To love and to cherish translate Turkish
181 parallel translation
To love and to cherish until death do us part.
Ölüm bizi ayırana dek seveceğime...
To love and to cherish till death us do part.
Ölüm bizi ayırana kadar sevip, sayacağım.
To love and to cherish till death do... us do part.
Ölüm bizi ayırana kadar sevip, sayacağım.
To love and to cherish to have and to hold, so long as you both shall live?
Ömrünüz boyuca sevmeye ve korumaya söz veriyor musun?
Do you, Catherine Louise Marie Ernestine Freneau, take this man to be your lawful wedded husband, to love and to cherish, to have and to hold, for as long as you both shall live?
Sen, Catherine Louise Marie Ernestine Freneau yasal kocan olarak almayı, yaşam boyu sevmeyi ve korumayı kabul ediyor musun?
To love and to cherish till death us do part.
Sevgi ve saygı sonsuza kadar olmalıdır.
I, Oliver Barrett, take you, Jennifer Cavilleri, to be my wedded wife from this day forward to love and to cherish till death do us part.
Ben, Oliver Barrett, seni, Jennifer Cavilleri'yi, bugünden itibaren karım olarak alıyorum ve ölüm bizi ayırana kadar seveceğime söz veriyorum.
I, Jennifer Cavilleri, take you, Oliver Barrett, as my wedded husband from this day forward, to love and to cherish till death do us part.
Ben, Jennifer Cavilleri, seni, Oliver Barrett'i, bugünden itibaren kocam olarak alıyorum, ve ölüm bizi ayırana kadar seveceğime söz veriyorum.
For richer and for poorer... for better, for worse... in sickness and in health... to love and to cherish... till death us do part.
Gerek zenginlikte, gerek fakirlikte, gerek iyi günde, gerek kötü günde, gerek hastalıkta, gerek sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar seni seveceğim ve üstün tutacağım.
Rachel Louise Samstat, to be my wife, to have and to hold, to love and to cherish from this day forward, until death part... part us.
Rachel Louise Samstat'ı, karılığa olarak kabul ediyor, şu andan itibaren, seni koruyacağıma, sevip sayacağıma, söz veriyorum, ölüm bizi ayırana... ayırana dek.
I, Rachel Louise Samstat, take you, Mark Louis Forman, to be my husband, to love and to cherish, to have and to hold, from this day forward, until death shall part us.
Ben, Rachel Louise Samstat, sen, Mark Louis Forman'ı, kocalığa kabul ediyor, şu andan itibaren, seni koruyacağıma, sevip sayacağıma söz veriyorum, ölüm bizi ayırana dek.
To have and to hold from this day forward, for better or for worse, for richer or for poorer, in sickness and in health, to love and to cherish until death do us part.
Bugünden itibaren Rita'yı eşim olarak kabul ediyor ve onu ömür boyu iyi günde kötü günde, zengin ve fakir günümüzde, hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırana dek seveceğim.
in sickness and in health, to love and to cherish... till death us do part. And thereto I pledge thee my troth.
Hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırana dek seveceğime söz veriyorum.
To love and to cherish
Seveceğim ve şefkat göstereceğim.
So will you, Rebecca, take Henner to be your husband, to love and to cherish, to honour and obey till death do you part?
Rebecca, Henner'i kocalığa kabul ediyor musun? Ölüm sizi ayırana dek onu seveceğine, şefkat gösterip uyacağına yemin ediyor musun?
And do you, Henner, take Rebecca to be your wife, to love and to cherish, to honour and obey, till death do you part?
Ya sen Henner, Rebecca'yı karılığa kabul ediyor musun? Ölüm sizi ayırana dek onu seveceğine, şefkat gösterip uyacağına yemin ediyor musun?
To have and to hold, to love and to cherish in sickness and in health, for richer, for poorer....
Ondan ayrılmayacağına, sevip sayacağına hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte, yoksullukta...
Do you, Leo, take Sarah to be your wife... to have and to hold from this day forward... for better, for worse... for richer, for poorer... to love and to cherish?
