Toed shoes translate Turkish
31 parallel translation
One day a pair of open-toed shoes come along.
Bir gün yüksek topuklu biri çıkıverir karşısına.
Let me know if it's going to get any deeper. I'm wearing open-Toed shoes.
Biraz daha yere batarsa haber verin de topuklu ayakkabılarımı giyeyim.
Just, you know, next time I'll wear some steel-toed shoes or something.
Sadece bir dahaki sefere çelik burunlu ayakkabılar giymem gerekecek.
Spaghetti straps and open-toed shoes?
Spagetti bantları ve açık ayakkabılar.
I can't believe I'm wearing open-toed shoes.
Bu yarı açık ayakkabıları giydiğime inanamıyorum.
No jewelry and no open-toed shoes.
Takı ve açık parmak ayakkabı yok.
I mean, my heart rate's up, we just won a major battle back there, and, I mean, you got on open-toed shoes, so...
Yani kalp atışlarım yüksek. Orada büyük bir savaş kazandık. - Ve senin parmakları açık bir ayakkabın var.
All day I've felt like white, open-toed shoes after Labor Day.
Bugün işçi bayramından çıkmış ayakkabı gibi hissettim.
and you'd wear your three piece suit pointy toed shoes
sen üç parçalı takımını giyerdin puantiyeli ayakkabın vardı
No self-respecting superhero should wear open-toed shoes.
Sandalet giyen, kendine saygısı olmayan bir süper kahraman.
The firm is so conservative, we're not even allowed to wear open-toed shoes.
Şirket çok tutucu. Önü açık ayakkabı giyme hakkımız bile yok.
I just spent 20 minutes discussing open-toed shoes with a fat man from Rangoon.
Yetenek mi? 20 dakikadır, sandalet giymiş şişko bir Rangoon'lu ile konuşmaya çalışıyordum.
This is even worse than when they decided female staffers couldn't wear open-toed shoes!
Kadın çalışanların açık ayakkabı giyemeyeceğine karar vermelerinden daha kötü bir karar!
Do you know why Heidi Klum never wears open-toed shoes?
Heidi Klum neden hiç burnu açık ayakkabı giymez, biliyor musun?
Oscar's allowed to wear sandals, but I can't wear open-toed shoes?
Oscar sandaletlerini giyebiliyor ama ben ucu açık ayakkabılarımı giyemiyorum.
I am wearing open-toed shoes tonight, and I need to be the prettiest girl in the room.
Akşam açık parmaklı ayakkabılarımı giyeceğim ve oradaki en güzel kadın ben olmalıyım.
You wear open-toed shoes, you're going to get licked.
Burnu açık ayakkabı giyerseniz, yalanırsınız.
You know, Oscar's allowed to wear sandals, But I'm not allowed to wear open-toed shoes?
Oscar sandalet giyebiliyor ama ben önü açık ayakkabı giyemiyorum?
Fat-toed shoes.
Kocaman parmaklı ayakkabılar.
Maybe add a pair of high-heeled, open-toed shoes To wear with it- - mm, mm, mm!
Bir de yüksek ve açık topuklu bir çizme ekle.
You're all set for a night on the town with open-toed shoes.
Şehirde bütün gece açık ayakkabıyla dolaşabileceğin kadar malzeme var.
You get those talons corralled, and come Christmas, you might be unwrapping a new pair of open-toed shoes.
O pençeleri eğelemezsen Noel'de yeni bir çift açık ayakkabın olabilir.
Hey! I'm a weapons novice holding a significant blade here and there are people in my proximity with open-toed shoes.
Elinde kallavi bir bıçak tutan, silahlardan bihaber bir acemiyim ve yöremde açık topuklu ayakkabı giymiş insanlar var.
I need my in-ear monitors, I need my open-toed shoes.
Kulak içi monitörüm, ucu açık ayakkabılarım lazım bana.
Gray fitted suit, stud earrings, close-toed shoes.
Gri takım elbise, top küpeler, kapalı ayakkabılar.
- you got open-toed shoes, shorts, t-shirt. - Okay, all right.
-... ucu açık ayakkabı giyiyorsun, üstünde şort, tişört.
The shoes can be polished black - so no one will notice that one is round-toed and the other pointed.
Ayakkabılar siyaha boyanabilir ve böylece kimse birinin eski püskü, diğerinin yeni olduğunu anlamaz.
Uh, pigeon-toed as a child, but orthopedic shoes solved that.
- Güvercin. Çocukken güvercin gibi içe basardım, ama ortopedik ayakkabılar onu çözmüştü.
Tough don't sell in curly-toed shoes.
Ayağındaki burnu kıvrık ayakkabısıyla sert çocuğu oynamaya kalkıyor.
He's... He's wearing canvas shoes, not steel-toed boots.
- Keten ayakkabılar giyiyor, çelik burunlu botlar değil.
She needs her fucking open-toed shoes! ♪... feel like I feel ♪ ♪ Please let me know that it's real ♪
Ucu açık ayakkabıları lazım amına koyim senin! Hiçbir şey yapmamış olarak öleceğim.