English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Timeless

Timeless translate Turkish

379 parallel translation
Those lines of timeless poetry...
Kullanarak ölümsüz şiirlerin sözcüklerini...
And there's ought to be something timeless about a woman.
Kadınlarda zamandan bağımsız farklı bir şeyler olmalı.
Each week, as you enter this timeless land, one of these many worlds will open to you.
- Şimdi yak şu ateşi! - İşareti yak!
- What do you mean? - You have to show your character, the inner self, the hidden qualities, the true Miss Gravely, sensitive, young in feeling, timeless with love and understanding.
- Karakterinizi göstermelisiniz, yüreğinizi, gizli yönlerinizi, gerçek Bayan Gravely'i, duygusal, ruhu genç, sevgi dolu ve anlayışlı Bayan Gravey'i.
Our time together was short and hurried... but now I was seeing his timeless world of ocean and sky.
Birlikte geçirdiğimiz zaman kısa ve telaşlıydı... ama şimdi onun dünyasındaki sonsuz okyanus ve gökyüzünü görebiliyordum.
IT IS A DIMENSION AS VAST AS SPACE AND AS TIMELESS AS INFINITY.
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
It is a dimension As vast as space And as timeless as infinity. 6s 00 : 00 : 17,434 - - 00 : 00 : 21,186 It is the middle ground Between light and shadow
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
AND AS TIMELESS AS INFINITY.
İnsanlığın bildiği bu boyutun ötesinde beşinci bir boyut daha vardır.
Professor, it is difficult to explain being timeless and even more difficult to live in timelessness.
Profesör, zamansız olmayı açıklamak zor, ve zamansızlıkta yaşamak daha da zor.
Greece, that hard and timeless land where even the stones speak - of man's courage, of his endurance, of his glory.
Yunanistan, o sert ve zamansız, taşların bile konuştuğu topraklar - insanlığın cesaretinin, dayanıklılığının ve şanının toprakları.
Around the fiftieth day, they meet in a museum filled with timeless animals.
Yaklaşık ellinci gün, tarihöncesi hayvanlarla dolu bir müzede karşılaşırlar.
For space knows no boundaries and is completely timeless.
Zira uzay sınır tanımaz ve tamamen sonsuzdur.
Poison, I see, hath been his timeless end.
Zehirden olmuş zamansız ölümü.
A church is timeless.
Bir kilise, belirli bir çağa ait değildir.
Because of their timeless outfits, coal merchants, clergymen and nuns are allowed in.
Yaptıkları işten dolayı, kömürcülere, rahiplere ve rahibelere de izin veriliyor.
Poison, I see, hath been his timeless end.
Anlıyorum, vakitsiz ölümünün nedeni zehir.
Miss Lillie's beauty is timeless.
Bayan Lillie'nin güzelliği ebedidir.
Timeless.
Zamanın ötesinde gibi...
Two tidal waves of male passion dashing their fury against two timeless rock of love!
Erkek şehvetinden oluşan iki dev gelgit dalgası iki zaman tanımaz aşk kayasına coşkuyla vurup vurup duruyor!
It is the exalted flow of the space-time continuum save that it is spaceless and timeless and of such loveliness.
Harika bir güzellikle dolu olarak uzay-zaman sürekliliğinde mekânsız ve zamansız olarak asil bir yolculuğa çıkmış gibiyim.
I summon you from your ancient, timeless travels... to ride the winds of blackness.
Sizi kadim ve sonsuz yolculuklarınızdan... karanlık rüzgarlara yön vermeniz için çağırıyorum.
Telepathy is a timeless form of communication.
Telepati, iletişimin zaman ötesi formudur.
Occasionally, you make a... a connection... between the timeless world... and the physical world.
Zaman zaman, zaman ötesi yaşam ile, fiziksel yaşam arasında bazı bağlantılar kurarsın.
There's something timeless about this place.
