastalıkta sağlıkta, ölüm sizi ayırıncaya dek.
In sickness.... For richer and or poorer, till death do you part?
Hastalıkta... iyi günde, kötü günde, ölüm sizi ayırıncaya kadar?
Do you, Myra Gale Brown, take this man, Jerry Lee Lewis, to be your lawful wedded husband, to have and to hold from this day forward, till death do you part?
Sen, Myra Gale Brown bu adamı, Jerry Lee Lewis'i kocan olarak, bugünden itibaren, ölüm sizi ayırana kadar seveceğine yemin ediyor musun?
- till death do you part?
- ölüm sizi ayırana kadar?
Holling Vincoeur, do you take this lovely girl to be your lawful wedded wife, till death do you part?
Holling Vincoeur, bu kadını yasal karın olarak alıyor musun, ölüm sizi ayırana kadar?
Do you, Bob Wiley, take Lily Marvin to be your lawful wedded wife to love, honor and cherish till death do you part?
Siz Bob Willey, Lily Marvin'i, ölene kadar bağrınıza basmak ve saygı duymak üzere... karınız olarak kabul ediyor musunuz?
Do you, Bob, take Selma... to have and to hold, in sickness and in health... till death do you part?
Sen Bob, Selma`yı hastalıkta ve sağlıkta..... ölüm sizi ayırıncaya kadar karın olarak kabul ediyor musun?
Esteban Trueba, take Clara del Valle, to be your lawful wedded wife, to have and to hold, in sickness and in health, for richer or poorer, till death do you part?
Esteban Trueba Clara Del Valle'yi hastalıkta ve sağlıkta zenginlikte ve yoksullukta ölüm sizi ayırana dek sevip koruyacağınıza... yemin eder misiniz?
And wilt thou, Clara del Valle, take Esteban Trueba, to be your lawful wedded husband, to have and to hold, in sickness and in health, for richer or poorer, till death do you part?
Ve siz, Clara del Valle Esteben Truebe'yı hastalıkta ve sağlıkta zenginlikte ve yoksullukta ölüm sizi ayırana dek sevip koruyacağınıza... yemin eder misiniz?
To love and to hold in sickness and in health... -... till death do you part?
Hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana dek sevip, sayacak mısın?
- till death do you part?
-... kocalığa kabul ediyor musun?
Do you, Handman, take this hand to be your lawful wedded wife to have and to hold till death do you part or till some horrible accident with an electric can opener or a combine?
Sen El Adam, bu eli yasal karın olarak kabul ediyor ve ölene kadar tutacağına veya elektrikli konserve açacağı ile korkunç bir kaza yaşanana kadar?
Do you Lydia take Alfred to love and cherish from this day forward till death do you part?
Sen Lydia, Alfred'i... ... ölüm sizi ayırana kadar seveceğine yemin ediyor musun?
- And you Alfred take Lydia to love and cherish from this day forward till death do you part?
- Peki sen Alfred, Lydia'yı... ... ölüm sizi ayırana kadar seveceğine yemin ediyor musun?
So will you, Rebecca, take Henner to be your husband, to love and to cherish, to honour and obey till death do you part?
Rebecca, Henner'i kocalığa kabul ediyor musun? Ölüm sizi ayırana dek onu seveceğine, şefkat gösterip uyacağına yemin ediyor musun?
And do you, Henner, take Rebecca to be your wife, to love and to cherish, to honour and obey, till death do you part?
Ya sen Henner, Rebecca'yı karılığa kabul ediyor musun? Ölüm sizi ayırana dek onu seveceğine, şefkat gösterip uyacağına yemin ediyor musun?
Do, you, Emily, take this man to be your lawfully wedded husband, to have and to hold, till death do you part?
Sen, Emily, bu adamı ölüm sizi ayırana dek yasal kocan olarak kabul ediyor musun?
And do you, Howard... Hmm? Take this woman to be your lawfully wedded wife to have and to hold till death do you part?
Peki sen, Howard, bu kadını ölüm sizi ayırana dek yasal karın olarak kabul ediyor musun?
till death do you part.
Ölüm sizi ayırana dek.
Diane, do you take Anthony for your lawful husband... to have and to hold from this day forward... for better, for worse, for richer, for poorer, in sickness and in health... till death do you part?