Sen, Leo, şu andan itibaren iyi ve kötü günde zenginlikte ve yoksullukta birlikte olmak sevmek ve değer vermek üzere Sarah'yı karın olarak kabul ediyor musun?
William, do you take Constance to be your lawful wife... to have and to hold, in sickness and in health... to love, honor, and cherish...
William, Constance'ı karın olarak kabul edip, hastalıkta... sağlıkta, iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana dek... sevip sayacağına yemin ediyor musun?
"Do you take Ignatz Razzby-Wadsby for your lawful wedded husband... " to have and hold, in sickness and health... "to love, cherish and keep forever till death do you part?"
Ignatz Razzby-Wadsby'yi hastalıkta ve sağlıkta ölüm sizi ayırana dek kocan olarak kabul ediyor musun?
Do you, Catherine, take Arthur as your lawful wedded husband - to love, honor, and cherish henceforth? - I do.
Catherine, Arthur'u kocan olarak kabul edip sevip, onurlandıracağına ve el üstünde tutacağına yemin eder misin?
- to love, honor, and cherish henceforth? - I do. Put the ring on her finger.
Arthur, Catherine'i karın olarak kabul edip sevip, onurlandıracağına ve el üstünde tutacağına yemin eder misin?
And in the ceremony, when you swore to love, honour and cherish your husband, - that too was a lie?
Peki nikah töreninde, kocanızı seveceğinize ve onurlandıracağınıza dair söz verdiğinizde bu da bir yalan mıydı?
Five years ago today we promised to love, honour and cherish each other, and you were so nervous you put the ring on the minister's finger.
5 yıl önce bugün birbirimizi seveceğimize, onurlandıracağımıza dair söz vermiştik ve sen o kadar heyecanlıydın ki yüzüğü başkasının parmağına takmıştın.
So I ask you, Ben, do you recognise this claim as a contract of marriage, and do you take this woman to love, honour and cherish?
Sana soruyorum Ben,... bu belgeyi evlilik akdi olarak kabul edip,... bu kadını sevmeyi, onurlandırmayı, değer vermeyi kabul ediyor musun?
A father's love is something to cherish and respect.
Bir babanın sevgisine saygı duyulmalı.
[Mulcahy] Do you, Soon-Lee, take Maxwell to be your lawfully wedded husband... to love, honor and cherish... to have and to hold from this day forward... in sickness and in health, till death do you part?
Pekala, sahaya çıkın ve işlerini bitirin! Pekala, o lanet olası kafanı koparacağım.
And do you, Maxwell... take Soon-Lee to be your lawfully wedded wife... to love, honor and cherish... to have and to hold from this day forward... in sickness and in health... till death do you part?
- Ben hazırım, Koç. - Neye hazırsın? - Uzun atlamaya, Koç.
Do you Eric V onk, take Olga Staples as your wife to love and to hold and to cherish her for as long as you both shall live?
Sen Eric Vonk, Olga Staplesi karın olarak kabul ediyor musun iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana kadar?
ARE YOU WILLING TO TAKE EACH OTHER IN MARRIAGE, TO LOVE AND CHERISH EACH OTHER,
BİRBİRİNİZİ EŞ OLARAK KABUL EDİP HASTALIKTA VE SAĞLIKTA ÖLÜM SİZİ AYIRANA KADAR BİRBİRİNİZİ SEVİP KOLLAYACAĞINIZA YEMİN EDİYOR MUSUNUZ?
No, I mean someone you love and cherish and want to keep safe from all the horror and the hurt.
Şu kadına bir bakın. O iğrenç fiilleri tarif edebilir misin? Bir kez öpüştükten sonra, çılgın bir hayvana döndü.
To love, honor and cherish... in sickness and in health...
Aşka, şerefe, ve aziz tutmaya... hastalıkta ve sağlıkta...
To love, honor and cherish.
