Time to go to bed translate Turkish
267 parallel translation
- It's time to go to bed.
- Eve gidip yatma zamanı, Bayan Traherne.
It's time to go to bed.
Yatma vakti.
Time to go to bed.
Uyu haydi.
I get up in the morning, then suddenly it's time to go to bed.
Sabah kalkıyorum, sonra bir bakmışım yatma vakti gelmiş.
Time to go to bed.
Yatma vakti.
Time to go to bed.
Yatma zamanı.
There's plenty of time to go to bed.
Ne için? Yatağıma gitmek için zaman çok.
Come on, Cecily, time to go to bed.
Haydi Cecily yatma vakti geldi.
- Time to go to bed, Sabine.
- Yatağa gitme zamanı, Sabine.
It's time to go to bed.
Git yat.
It's time to go to bed.
Yatma vakti geldi.
- Time to go to bed.
- Yatma vakti.
It's been agony for me when it was time to go to bed.
İki, üç gündür yatağa giderken bu fikir beni dehşete düşürüyor.
Time to go to bed, Father.
Yatağa gitme vakti baba.
Time to go to bed, girls.
Yatma zamanı, kızlar.
It's time to go to bed, darling.
Yatma vakti, hayatım.
It's time to go to bed!
Yatma vakti.
Time to go to bed.
Yatma vakti geldi.
Time to go to bed, it's past ten.
Sızlanma, geç oldu.
It's time to go to bed.
Yatağa gitme vakti.
All right, and now it's time to go to bed.
Yatağa girme vakti geldi.
It's time to go to bed.
Uyuma vakti.
It's time to go to bed.
Yatağa gitme vakti geldi.
Turning the TV on and putting Chucky in front of it when I told you it was time to go to bed.
Sana yatağa gitmeni söylediğim halde... televizyonu açıp, Chucky'yi önüne koymuşsun.
- What time did you go to bed? - About half past ten, sir.
- Saat kaçta yattınız?
I think it's time for you to go to bed.
Artık gidip yatsana Teddy.
It's time for Miss Pamela to go to bed.
Bayan Pamela'nın yatma zamanı geldi.
Don't you think it's time to go home to bed and get some sleep?
Sence artık eve gidip, biraz uyuma vakti gelmedi mi?
Time for you to go to bed, isn't it?
Uyku vaktin geldi değil mi?
- Joey, for the last time, go to bed.
- Joey son kez söylüyorum, yatağına.
My lord, forgive me for disturbing you, but it is time for the boy to go to bed.
Efendim, sizi rahatsız ettiğim için beni bağışlayın, ama çocuğun yatağa gitme vakti geldi.
Xenon, it is time for you to go to bed.
Xenon, yatağa gitme vaktin geldi.
Time to go home to bed.
Eve, yatmaya gitme vakti.
It's time for you to go to bed, Arliss.
Yatma zamanın geldi Arliss.
It's also time for us to go to bed.
Bizim de yatma vaktimiz.
Half the time, we'd stay home, barbecue a steak, then play a couple of hands of blackjack, go to bed early.
Çoğunlukla evde olurduk, mangalda et yapardık. Sonra birkaç el 21 oynardık. Erkenden yatardık.
Dimitry, don't you think that it's time for the children to go to bed?
Dimitry, çocuklar için yatağa gitme zamanı değil mi?
Anyway, it's time for you to go to bed.
Neyse, yatma zamanı geldi.
Time for you to go to bed, little lady.
Yatağa girme vakti geldi küçükhanım.
Now it's time to go to bed.
Artık yatma zamanı.
They always go to bed at this time.
Önemli değil. Zaten hep bu saatlerde yatarlar.
What time did you go to bed tonight, Miss Chadwick?
- Yatmak için gittiğinizde saat kaçtı, Miss Chadwick?
- # He was her man - I think I'll go to bed. - I think it's time to turn in.
- Ben gidip yatacağım.
Time to go to bed
Uyku vakti.
I don't think we have to report to each other every time we go to bed with somebody. It doesn't mean anything.
Ne zaman birileriyle yatsak birbirimize söylemek zorunda değiliz.
And what time do you go to bed?
Peki kaçta yatıyorsun?
There was a guy she didn't go to bed with but who called up all the time.
Bir de yatmadığı ama, onu sürekli arayan biri vardı.
This is no time for playing Go to bed.
Top oynamanın zamanı değil. Git, yat!
It took me a really long time to get her away from that way of thinking, It took me many years, and that`s why it was very hard for me to go into her room and find these books under her bed, knowing you had gotten them.
Onu öyle düşünmekten vazgeçirmem gerçekten çok zamanımı aldı senelerimi aldı, ve bu yüzdendir ki onun odasında, yatağının altında senin ona temin ettiğin bu kitapları bulmak benim çok zoruma gidiyor
All right, time to go back to bed.
Pekâlâ, yatağa geri dönme vakti.
Look, I've asked more than a couple of women to go to bed with me in my time.
Bekarken, birkaç kadına benimle yatmalarını teklif ettim.