Time to go to work translate Turkish
266 parallel translation
And now it's time to go to work.
Ve şimdi işe gitme vakti..
- It's time to go to work.
- Çalışma vakti.
Time to go to work.
Hadi bakalım, iş başına.
All right, comrades, time to go to work.
Haydi yoldaşlar, işe gitme vakti.
Well, it's time to go to work.
İşe gitme zamanıdır.
- Is it already time to go to work?
- İşe gitme zamanı geldi mi?
Come on. It's time to go to work.
Çalışma zamanı.
Still, time to go to work.
Mamafih, işe başlama zamanı.
Now it's time to go to work. Huh, Mike?
Şimdi ise çalışma zamanı, değil mi Mike?
- It's time to go to work, kid.
- Çalışma zamanı evlat.
Now it's time to go to work.
Artık işe gitme zamanı.
Time to go to work.
Hadi işe koyulma zamanı.
It's time to go to work, Herman.
İşe gitme vakti Herman.
Time to go to work, be good!
İşe gitme zamanı. Yaramazlık yok!
Time to go to work!
İşe koyulma zamanı geldi!
Time to go to work.
İşe dönme vakti.
Come on. Time to go to work.
Hadi. iş zamanı.
[Sighs] Well, time to go to work.
Neyse, işe gitme vakti geldi.
Well, time to go to work.
Neyse, işe gitme zamanı.
- Time to go to work.
- İşe gitme zamanı.
Time to go to work.
İşe koyulma zamanı.
After work, we can go to town, but we have to be back on time.
işten sonra kasabaya gidebiliriz, ama vaktinde geri dönmeliyiz.
Hey, what time do these lawyers go to work, anyhow?
Bu avukatlar saat kaçta işe gidiyor ki?
Some folks has me beat. When there's work to be done, That's the time they decide to go ridin'all over the countryside.
Ne zaman işler yığılsa birileri başını alıp dolaşmaya çıkıyor.
"You can't go to school and work fields at the same time."
"Hem okula gidip, hem tarlada çalışılmaz." diyor.
One time I ran out of fellowships and had to go to work for a living.
Bir keresinde bursumu tüketip çalışmak zorunda kaldım.
Go on, get back to work I'll fix it It'll take me time to fix it.
Çürümüş!
If you were smart, you'd go right to work for the carabinieri, without wasting time, while there's still something to bargain for.
Kafan bassaydı, hâlâ pazarlık konusu olabilecek bir şey varken, vakit kaybetmeden gidip jandarmayla anlaşırdın.
What time does she go to work?
İşe kaçta gidiyor?
If I promise to get all my work done on time, couldn't I go again tomorrow?
Eğer bütün işlerimi zamanında bitireceğime söz verirsem, yarın tekrar gidemez miyim?
Let's go, your honor! Time to work.
Tamamdır, Büyük bir Gurur.
What time they go to work?
- Ne zaman işe gidiyorlar?
One time, he had the flu, and I had prepared to go to work.
Bir keresinde grip olmuştu, ben işe gitmeye hazırlanıyordum.
MAN, I GUESS IT'S TIME FOR ME TO GET READY AND GO TO WORK.
Adamım, sanırım hazırlanıp işe gitme vaktim geldi.
Here the girls go to work early and save every copper... to acquire a necklace of gold coins... by the time they are 16 or 18.
Burda, kızlar erkenden işe giderler ve kazandıkları her şeyi biriktirirler. Bir gerdanlık alabilmek için, mutluluklar için altın bir bilet için...
I've been with her almost all the time, - Except during the day, when I go to work
Neredeyse sürekli onunlayım... gündüz işe gittiğim zamanlar hariç.
If I'm not back by the time you go to work tomorrow, call him and tell him to come looking for me at Fong's.
Yarın sen işe gidene kadar dönmezsem, onu ara ve gelip beni Fong'un orada bulmasını söyle.
Next time it won't be anything, if we go to work, Mr Shatzman.
Çalışmaya başlarsak gelecek sefer hiçbir şey olmayacak Bay Shatzman.
By the time I go to work, it'll be dirtier than the one I took off.
İşe gittiğim zaman çıkarttığımdan daha kirli olacak.
Every time I go to work Ben Loy looks really, really tired.
İş yerinde her gün Ben Loy çok bitkin duruyor.
I mean, Justin is gonna go full-time next year... so everybody ´ s askin ´ when I ´ m gonna go back to work like I ´ m supposed to.
Yani, Justin gelecek yıl tam gün okula gidecek o yüzden herkes bana, yeniden işe başlayıp başlamayacağımı soruyor.
To me, the most annoying thing about the couple of times I did work in an office is when you go in in the morning, you say "hi" to everyone and then, throughout the day you have to continue to greet these people all day, every time you see them.
Bence, en rahatsız edici şey bir kaç kez ofiste çalışmıştım ve orada sabah içeri girdiğinizde, herkese "merhaba" dersiniz ondan sonra, gün boyu bu insanları selamlamak zorunda kalırsınız her gün, onları ne zaman görürseniz görün.
So, listen, you wanna work till it's time to go to school?
Ne diyeceğim, okul açılana kadar çalışmak ister misin?
You know I used to work for NBC, but when I go back to her this time she'll respect me.
Ben aslında NBC adına çalışırdım, ama bu sefer ona döndüğümde, bana saygı duyacak.
If I can't go to work that means I'll have to stay home and I'll be home all the time.
İşe gidemezsem evde kalmak zorunda olurum. Ve bütün gün evde kalırım.
If this doesn`t work out, the time it`II take you to go from being a hired gun... to a cocktail party joke can be clocked with an egg timer.
İşler ters giderse yaşamının geri kalanında... Kokteyl güzelliğine geçiş yapan biri olarak anılır ve yokolup gidersin.
She wanted to give me the ass one time, I had to go to work and shit.
Birinde tam verecekti ki işe gitmem gerekti.
On the morning she died, what time did Bev go to work?
Öldüğü sabah Bev işe kaçta gitti?
What time did you come downstairs so she could go to work?
Onun işe gitmesi için sen kaçta bize iniyordun?
Okay, we're going to work on that, but it's going to take some time. - No. Come on, let's go.
- Üzerinde çalışacağız, zaman alacak.
It's almost time for you to go and light the stove in the studio, or it won't be fit to work in.
Yakında çalışmam için atölyede ki fırını yakmalısın.