Traditionally translate Turkish
421 parallel translation
Traditionally, in making a wedding toast, we stick to the same old sugarcoated clichés.
Geleneksek olarak bir düğünde kadeh kaldırırken, bazı eski, şeker kaplı klişeleri terk etmeyiz.
Nothing ever happens to a family that traditionally marries at least one heiress every other generation.
Her kuşakta, en azından bir kadın mirasçıyla geleneksel evlilikler yapan bir aileye, hiçbir şey olmaz.
Americans, traditionally and historically, have given vent to their views.
Amerikalılar, tarihsel ve geleneksel olarak fikirlerini coşkuyla ifade etmişlerdir.
"We, the undersigned, concerned with the arrest and sequestering of eight artists and writers in Rio de Janeiro accused merely of voicing their opposition to state policy... hereby protest this violation of freedom of expression traditionally recognized in Brazil and demand the release of these eight prisoners."
"Aşağıda imzası bulunan bizler, Rio de Janeiro'daki yedi sanatçının sadece, devlet politikalarına karşı çıkıyorlar diye tutuklanmalarını ve mahpus edilmelerini ki bu durum, Brezilya'da sıkça yaşanmaktadır ifade özgürlüğünü ihlâl etmek olarak görüyoruz ve o sekiz mahkûmun hemen salıverilmelerini talep ediyoruz."
Traditionally, that's where all cabinet meetings take place.
Geleneksel olarak orası bütün kabinelerin toplandığı yer.
My father likes me to dress traditionally when I'm at home.
Babam evde geleneksel kıyafetimi giyinmemi istiyor.
Traditionally, religion has supplied the moral backstop.
Geleneksel olarak, ahlak dayanağını din sağlar.
Americans... traditionally love to fight.
Amerikalılar geleneksel olarak savaşı sever.
Discretion is not traditionally the strong suit of the psychopath.
İhtiyat, bir psikopatın özelliklerinden değildir.
We are traditionally a nation of salesmen.
Biz geleneksel olarak bir satıcılar milletiyiz.
But it's traditionally been ours, for generations!
Ama nesiller boyu geleneksel olarak dağ bizimdi!
A few short weeks ago, coming from a background, believe me, as conservative and traditionally grounded in scientific fact as any of you, I began an experiment in, incredulous as it may sound, the reanimation of dead tissue.
Birkaç hafta önce, kökü eskiye dayanan ama inanın bana bilimsel gerçeklere tamamen uygun duyunca inanmakta zorlanacağınız bir çalışmaya başladım "Ölü dokuların yeniden canlandırılması."
Women, systematically mistreated for millennia are gradually gaining the political and economic power traditionally denied to them.
Bin yıldır sistemli bir şekilde haksız davranılan kadınlar aşama aşama onlara geleneksel olarak men edilen politik ve ekonomik güclerine kavuşuyor..
'The ship does in fact belong to Disaster Area,'a plutonium rock band whose stage act traditionally ends'with a black stunt ship on autopilot crashing into the heart of a nearby sun.
Geminin asıl sahibi, sahne gösterileri otomatik pilottaki siyah bir geminin yakındaki bir güneşin kalbine doğru dalmasıyla biten, Yıkım Alanı rock grubuydu.
The challenger will run around the court perimeter, to and from a fixed point, within the time taken by the clock to strike midday, a distance traditionally recognised as one of 188 paces.
Yarışmacı, sabit bir noktadan sabit bir noktaya avlunun çevresinde koşacak, koşu öğleyin saat 12 : 00'yi vurana kadar tamamlanacak, yaklaşık 188 adımlık bir mesafe koşulacak.
traditionally the Ekdahls give a party for the theatre staff down on the stage.
Ekdahllar, tiyatro çalışanları için geleneksel olarak sahnede bir parti verir.
Hello, and welcome to Munich, for the 27th Silly Olympiad, an event held traditionally every 3.7 years, which this year has brought together competitors from over 4 million different countries.
Merhaba, 27. Aptal Olimpiyatlar için Münih'e hoş geldiniz. Her 3. 7 yılda bir yapılan bu geleneksel spor olayı 4 milyondan fazla farklı ülkeden yarışmacıları bir araya getirdi.
The Jews, traditionally, have not held women in much greater esteem than Muslims have.
Eskiden beri Yahudiler kadınlara Müslümanlardan çok saygı göstermez.
On the eve of Yom Kippur, the most sacred of all Jewish holydays, many Jews traditionally have a family dinner before the fast begins.
En kutsal Yahudi bayramı olan Kefaret Bayramı arifesinde çoğu Yahudi ailesi geleneksel olarak ailecek yemek yer.
Higbees'corner window was traditionally a high-water mark... of the pre-Christmas season.
Higbees'in camekânı her Noel öncesinde son teknoloji oyuncaklarla dolup taşardı.
Traditionally, they are no orphans among the Inuit.
Inuitler'in geleneklerine göre aralarında asla yetim çocuk olmazmış.
