English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tiny

Tiny translate Turkish

11,051 parallel translation
I was tiny when I first read Joan of Arc.
Jan Dark'ı ilk okuduğumda çok küçüktüm.
Since I was tiny, I've longed for something new and different.
Küçükken bile, farklı ve yeni şeylerin özlemini çekiyordum.
We're filming on a tiny volcanic island called Stromboli, far away from the newshounds and paparazzi.
Stromboli diye adlandırılan volkanik bir adada film çekiyoruz. Gazetecilerden ve paparazzilerden çok uzakta.
All except for that one tiny detail that you could not have foreseen... Sid confronting you at the money drop.
Sadece ön göremeyeceğin tek bir küçük detay dışında o da Sid'in seninle parayı bıraktığı yerde yüzleşmesiydi.
Look Pablo, we're just gonna summon a teeny tiny demon.
Dinle Pablo, sadece minnak bir şeytan çağıracağız.
Little guy had cute little tiny fingers, like he was supposed to play piano or something.
Küçük şeyin minicik parmakları vardı, sanki piano gibi bir şey çalması için.
The machine then squirts out tiny blobs of each chemical cocktail into a water-filled petri dish.
Makine her bir kimyasal kokteyli su dolu petri kabına boşaltıyor.
In each flask, the cells of bacteria replicate, passing on tiny, random mutations to their offspring's DNA.
Her bir şişede DNA'sında ufak tefek mutasyonlar geçiren bakteri hücreleri yeni nesiller oluşturdu.
Thousands of generations of those who came before him adapted to meet their immediate needs but also made tiny contributions that set Richard up to be a Jack of hearts.
On binlerce nesilden beri acil ihtiyaçlara adapte olma gücü veren ve bazı katkılarda bulunan Richard'ın açtığı kupa valesidir.
To me, that's just an amazing story that I'm one tiny, little speck of, and I'm very glad to be a part of it.
Bana göre bu olayın minicik bir parçası olmak inanılmaz ama bunun bir parçası olmaktan memnunum.
Mountain snow builds up until a tiny movement escalates into a crackling avalanche.
Kar dağlarda ufak bir hareket onu tetikleyinceye kadar yığılır ve çatırdayan bir çığa dönüşür.
Evolution pushed it so close to a tipping point that a tiny change in the air around us causes a cascade of thoughts, senses, and images in your brain.
Evrim işitme duygusunu sona yaklaştırdı. Çevremizdeki ufacık bir ses arda arda gelen düşüncelere duygulara ve beyinde imajlara neden oluyor.
When there's a tiny change in the outside environment, the structure of its fats and proteins instantly collapses and rearranges itself.
Çevrede ufak bir değişim meydana geldiği vakit,... yağlar ve proteinlerde ani bir çökme olur ve kendini yeniden düzenler.
After she died, Leslie came to me... 14 years old, mind you... and asked if she could get a tiny tattoo on her ankle.
O öldükten sonra, 14 yaşındaki kızım Leslie, bana gelip ayak bileğine küçük bir dövme yaptırıp yaptıramayacağını sordu.
Do you have a very tiny matching tattoo on your ankle?
Ayak bileğinde küçük bir dövme mi var?
So... He let's these two tiny women get away, and we're gonna say he took out this big German bloke and his girlfriend.
Yani bu iki küçük kadının gitmesine izin veriyor sonraysa bu koca Alman herifi ve kız arkadaşını kaçırıyor.
How do they fit in such a tiny mouth?
O kadar küçük bir ağıza nasıl sığıyorlar ki?
Gonna look parents in the eye and tell them I can't treat their teeny, tiny, little sickly babies?
Karşılarına geçip küçük hasta bebeklerini tedavi etmeyeceğimi söyleyebilir miyim?
ARE COMPILING DECADES OF RESEARCH ABOUT THIS TINY WORM IN ORDER TO CREATE THE WORLD'S MOST REALISTIC COMPUTER GENERATED CREATURE.
