English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tinkling

Tinkling translate Turkish

80 parallel translation
Every time you open it, the little tinkling song is a message to you.
Kutuyu her açtığınızda çalacak şarkı size mesaj vermiş olacak.
With the grass rustling in the wind and the pool rippling to the waving of the reeds the tinkling sheep bells, the voice of the shepherd boy and the lowing of the cattle in the distance.
Otlar rüzgarda eğiliyordu gölün suyu kıpır kıpırdı uzaktan koyun çanlarının ve çobanın sesi geliyor ineklerin mölemesi duyuluyordu.
Though I speak with the tongues of men and of angels... and have not charity... I am become as sounding brass... or a tinkling cymbal.
İnsanların ve meleklerin dilini konuşsam bile içimde iyilik yoksa çınlayan boş bir bakırım, ya da titreşen bir zil.
The tinkling rain from the sky became a lullaby
Ürperten yağmurun sesi oldu bir ninni
The eternal tinkling sound of the piano.
Piyanonun hiç bitmeyen çınlama sesi.
... and have not charity, I am become as sounding brass, or a tinkling cymbal.
... bir hayrım yok, meteliksizim.
Strains of sweet balalaika soft and low Sleigh bells tinkling across the snow
Tatlı balalayka tınıları Karda kızak çanları
Though I speak with the tongues of men and of angels and have not charity I am become as sounding brass, or a tinkling cymbal.
İnsanların ve meleklerin dilinden konuşsam ve merhametten uzak olsam konuşmam bir bandoya veya zilin çalmasına benzer.
I am become as sounding brass or a tinkling cymbal.
Sonuçta ben pirinçten yapılmış çınlayan bir zil sesi haline geldim.
Did you really think you could get rid of me in no more noise than the sound of finger bowls tinkling?
Benden gerçekten kurtulabileceğini mi sanmıştın? ... elinin kiriydim öyle mi, o kadar basit miydi?
Things sort of pick up this time of day, and that sundown bell just keeps a-tinkling.
Günün bu saati canlanma başlar, ve günbatımı çanı ile ancak çiş molası veririz.
- Mary Tinkling.
- Mary Tinkling.
[Tinkling]
[Tinkling]
[Tinkling stops]
[Tinkling stops]
First nighters, packed earmuff to earmuff, jostled in wonderment... before a golden tinkling display... of mechanized, electronic joy.
Mekanik ve elektronik şaheserleriyle dolu çın çın çınlayan, ışıl ışıl ışıldayan vitrinde pofuduk kulaklıklar arasına tıkıştırılmış maket uçaklar...
" Though I speak with the tongues of men and of angels... and have not love... I am become as a sounding brass or a tinkling cymbal.
" İnsanların ve meleklerin dilleriyle konuşsam bile eğer sevgim yoksa düdük ya da zil sesinden farkım kalmaz.
Without love Frank is but a tinkling bell.
Aşk olmayınca, Frank vızıldayan bir zilden farksızdır.
The glittering of chandeliers... and the tinkling of crystal glasses of champagne.
Avizelerin parlaklığı... ve kristal şampanya bardaklarının çınlaması.
We travelled through that moist land accompanied by the tinkling of the bucket that hanged from the cart.
Nemli topraklardan geçtik arabadan çıkan tıngırtıların eşliğinde.
Because those innocent bright blue eyes, those blond plaits, those tinkling voices, hide a stealthy and ruthless power
Çünkü onların parlak mavi gözleri, örgülü sarı saçları, çınlayan sesleri, gizli ve merhametsiz bir gücü gizliyor.
[Bells Tinkling]
- Bells Tinkling -
( MAGICAL TINKLING SOUND ) Empress?
İmparatoriçe?
[Tinkling]
Profesyonel sahne sanatçısı olmalarına gerek yoktu.
- [Tinkling]
Pekala!
- [Bell Tinkling ] - [ Orderly] Suppertime.
Akşam yemeği!
( BELLS TINKLING )
( Zil Sesleri )
I hear this little bell tinkling.
Küçük bir zil sesi duydum.
- [Ice Cubes Tinkling]
Köle kızlar.
( tinkling from bell )
Anlıyor musun?
( tinkling, magical instrumental music )
Ben ona daha çok güveniyorum. Ben güveniyorum! Ona hep güvendim!
Look, I don't want to start a tinkling contest here.
Bakın, bir sidik yarışı başlatmak istemiyorum.
( Bells tinkling ) ooh, ice cream truck!
Ooh, dondurma arabası!
( Tinkling )
( Çınlama )
"Their tinkling should echo all over the house."
Yürüdüğümde, bileklerimde çınlarlar.
Not if you're gonna spend the weekend tinkling on Bob Guccione.
Eğer hafta sonunu Bob Guccione ile çıngırdayarak geçireceksen yok.
Like a lot of, er... tinkling bells?
Sanki bir sürü ufak çan gibi?
( Bell tinkling ) how is mrs.
- Nasılsınız yengeciğim. - Siz Jane Eyre değilsiniz. O çocukla çok sorunum oldu.
♪ ♪ [Music Box Tinkling]
# # [Müzik kutusu]
I am become as sounding brass, or a tinkling cymbal.
Çalan bir mızıka veya çınlayan bir zil olabilirim
I have become sounding brass or a tinkling cymbal.
Tınlayan teneke ya da çalan zil olurum.
We would if she was also tinkling blood out of her over-excited bladder.
Aşırı heyecanlı mesanesinden kan gelseydi yapacaktık.
"I am become as sounding brass or a tinkling cymbal."
"Bir müzik enstrümanı oldum ya da çınlayan bir cymbal."
[Wind chimes tinkling]
[Rüzgar çan sesleri çıkartır]
[tinkling] I--i hear bells.
Çıngırak sesi duyuyorum.
Even though you have no choice And get weary of their tinkling voice,
Hiçbir seçeneğiniz olmasa bile Onların gürültülerinden yorgun düşsen de,
Like this! ( grunting, glass tinkling )
İşte böyle!
Cat, you have to stop tinkling on the shelf.
Cat, pervazı çınlatmayı bırakmalısın.
Shake your pee-pee when you're done tinkling?
Çişin bitince pipini sallıyor mu?
I'm not gonna spend the rest of my life tinkling standing up.
Ben ayakta çınlayan hayatımın geri kalanını geçirmek etmeyeceğim.
( tinkling )
Bayan Angelica!
If I could have a wee minute of a brief spot tinkling of your time, please,
Sen diğer herifi göreceksin. - Bayandı. Durumu iyi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]