Timber translate Turkish
530 parallel translation
He's only a bit up in the timber there, and he's a-headed this way.
O hemen ilerdeki ağaçların içinde ve buraya doğru geliyor.
There it is, well-watered, nicely timbered, no reservation of timber.
Zaten belli suyu iyi, kütükleri iyi.
Could you find me a good piece of timber about so thick and so long?
Bana iyi bir parça kalın ve uzun bir tahta bulabilir misin?
Adam was clearing out the timber, and Matt was down with a fever.
Adam kerestenin dallarını temizliyordu. Matt ise gripten yatıyordu.
- Timber!
- Kereste!
Timber!
Kereste!
Quite a comer too, I understand. Political timber.
Anladığım kadarıyla başarı vadeden biri üstelik.
Across the plains the pay for drivers, diggers... pole men and timber cutters is two dollars a day.
Tüm ova boyunca sürücülere, kazıcılara direk dikenlere ve tomruk kesenlere günde iki dolar ödenecektir.
This timber's so dry it'll burn up like paper.
Bu keresteler çok kuru kağıt gibi yanar.
How long do you allow for seasoning timber?
Mevsimlenen kereste için ne kadar pay bırakıyorsunuz?
- In the timber business, was you?
- Kereste işinde miydin?
Spread out and comb the timber, Harry.
Keresteyi açıp tarak Harry.
We just hauled in the timber and shored up the walls all the way back.
Sadece kalasları içeri taşıyıp duvarlara destekler oluşturduk.
Use the timber to bridge the streams where we have to.
Suyu aşmamız gereken yerlere ahşap köprüler kuracağız.
When we hit timber line he had trouble.
Ağaçlık kısma gelince sıkıntı yaşadı.
- Isn't that what they call timber?
- Bu kereste dedikleri şey değil mi?
- The weight of this timber...
- Bu kalasın ağırlığı...
The two of you alone will never be able to move this timber.
Siz ikiniz bu kalası yerinden asla oynatamazsınız.
Won't the tide float the timber off, Dad?
Akıntı direği alıp götürmez mi, Baba?
We tried to lift the timber off with it.
Onunla direği kaldırmaya çalıştık.
We'll get the timber and put it right back up, right?
Keresteyi alır hemen kurarız değil mi?
- The timber wolves?
- Kurtlar?
Timber!
Kütük!
You're supposed to warn your daughter about timber tramps.
Kızınızı serseri keresteciler konusunda uyarmalısınız.
"Timber boys", Selling timber.
"Keresteci çocuklar", kereste satıcıları.
I must remember to yell "timber" occasionally.
Sana zaman zaman "Kalas!" demeyi unutmamalıyım.
I'm 21 years old, and I own my own ranch in Timber Hill, Montana...
21 yaşındayım, ve Montana'da bir çiftliğim...
We have a newcomer from Timber Hill, Montana :
Timber Hill, Montana'dan yeni bir yarışmacımız var :
Timber!
Dikkat! Düşüyor!
The roof still leaks, the timber's still rotten.
Tavan hala akıyor, keresteler hala çürük.
Timber.
Timber.
Timber, come here.
Timber, buraya gel.
Please do as I say, Timber.
Lütfen dediğimi yap, Timber.
Quickly, Timber, but take your shoes off first.
Acele et, Timber, ama önce ayakkabılarını çıkar.
Hello, Doctor, this is Timber Woods.
Alo, Doktor, ben Timber Woods.
The doctor's gone, Timber.
Doktor gitti, Timber.
All right, get that shoring timber!
Şu kenar desteklerini çekin!
For years I've been waiting for them to yell "timber" over you.
Yıllardır birisinin "Ağaç kesildi" diye bağırmasını bekliyorum.
Timber!
- Kereste!
Timber!
Yıkılıyor!
Tomorrow we'll find timber for the boat.
Yarın tekne için ağaç arayacağız.
Looks like a good stand of timber up there.
Şuradaki ağaçlar uygun galiba.
There was timber to cut, and the boat which had to be built.
Ağaç kesmek ve tekneyi yapmak gerekiyordu.
All I see is a patch of uncoated timber.
Tek gördüğüm bir parça işlenmemiş kereste.
I want you to know the orders for the fleet and for us which are to escort a convoy of timber ships from the far side of Italy back to England.
Filoya ve bize verilen emirleri bilmenizi istiyorum : İtalya'nın diğer ucundan İngiltere'ye kadar bir kereste gemisi konvoyuna eşlik etmek.
Timber to build ships of the line, and frigates.
Büyük savaş gemileri ve firkateynler için kereste.
Timber!
Düşüyor!
The biggest stand of timber I ever did see.
Gördüğüm en büyük ağaç kümesi.
We will need timber for the shafts and the entrance chambers.
Bacalar ve girişler için kereste gerekecek.
It's a lot of timber, Roger.
Bir sürü kereste.
A waste of good timber and pitch.
Kütük ve reçine müsrifliği.