You'll see that we have gambled in markets traditionally regarded as nonprofit.
Geleneksel olarak kar amaci gütmeyen pazarlarda risk almisiz.
Christmas is a time traditionally connected with presents.
Bilirsin, Noel geleneksel olarak hediyelerle alakalı bir zamandır.
Traditionally, the job of the queen.
Kraliçe'nin geleneksel görevi.
This afternoon we'll be watching the United States team under the leadership of Coach Frank Couzo, himself a veteran of this often perilous sport leading his youthful warriors in a sport traditionally dominated by Asian powerhouses.
Öğleden sonra Frank Couzo liderliğindeki Amerikan takımını göreceksiniz Turnuva, Asya ekibi tarafından domine edilmiş olsa da bu tehlikeli sporun yetiştirmiş olduğu en büyük isimlerden biri olduğunu söylemem gerek.
Wednesdays were traditionally a school day when I was your age.
Senin yaşındayken Çarşamba'ları okula giderdim.
Well, perhaps this, as well as every other task traditionally for the male is up to me.
Bu ve bunun gibi, geleneksel olarak erkeklerin olan pek çok görev, hep bana kalıyor.
Why, in Beijing opera, are womers roles traditionally played by men?
Beijing operasında kadın rollerini erkekler mi canlandırır?
Vada, I know that traditionally, you're not supposed to do a lot of these things before you're officially married but these are very special circumstances.
Vada, resmen evlenmeden bu tür şeyleri... yapmamak gerektiğini biliyorum... ama bunlar çok özel durumlar.
- is a good, solid family name. - I mean, traditionally, you take- -
- Geleneksel olarak...
- Traditionally- -
- Geleneksel olarak...
Traditionally, when the emperor leaves, two go with him and two stay behind.
Normalde imparator seferîyken ikisi ona katılır, ikisi geride kalırmış.
When a young Ferengi goes out on his own he traditionally raises capital by selling his boyhood treasures.
Genç bir Ferengi kendi yoluna gitmek üzereyken geleneksel olarak çocukluk eşyalarını satarak sermaye oluşturur.
Look ladies, I mean, this is traditionally a...
Bakın, geleneksel olarak...
It's traditionally where most girls who go off to college gain 10lb.
Genelikle koleji bitirmiş kızlar 10 kilo almış olur.
The ritual traditionally begins at sunset.
Ritüel, geleneksel olarak gün batımında başlar.
Gulden's mustard has traditionally been the number two mustard in America.
Gulden hardalları, Amerika'nın iki numaralı hardalı.
On the same field where Tibetans traditionally gathered for picnics ground was cleared to build an airstrip so that the plane carrying three Chinese generals could land.
Tibetlilerin geleneksel piknikleri için toplandığı çayırlarda... üç Çin generalini getirecek olan uçağın... inebileceği bir pistin yapılması için zemin temizleniyordu.
Traditionally speaking, isn't it true the captain goes down with the ship?
Geleneklere göre kaptanın gemiyle birlikte battığı doğru mudur?
Traditionally.
Genelde öyle olur.
Traditionally, that is... every man's dream.
Geleneksel olarak... Her erkeğin rüyasıdır. Kötü bir örnekti.
Traditionally, the academy tested these virtues by pitting you against each other in a two-day battle royal.
Geleneksel olarak, akademi bu güçleri sizi birbirinize karşı iki gün süren bir kavgaya koyarak test ediyor.
And if I'm correct, many Klingon families traditionally serve blood pie on the Day of Honor.
Ve eğer haklıysam, bir çok Klingon ailesi, geleneksel olarak Onur Gününde, kan turtası servis ederler.
Traditionally, my family mates with the family of Towt.
Gelenekler göre, benim ailem, Towt ailesi ile eşleşir.
I have traditionally selected an outstanding student... to head the welcoming committee.
Geleneklere uygun olarak çok başarıIı bir öğrenciyi karşılama komitesinin başına geçmesi için seçtim.
Well, traditionally, you know, repeating a grade isn't exactly a turn-on.
Yani, geleneksel olarak, sene tekrar etmek çok sevimli bir şey değil.
Traditionally it is the patients who make the breakthroughs, but we mustn't be sticklers.
Genelde bu, hastaların başına gelirdi. Ama tutucu olmayalım.
The fact that the French government agreed to turn in French nationals, and even people to whom France had traditionally granted asylum, proves that the government wasn't worthy of its country, and of all that we loved and respected about France.
Sonrasında, Yahudilere ilgi duymaya başladım. Sanırım böyle bir durumda bu tartışmalı veriler imkânsızdır.
traditionally known as the British sausage. So, how can we help them with that?
Peki bu konuda biz onlara nasıl yardım edebiliriz?
- That's a traditionally accepted format.
- Evet.
Traditionally,
Geleneksel olarak Yaz Gündönümü Festivali yaşamın ve Güneş'in gücünün kutlanmasıydı.