Burada zamanın ötesinde bir atmosfer var.
You are like a timeless man.
Sen tam bir zaman adamsın.
It's totally today, yet tremendously timeless.
Modern, ama son derece de klasik.
On the outside, timeless design.
Dışarıdan, eskimeyen tasarım.
Until that time, I think it was safe to say that I had never really been aware of my own timeless brand of loveliness.
O zaman kadar, şöyle demem doğru olacaktır ki zaman tanımayan tatlılığımın farkında bile değildim.
What my timeless downward look has taught me...
'Azalan zamanımın bakışı'bana öğrettiki...
We now commit the body of Ira Graves to the timeless depths of space.
Artık Ira Graves'in bedenini uzayın zaman bilmez derinliklerine bırakıyoruz.
Timeless their consuming hunger, their rejection of forgiveness.
AçIıkları sonsuz, Tanrının ihsanını reddedişleri.
Phil says it's a timeless classic.
Phil'e göre ölmeyen bir klasik.
There's no reason to know the time. We are timeless.
Zamanı bilmeye gerek yok.
On some of the rocks are timeless raindrops.
Bu kayalardan bazıları yaşı olmayan yağmur damlaları.
A timeless classic.
Ebedi bir klasik.
Time is timeless.
Zaman zamansızdır.
Not like the gentle creatures we know and love from Born Free or the timeless Lady and the Tramp but rather, a ferocious beast, totally out of control.
"Born Free" ya da ebedi "Lady and the Tramp" den hepimizin bildiği ve sevdiği tatlı varlıklardan bahsetmiyorum. Yırtıcı, tamamen kontrolden çıkmış bir canavardan bahsediyorum.
They are vast, timeless, and if they're aware of us at all... it is as little more than ants.
Boyut ve zaman onlar için önemli değil. Bizlerin farkındalar ama onlar için karıncadan farksızız.
Take, for instance, the case of Lenny Weinrib, a tale as Greek and timeless as fate itself.
Lenny Weinrib'in durumuna gözatalım örneğin tıpkı bir Yunan Trajedyası gibi, ve tıpkı kader gibi zamansız.
Once, long ago, they walked among the stars like giants vast and timeless.
Uzun yıllar önce, yıldızların arasında devler gibi yürüdüler. Zaman ve mekân onlar için önemli değildi.
They walked among the stars like giants, vast and timeless.
Zamana aldırmadan yıldızların arasında devler misali ilerlediler.
It is one of the many things that makes your story so timeless.
Bu senin hikayelerini ebedi yapan şeylerden bir tanesi.
Gentle Lady Anne to leave this keen encounter of our wits and to fall something into a slower method was not the causer of the timeless deaths of these two men Henry and Edward, as blameful as the executioner?
Ama tatlı Leydi Anne, keskin zekâlarımızı çarpıştırmayı bırakıp da biraz daha uslu bir konuşma biçimini benimseyecek olursak bu iki adamın, Henry ile Edward'ın vakitsiz ölümünden dolayı cellat kadar müsebbip de suçlu değil midir?
" WE EXPERIENCED A DELIRIOUS, TIMELESS PEACE.
Keyifli deneyimlerle sonsuz bir huzur içindeydik.
- lt's the timeless art of seduction.
George, bu baştan çıkartmanın zamanlar üstü sanatı.
The timeless art of seduction.
Baştan çıkarmanın zamanlar üstü sanatı.
Black is the timeless classic, but what's wrong with wearing pastels and soft earth tones?
Siyah, modası geçmeyen bir klasiktir kabul. Pastel ve yumuşak renkler giymenin nesi yanlışmış?
- It's so timeless.
- Hiç bitmiyor.
The timeless hits of Vic Damone.
Vic Damone'un modası geçmeyen parçalarıyla.
It is a dimension as vast as space and as timeless as infinity.
16 EKİM 1959
It's timeless.
Zamansız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]