Diane, Anthony'i bugünden itibaren... onu sevip sayip... iyilikte, kötülükte, zenginlikte, fakirlikte, hastalikta ve saglikta... ölüm sizi ayirana dek kocan olarak kabul ediyor musun?
Anthony, do you take Diane to be your lawfully wedded wife... to have and to hold from this day forward, for better, for worse... for richer, for poorer, in sickness and in health, till death do you part?
Anthony, Diane'i bugünden itibaren... onu sevip sayip iyilikte, kötülükte... zenginlikte, fakirlikte, hastalikta ve saglikta, ölüm sizi ayirana kadar karin olarak kabul ediyor musun?
Will you honor, love, etc till death do you part?
Onu sayıp, sevecek, vs... -... ölüm sizi ayırana dek? - Ediyorum.
in sickness and in health, - till death do you part.
zenginlikte fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana dek.
[Crackling ] [ Sinister Chuckling] Till death do you part.
Ölüm sizi ayırana kadar.
Do you take Laura to be your wedded wife for richer or poorer, in sickness or health till death do you part, so help you God?
Bu kadını yasal eşin olarak kabul ediyor musun? ... Zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta sağlıkta ölüm sizi ayırana dek?
-... till death do you part?
-... kocalığa kabul ediyor musun?
A vow, "Till death do you part." See any dead people here?
Yemin ettiniz, Bay Goodman. Ölüm ikinizi ayırıncaya kadar yemini. Ben burada herhangi bir ölü göremiyorum, ya siz?
You are now bound by the ties of holy matrimony till death do you part.
Artık kutsal evlilik bağı ile bağlanmış oldunuz ölüm sizi ayırana dek.
I ask you, Ilona Helmi Ilmarinen - will you take Stig as your husband - to love and cherish till death do you part?
Ilona Helmie Ilmarinen. Stig'i sevmeyi saymayı ve bir ömür boyu yanında olmayı kabul ediyor musun? Ölüm sizi ayırana dek.
Steward of the King's Music, to love, cherish and support him till death do you part?
Kral müziğinin kahyası, aşka, onu besleyip ve destekler misin onun parçası olup ölene kadar?
I, Oliver Barrett, take you, Jennifer Cavilleri, to be my wedded wife from this day forward to love and to cherish till death do us part.
Ben, Oliver Barrett, seni, Jennifer Cavilleri'yi, bugünden itibaren karım olarak alıyorum ve ölüm bizi ayırana kadar seveceğime söz veriyorum.
I, Jennifer Cavilleri, take you, Oliver Barrett, as my wedded husband from this day forward, to love and to cherish till death do us part.
Ben, Jennifer Cavilleri, seni, Oliver Barrett'i, bugünden itibaren kocam olarak alıyorum, ve ölüm bizi ayırana kadar seveceğime söz veriyorum.
And do you, Maxwell... take Soon-Lee to be your lawfully wedded wife... to love, honor and cherish... to have and to hold from this day forward... in sickness and in health... till death do you part?
- Ben hazırım, Koç. - Neye hazırsın? - Uzun atlamaya, Koç.
"Till death do us part," Nick. You said it.
"Ölüm bizi ayırana kadar" Bunu sen söyledin, Nick.
Till death do you part?
Ölüm sizi ayırana kadar mı?
And protect you and our little pup till death do us part.
Seni ve küçük bebeğimizi koruyacağım, ölüm bizi ayırana kadar.
"Till death do us part." Isn't that what you heard, Helen?
"Ölüm bizi ayırana kadar." Sana böyle demedim mi Helen?
Could you all stop all that "till death do us part" mumbo-jumbo?
"Ölüm bizi ayırana dek" saçmalığını keser misin?
Lord knows you must take "Till death do us part" seriously.
Belki teslimiyet sorunun vardır. Tanrı biliyor ki "ölüm bizi ayırıncaya kadar" kısmını ciddiye almalısın.
I still don't know what I've done to deserve you... but whatever it is, I'll try to keep doing it, and I promise to stand by you, to honor you... till death do us part.
Seni hak etmek için ne yaptığımı hala bilmiyorum... ama her neyse bunu muhafaza etmek için elimden geleni yapacağım, ve ölüm bizi ayırana kadar, kendimi sana adayıp... arkanda duracağım.
Till death do you part?
Ölüm sizi ayırana dek...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]