Aşk'a, şeref'e ve azizliğe
To love, honor and cherish? Forsaking all others for him alone you will perform unto him all duties owed a husband until death shall separate you.
Onu sadakatle sevip sayacağına, ölüm sizi ayırana dek... karılık görevlerini yerine getireceğine... yemin ediyor musun?
And do you, Vickie Pearle, take this man to love, honour and cherish...
Ve sen, Vickie Pearle, bu adamı seveceğine, saygı duyacağına ve koruyacağına
Do you, Mark, have this woman to be your wife, to love her, honour her, cherish her in joy and in sorrow for as long as you both shall live?
Sen, Mark, bu kadını karın olarak kabul edip, hayatının sonuna dek onu seveceğine, sayacağına, iyi ve kötü günde yanında olacağına söz veriyor musun?
Do you, Rachel, have this man to be your husband, to love him, honour him, cherish him in joy and in sorrow for as long as you both shall live?
Sen, Rachel, bu adamı kocan olarak kabul edip hayatının sonuna kadar onu seveceğine, sayacağına, iyi ve kötü günde yanında olacağına söz veriyor musun?
No, I mean someone you love and cherish and want to keep safe from all the horror and the hurt.
Hayır, sevdiğin, bağrına bastığın, tüm korku ve zararlardan korumak istediğin birini kastediyorum.
Bart, I read about what happens to kids... whose parents no longer love and cherish each other.
Bart, ebeveynleri birbirlerini sevmeyen çocuklarla ilgili... bazı şeyler okudum.
Do you, Douglas Milford, take this woman to be your wife, to love and cherish, for as long as you both shall live.
Siz, Douglas Milford, yaşadığınız sürece sevgi ve şefkat göstereceğiniz bu hanımı karınız olarak kabul ediyor musunuz?
Do you, Bob Wiley, take Lily Marvin to be your lawful wedded wife to love, honor and cherish till death do you part?
Siz Bob Willey, Lily Marvin'i, ölene kadar bağrınıza basmak ve saygı duymak üzere... karınız olarak kabul ediyor musunuz?
Do you, Lily Marvin, take Bob Wiley to be your lawful wedded husband to love, honor and cherish'til death do you part?
Siz Lily Marvin, Bob Willey'i, ölene kadar bağrınıza basmak ve saygı duymak üzere... kocanız olarak kabul ediyor musunuz?
Turns out they only vowed... to love, honor, and cherish over the weekend.
Ortaya çıktı ki sadece haftasonu için... hastalıkta ve sağlıkta birbirini sevmeye yemin etmişler.
To love, cherish and obey.
Sevmeye, saymaya ve itaat etmeye.
I promise to love her and I promise to cherish her...
Onu seveceğime yemin ederim ve yaşatacağıma yemin ederim...
Do you, William Hazard Winterbourne take Patricia to be your wife to love, honor and cherish for as long as you both shall live?
Sen William Hazard Winterbourne, Patricia'yı eş olarak kabul ediyor, ömrünün sonuna kadar onu sevip sayacağına söz veriyor musun?
Do you, Patricia, take William to be your husband? To love, honor and cherish as long as you shall live?
Sen Patricia Winterbourne, William'ı eş olarak kabul ediyor, ömrünün sonuna kadar onu sevip sayacağına söz veriyor musun?
Rita Robbins, do you take Ernest Bilko to love, honour and cherish for richer or poorer...
Rita Robbins, Ernest Bilko'yu sevecek onurlandıracak hastalıkta sağlıkta...
Do you Lydia take Alfred to love and cherish from this day forward till death do you part?
Sen Lydia, Alfred'i... ... ölüm sizi ayırana kadar seveceğine yemin ediyor musun?
- And you Alfred take Lydia to love and cherish from this day forward till death do you part?
- Peki sen Alfred, Lydia'yı... ... ölüm sizi ayırana kadar seveceğine yemin ediyor musun?
I promise to love, honor and cherish till death do us part.
Sevgi, onur ve şefkat için söz veriyorum Ölüm bizi ayırana dek.