English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Toxic

Toxic translate Turkish

2,130 parallel translation
It really is a big one. In which case it'll blow straight up Mr. Go's asshole and the whole fucking town will be under 20 feet of water and toxic waste.
Her ihtimalde Mississippi'yi körfez çıkışının tersine üfleyecek ve bütün şehir 6 metre suyun ve zehirli atığın altında kalacak.
She's toxic.
O zehirli.
I'd have to exhume the body and run some tests, but it could be toxic overdose of selenium.
Cesedi mezardan çıkarıp testler yapmam gerek ama zehirleyici dozda selenyum olabilir.
# You're toxic, I'm slipping under #
* Zehirlisin sen, kaybediyorum kendimi *
# Don't you know that you're toxic?
* Bilmiyor musun zehirli olduğunu *
# Don't you know that you're toxic?
* Bilmiyor musun zehirli olduğunu * Çıkart!
# I'm addicted to you, don't you know that you're toxic?
* Bağımlıyım sana * * Bilmiyor musun zehirli olduğunu *
And you have to admit, no matter how toxic our marriage was, I was really good at taking care of you when you were sick.
Kabul et evliliğimiz ne kadar kötü olsa da hastalandığında sana her zaman çok iyi bakmışımdır.
For, you see, generations of exposure to toxic sewage mutated them into horrific monsters!
Nesiller boyunca zehirli atıklara maruz kalmaktan korkunç canavarlara dönüştüler!
One dip in that toxic muck and your DNA will be permanently mutated.
O zehirli çamura bir kere daldığında DNA'n kalıcı olarak mutasyona uğruyor.
I did not perish that fateful day, but rather plummeted into the toxic lake, where I mutated and lived in solitude until this ruddy lad here stepped into my mouth and lodged there.
O elim kazada ölmedim ama zehirli göle düştüm. Mutasyona uğradım ve tek başıma yaşadım ta ki bu delikanlı ağzıma düşüp orada takılı kalana kadar.
It's just laden with toxic minerals.
Altı üstü zehirli minerallerle dolu.
Because ( HE SNIFFS ) it's full of hydrogen sulphide gas, hence the gas monitor which says at the moment one part per million hydrogen sulphide, very toxic for me, which is why I have got this gas mask in case it all gets too much.
Çünkü hidrojen sülfürle dolu bunun için gaz göstergesi şu anda milyon hidrojen sülfür başına bileşeni gösteriyor benim için çok zehirli Şayet yükselirse gaz maskem var
They says they're toxic.
"Zehirli" diyorlar.
Toxic my ass.
Zehirliymiş.
Vervain is toxic to vampires.
Mine çiçeği vampirler için zehirlidir.
I'm guessing toxic.
Tahminin zehirli seçeneğinden yana.
Alone, hauled out... sealed off like toxic waste.
Toksik atık gibi kapatıImış.
I have toxic material here.
Burada tehlikeli materyal var.
Barbra Streisand's using her toxic stink ray!
Barbra Streisand kokulu ışın zehrini kullanıyor!
Goldman Sachs sold at least 3.1 billion dollars'worth of these toxic CDOs in the first half of 2006.
Goldman Sachs Eski Genel Merkezi Goldman Sachs 2006'nın ilk yarısında bu zehirli CDO'lardan en az 3.1 milyar dolarlık sattı.
It didn't just sell toxic CDOs ; it started actively betting against them at the same time it was telling customers that they were high-quality investments.
Sadece zehirli CDO'lar satmıyor müşterilerine bunların yüksek kaliteli yatırımlar olduğunu söylerken aynı zamanda onlara karşı oynuyordu.
Sergej and I made our first million with toxic waste.
Sergej ile birlikte ilk milyonumuzu zehirli atık işinden kazanmıştık.
It's toxic down there, Tucker!
İçerisi toksik, Tucker!
You and Hoyt find the toxic diamonds.
Sen ve Hoyt toksik elmasları bulun.
Okay, so those are all the people you'd pay off If you were trying to push through a toxic drug.