Dünyanın en gerçekçi üretilmiş... bilgisayar yaratığını oluşturmak için... bu minik hayvanı inceliyor.
Do you ever wonder what it would be like to taste one tiny, little bite?
Küçük, minik bir ısırık almanın nasıl olduğunu hiç merak ediyor musun?
Do you have any tiny objects that need storage?
- Saklanması gereken ufak nesnelerin var mı?
Having a clean apartment, whew, that's like getting a tiny blow job anytime you see a clean area.
Daireyi her temiz gördüğümde minik bir muamele görmüş gibi oluyorum.
What's it like being tiny?
- Ufacık olmak nasıl bir şey?
You were just a tiny infant.
Reşit olmayan bir çocuktun.
Somewhere in the tiny nation of Moldovistan.
Küçük Moldovistan'da bir yerlerde.
HE'S HUNTING FOR A TINY TIME TRAVELER.
En küçük zaman yolcularını arıyor.
I got a tiny concussion back there, okay?
Ufak bir sarsıntı geçirdim, tamam mı?
He was embracing this tiny, tiny, little elfin thing.
Bu incecik, küçük elf karısını kucaklıyordu.
Tiny bit.
Biraz zordu.
Mind you..... seeing as I'm not actually ageing, there's a tiny little bit of wiggle room, isn't there?
Baksana hiç yaşlanmadığımı düşünürsek biraz esneklik payı vardır, değil mi?
- Well, it's a tiny bit complicated.
- O kısım biraz karmaşık.
Any tiny hint of species he might be?
Neyi olduğuna dair herhangi bir ipucu verebilir misin?
A tiny bit.
Küçücük bir şey sadece.
Individual blossoms are tiny but together they'll look great.
Çiçekler bir başlarına ufacıklar ama bir aradayken çok hoş görünürler.
In this tiny cabin?
- Bu küçük kulübede mi?
It will be as if those lies never poured from your tiny mouth.
Minik ağzınızdan o yalanlar hiç dökülmemiş gibi olur.
Tiny eyes.
- Küçücük gözleri vardı.
Still tiny, still all... spit and wit.
Hâlâ ufak tefek ve hâlâ fevri ve nüktedan.
How about I do you a favor and not tell anyone that a tiny, little Asian woman kicked your ass?
Size iyilik yapıp minik asyalı bir kadının gününüzü gösterdiğini söylemeyeceğim.
One tiny curveball and you gave up.
En ufak bir engelde hemen pes ettin.
It seems the tiny baroness has bigger balls than you!
Minik barones hepinizden daha taşaklıymış!
Your mouth runs even faster than your tiny feet.
O koca ağzın küçük bacaklarından daha hızlı çalışıyor. Ben mi?
Bow that tiny head of yours.
O küçücük kafanı eğ.
Ash, when you are at work today, would you mind if I made a few... .. tiny tweaks around the flat?
Ash, sen bugün işteyken dairede ufak tefek değişiklikler yapsam sorun olur mu?
But perhaps a tiny one couldn't hurt.
- Ama belki de ufak bir tanenin zararı olmaz.
Each little organic speck..... just a tiny spy!
Her küçük zerreye kadar..... ufacık bir ajan!
I mean, it's too big for Donna's tiny brain pan.
Yani, Donna'nın minik beyni için fazla büyük.
I think I've got a tiny bit of icing on my face.
Yüzüme ufak bir parça şekerli krema geldi sanırım.
We've forgotten to take off Balthazar's tiny tuxedo.
Balthazar'ın küçük smokinini çıkartmayı unuttuk.
So I've been helping Tiny work on his burnt-out fields, back when we thought we were gonna have to escape Zelena, and...
Zelena'dan kaçmak zorunda olduğumuzu düşündüğümüz zamanlar Minik'e yanmış tarlasını düzeltmesine yardımcı oluyordum ve...
"'Twas a tiny patch of paradise. "
"'Cennetten bir parça gibiydi. "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]