Tipsy translate Turkish
293 parallel translation
Ah, man, I am tipsy.
Çakırkeyif oldum.
Lucy, are you getting a little tipsy?
Lucy, hafiften kafan güzelleşmeye mi başladı?
Your not knowing spirits, you'll make yourself tipsy.
İçkiye alışık değilsin, sarhoş olursun.
But I have to be a little tipsy.
Ama önce biraz çakırkeyif olmam lazım, değil mi?
Now you're quite tipsy!
Şimdiden sarhoş oldun!
We're fighting... over how much sherry you put in a tipsy pudding.
Alkollü pudingin içine ne kadar şeri katılacağı konusunda tartışıyorduk.
- Do you like tipsy pudding?
- Alkollü puding sever misin?
- I believe you are a little tipsy!
- Galiba biraz sarhoşsun!
Let's feel tipsy inside
# Bir sarhoşluk içimizde #
Just a bit tipsy.
Çakırkeyf sadece...
He came into my room. He was a bit tipsy.
Odama geldi, biraz içmişti...
Don't listen to him when he's tipsy.
Böyle çakırkeyifken ona aldırmayın.
You hardly seem tipsy.
Çakırkeyf bile olmadınız.
You're right. I am tipsy.
Haklısın, çok sarhoşum.
But a jolly tipsy Rivet was giving his speech for the fourth time
Ama neşeli ve çakırkeyif olan Rivet, konuşmasını dördüncü defa yapıyordu.
Father doesn't seem tipsy.
Babam çakırkeyif görünmüyor.
The average man would be a bit tipsy on all that.
Ortalama bir adam bununla sarhoş olurdu.
You wanted to say, "And she is a little tipsy."
"Biraz çakırkeyif" demek istediniz.
- I wouldn't say it if I weren't tipsy.
- İçkili olmasam bunları söyleyemezdim.
- He's a wee bit tipsy-poo.
- O birazcık sarhoş.
You were a little tipsy, perhaps...
Belki biraz çakırkeyiftiniz...
Roger was a bit tipsy when he arrived here by cab for dinner.
Roger yemek için taksiyle buraya geldiğinde zaten biraz sarhoştu.
You are tipsy, Father.
Çakırkeyifsin baba.
She accused you of pirating the Miller Wax account by getting him tipsy and a girl.
Miller-Cila anlaşmasını elinden kapmışsın. Biraz içki ve bir kadın vermişsin.
You're a bit tipsy.
Biraz sarhoş gibisin.
But you have to hide it and so you say, " Tipsy?
Ama bunu saklamalı ve şöyle demelisin, " Çakırkeyif mi?
I'm not the slightest bit tipsy.
Kesinlikle değilim.
I think I'm a little tipsy.
Sanıyorum biraz içkiliyim.
Oh, I really am tipsy.
Gerçekten... biraz çakırkeyifim.
But I'm afraid I'm getting a little tipsy.
Fakat korkarım benim biraz başım dönüyor.
I'm tipsy
Çakırkeyif oldum.
Harold's tipsy, too
Harold'un da kafası dumanlı.
I'm tipsy we're not in a melo any more
Kafam bir dünya. Artık bir melodramda değiliz.
" Outraged neighbour shoots tipsy tenor for singing La Tosca at 3 a.m.
"Kafası atan komşu, sarhoş tenoru gece 3'de La Costa'yı söylüyor diye vurdu."
Ooh, I'm getting tipsy!
Çakırkeyif oluyorum.
I know I'm tipsy, but otherwise I wouldn't have said what I have.
Biliyorum kafam biraz çakırkeyif ama aksi halde içimdekileri söyleyemezdim.
So I get tipsy and fondle him.
Böylece ben çakırkeyif olup onu okşarım.
Guess I did get a little... tipsy.
Sanırım biraz çakırkeyiftim.
You're so cute when you get tipsy.
Çakırkeyif olduğunda çok tatlı oluyorsun.
I know I'm a bit tipsy, but I want you to consider this seriously, OK?
Tamam, belki biraz kafayı bulmuş olabilirim ama yine de bunu ciddi olarak değerlendirmeni istiyorum, tamam mı?
We came home late slightly tipsy...
Eve geç döndük biraz çakırkeyiftik...
I'm sorry. I'm a little tipsy from the champ- -
Ben şampanyadan biraz sarhoş oldum.
I'm still a little tipsy from that beer.
İçtiğim biradan hala sarhoş gibiyim.
You're tipsy, Jonathan.
Çakırkeyif oldun, Jonathan.
Tipsy.
Çakırkeyif.
So is anybody a little tipsy?
Çakırkeyif olan var mı?
I saw Mr. Hyun walking tipsy all by himself.
Hyun Hoca içkili halde yürüyordu.
I'm tipsy!
Sarhoş oldum!
Our friend here's a little tipsy.
Sanırım dostumuz biraz uçmuş.
I work for Tipsy McStagger's good time drinking and eating emporium.
Tipsy McStagger için çalışıyorum, hoş vakit içkileri ve yemekleri mağazası.
Tipsy McStagger is just a composite of other successful logos.
Tipsy McStagger diğer başarılı markalarımızdan sadece biri.