Eğer zehirli bir ilacı piyasaya sürmek istiyorsan parayla susturacağın insanlar bunlar.
There were toxic levels in his stew, in his tea biscuits.
Yahnisinde ve çay bisküvilerinde toksik düzeylerde vardı.
I looked into Craig Wilson's company. He underbids on jobs cleaning up toxic chemicals.
Craig Wilson'ın şirketini araştırdım, zehirli madde - temizleyen şirketlerin işlerinde fiyat kırıyor.
All he knows is one of them's toxic, so he leaves them both alone.
Sadece bir tanesinin zehirli olduğunu bilir, o yüzden ikisine de bulaşmaz.
There is a serious level of toxic CO2 gas emanating from the roots of trees, which seeps down into the cave through the porous limestone.
Ağaçların köklerinden çıkıp Gözenekli kireçtaşından, aşağıya mağaraya kadar sızan, Ciddi derecede zehirli bir karbondioksit seviyesi söz konusu.
Don't dump your toxic waste on me.
Aptallıklarını benim üzerime saçma.
Runoff from the meth lab was seeping into the ground - - Highly toxic stuff.
Meth laboratuarı akışı boyunca oldukça zehirli... maddeler toprağa sızmış.
Highly toxic to some, harmless to others, but I usually get it right.
Bazıları için oldukça zehirli, diğerleri için de zararsız. Fakat genelde doğru bir şekilde alırım.
Then, as now, the flask representing the ocean slowly started to turn dark brown, filling with a seemingly toxic sludge.
Sonra, okyanusu temsil eden şişe yavaş yavaş koyu kahverengiye dönmeye başladı, görünüşte zehirli bir çamurla dolmaya başladı.
And moreover, this solution is highly toxic.
Ve dahası, sonucu çok zehirli olabilir.
Among the toxic chemicals are amino acids.
Zehirli kimyasallar boyunca amino asitler mevcut.
It came from a place that is highly toxic to almost all life on earth - -
Dünya üzerindeki hemen hemen tüm yaşamın son derece zehirli olduğu bir yerden geldi - -
She did, indeed, find bugs that could survive these highly toxic doses of arsenic.
O gerçekten yaptı, arseniğin yüksek zehirli dozlarında hayatta kalabilen, mikropları buldu.
So these are microbes using what seems to be poison or toxic substances, and this biology is thriving.
Yani bu mikroplar, zehir gibi gözüken yada toksik maddeleri kullanıyorlar ve bu biyoloji gelişiyor.
Dumping toxic waste near a children's facility?
Çocuk tesislerinin yakınlarına zehirli atık atmak mı?
Who cares about some toxic garbage, anyway?
Zaten zehirli atıklar kimin umurunda?
Dumping toxic waste?
Zehirli atık atmak mı?
You are one hell of a toxic friend, Saskia.
Gördüğüm en zararlı arkadaş sensin, Saskia.
Toxic cave bats?
Toksik mağara yarasaları mı?
Non-toxic, water soluble.
toksin olmayan, çözünebilir su.
Soto was apparently asleep when the smoke entered the room, but this stuff's so toxic, one or two inhales gets the job done.
Soto, duman odaya dolduğunda muhtemelen uyuyordu. Ama bu şey çok zehirli olduğundan bir - iki nefes işini bitirdi.
It's hard enough squeezing out donations in this economy Without toxic rumors frightening them off.
Zehirli dedikoduların onları korkutması dışında bu piyasada bağışları kaçırmak zaten yeterince zor.
A toxic remnant of modernism... of post-Enlightenment...
Aydınlanma sonrasının zehirli bir modernizm kalıntısıyım.
Ahh... I'd like to thank you for your somewhat toxic but oddly charming hospitality this past week.
Bu hafta içinde göstermiş olduğun biraz zehirli ama tuhaf derecede sevimli misafirperverliğin için teşekkür ediyorum.
It's very toxic.
Oldukça toksik bir ilaç.
Any number of toxic or inert gases.
Herhangi bir toksik madde ya da gaz sebebiyle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]