Tourists translate Turkish
1,749 parallel translation
I mean, we are tourists.
Yani orada turistiz.
It consists of tourists coming to a farm, showing them around, giving them a bed, giving them breakfast.
Bir çiftliğe gelen turistlere, etrafın gezdirilmesini, konaklamalarını, kahvaltı sunulmasını içerir,
There's no tourists around here.
Etrafta hiç turist yok.
We were awful tourists sitting safely in our camouflaged s.U.V.Watching the injustice.
Biz de kamuflajlı cipin içinde güvenle oturup adaletsizliği seyreden korkunç turistler gibiydik.
Okay, I deserved that, but I'm talking about tourists going to Israel.
Tamam, bunu hakettim. Ama ben İsrail'e gidecek turistlerden bahsediyorum.
Tourists!
- Turistler!
I stand outside Grauman's chinese theatre and take pictures with tourists.
Grauman'ın çin lokantasının önünde duruyorum, ve turistlerle fotoğraf çektiriyorum.
Right over there, amongst all the asian tourists.
Şurada. Şu asyalı turistlerin orada.
But while a spacesuit could protect lunar tourists against the vacuum of space, a lack of oxygen, temperature extremes, and lethal solar radiation, a potential hazard that spacesuit would do little to protect against, is high-velocity micro-meteorites.
Koruyucu giysileri asronomları, uzay boşluğuna karşı koruyabilir ; ama havasızlık, uç noktadaki sıcaklık farkları, ve güneşin yaydığı ölümcül radyasyon dalgaları, koruyucu giysilerin önleyemeyeceği türden tehlikelerdir. Ve bir de, yüksek hızlı mikro göktaşları var!
It's very big with tourists.
Bir sürü de turist var.
But tourists will need to adjust their watches.
Ama turistlerin saatlerini ayarlaması gerekir.
Tourists. I blame them for all the traffic in this town.
Turistler işte ya
And since we haven't been visited by any tourists from the future, I think it's a pretty safe bet that nobody's going to find one tomorrow either.
Ve biz gelecekten gelen bir turist tarafından ziyaret edilmediğimiz sürece, adım gibi eminim ki kimse böyle bir şey bulamayacak.
I take tourists out fishing. I don't need much.
Çok fazla paraya ihtiyacım yok.
All we had is our vic and 300 zombies crammed into Midtown vandalizing stores, stalling traffic and scaring tourists.
Ortada bir ceset ve caddeleri tıka basa doldurmuş, dükkanları yıkıp döken trafiği durduran, turistleri korkutan 300 zombiden başka bir şey yok.
They're Canadian tourists.
Kanadalı turistler.
Lost in a crowd of tourists by independence park.
Bağımsızlık parkındaki turist kalabalığının içinde kayboldu.
But the leaves have stopped changing, so soon, the tourists will go home.
Ama yapraklar renk değiştirmeye başlayınca, turistler evlerine gidecekler.
God, I wish we were tourists.
Üstelik, bir kaç gün sonra ayrılacaksın.
and tell me what I'll do you'll detonate the bomb at random blow a few kids to hamburger some coppers a few tourists
O zaman ne yaparım sen söyle. Bombayı rastgele patlatırsın. Bir kaç çocuğu hamburgere çeviririm.
Christian tourists gather at the place reputed to be the house where Jesus Christ preached to his first four disciples.
Hristiyan turistler, İsa'nın ilk dört havarisine vaaz verdiği ev olarak bilinen yerde toplanıyor.
Casinos opening up, tourists flooding in.
Kumarhaneler açılır, turistler akın eder.
Please, This way tourists!
Lütfen böyle geçelim, turistler!
... Tourists Everone This way...
Japon turistler... Herkes... Bu taraftan...
Yeah, I put it in dry dock when the tourists headed south.
Evet. Turistler kuzeye geçtiğinde kuru havuza koyarım.
We're not fucking tourists here, all right.
- Biz siktiğimin turistleri değiliz.
No, we're just tourists on our way to Montenegro.
Hayır, biz sadece turistiz, Karadağ'a gidiyoruz.
Why do the tourists even come here?
Turistler neden buraya geliyorlar ki?
No, man, he'll take the tourists.
Ancak turistleri çekerler.
A bunch of high school kids and tourists, a bunch of punks, normal-looking guys.
Bir grup liseli okul çocuğu ve turistler, bir grup serseri ve normal insanlar.
If you can track a leopard... I am sure that three American tourists will just be a walk in the park for you.
Bir leoparın izini sürebilirsen eminim ki bu üç Amerikalı turist parkta senin için yürüyordur.
You tourists, you come here and stay in your posh tents by the pool... and you go back home and tell about your adventure stories like it was a trip to the zoo.
Siz turistler, buraya gelip havuzun yanındaki gösterişli çadırlarda kalıp... geri döndüğünüzde macera öykülerinizi sanki hayvanat bahçesini gezer gibi anlatıyorsunuz.
When we arrived we were surprised by the press and disaster tourists.
Oraya vardığımızda basın ve baş belası meraklıların süpriziyle karşılaştık.
A few years back, you'd be lucky if you saw any tourists up here at all.
Bir kaç yıl önce, buralarda herhangi bir turist görsen, kendini şanslı biri sanardın.
Katie, we're just saying gidday to the tourists, yeah?
Katie, biz sadece turistlere iyi günler demek istiyoruz. İyi günler turistler.
You've acquainted yourself with the tourists.
Pekâlâ, turistlere kendini tanıttın.
Only tourists.
Sadece turistler.
Maybe, as tourists.
Belki turist olarak.
A lot of tourists come in here and they look at that car door up there. They really like it.
Buraya çok turist gelir ve yukarıdaki araba kapısına bakar.
But Hughie, when the war's over, there could be tourists, excursions.
Ama Hughie, savaş bittiğinde, turistler gelecek, geziler düzenlenecek.
When Lila asked me to sing at her wedding, I told her that I usually only sing for drunks and tourists.
Lila gelip benden, nikâhında şarkı söylememi istediğinde ona dinleyicilerimin genelde ya ayyaş ya da turist olduğunu söyledim.
And we're not tourists.
Biz turist değiliz.
Adopt a brown baby. Walk arm in arm around the village for the tourists to point at.
Village'de kol kola dolaşıp turistlerin alay konusu mu olacağız?
They're busy with tourists'requests.
Turistlerin istekleriyle meşguldürler.
Remember, Trombolt bought this place for tourists.
Unutma Trombolt burayı turistler için aldı.
It's not for tourists.
Turistler için değil.
" Arrested for kidnapping four tourists in India,
" Hindistan'da 4 turisti kaçırmaktan yakalanmış.
- We'll work around the tourists.
- Turistlerle beraber çalışacağız desene.
Of course, it was better to come as tourists.
Gelmek için turist olarak daha iyiydi.
- Tourists, occasionally.
Bazen, turistlere.
Gidday, tourists.
- Turistler.