Traffic translate Turkish
8,440 parallel translation
It was a traffic accident.
Bir trafik kazası olmuştu.
Police Constable 516, Ellie Miller, attached to Exeter Police Traffic Division, formerly Detective Sergeant attached to Broadchurch CID.
Police Memuru 516, Ellie Miller, Exeter Polis Trafik Şubeye bağlıyım. Broadchurch Suç Araştırma Şube'de Detektif çavuş olarak çalışıyordum.
They traffic guns, missiles, contraband.
Silah, füze kaçakçılığı yapıyorlarmış.
How long to the hospital in this traffic?
Bu trafikte hastaneye ne kadar sürede ulaşırız?
Traffic.
Trafik vardı.
Via high-traffic public websites.
- Yüksek kullanıcılı sosyal medya siteleri.
Traffic lights confirm her entering campus here, then she sneaks right by that campus protest, and then nada.
Trafik kameraları kampüse girdiğini doğruluyor. Sonra kampüs protestocularına karışıp kayboluyor.
I'd be better if I hadn't been sitting in traffic - last half-hour.
Yarım saattir trafikte beklemeseydim daha iyi olurdum.
I'm searching traffic cameras in the area around the call.
Çağrının etrafındaki trafik kameralarını araştırıyorum.
Traffic camera captured a couple exiting a brownstone on Wellington.
Trafik kamerası, bir çiftin Wellington'daki varlıklı bir evden çıkarken görüntüsünü yakaladı.
For all of these things melt away and drift apart within the obscure traffic of time.
Çünkü tüm bunlar zamanın belirsiz akışı içinde önemini yitirir ve yok olup gider.
They're downing all air traffic.
Bütün hava trafiğini yere indirdiler.
- Traffic.
- Trafik vardı.
Traffic cam caught it entering a garage in East Harlem this morning.
- Trafik kamerası bu sabah East Harlem'de bir garaja girerken yakalamış.
We're pulling traffic cam footage, see if we can identify what they're driving.
Trafik kamerası görüntülerine ulaşıyoruz ne sürdüklerini bulabilir miyiz diye.
MIKE : Also, it is imperative that we control all the pedestrian traffic around this building.
Ayrıca, binanın etrafındaki yaya trafiğini de kontrol altına almamız işimize gelir.
Henry : You were able to determine How she could change the traffic lights?
Trafik ışıklarını nasıl değiştirdiğini bulabildiniz mi?
Traffic signals.
Trafik ışıkları.
She only had to step off the curb to kill herself, But she was well across the street And never turned towards traffic.
Kendini öldürmek için kaldırımdan bir adım atması yeterliydi ama tüm sokağı geçip gitti ve trafiğe doğru hiç dönmedi.
Because of these power outages, traffic...
Bu elektik kesintileri ve trafik nedeniyle...
We got to scale up if we're going to handle that kind of traffic.
Bu kadar trafiği kaldıracaksak yer açmalıyız.
My servers can handle 10 times the traffic if they weren't busy apologizing for your shit codebase.
Senin sikim sokum işletim sisteminle uğraşmak zorunda olmasalardı sunucularım bu trafiğin 10 katını bile kaldırırdı.
Well, my codebase could handle this traffic, fuck your mother, make a video of it, upload it, and even that video would not even buffer.
Benim işletim sistemim bu trafiği kaldırarak anneni sikip videoya çekebilir ve bekleme derdi olmadan internete yükleyebilir.
I'm giving you a summons for loitering. It's like a traffic ticket.
Sana kalabilmen için bir celpname vereceğim aynı trafik bileti gibi.
Yeah. Traffic on the bridge was horrendous.
Köprüde trafik feciydi.
- Traffic accident. More coming.
- Trafik kazası, daha çok gelen var.
Traffic cam records it all.
Trafik kameraları her şeyi kaydeder.
Jim checked the traffic cameras.
Jim trafik kameralarını kontrol etti.
I know my dad wants to beat traffic.
Babamın trafiğe kalmak istemediğini biliyorum.
I had Hopkins pull traffic camera footage for the corner.
Hopkins'e trafik kamerası görüntülerine baktırdım.
He chased crime scenes and traffic accidents.
Olay mahallerini ve trafik kazalarını takip etmiş.
I shouldn't be too long, 'I'm just stuck in a bit of traffic, all right.'I'll see you soon.
Birazdan geleceğim ama trafiğe takıldım.
We can check the traffic cameras.
Trafik kameralarına bakabiliriz.
It's going eastbound in traffic on the Williamsburg Bridge.
Williamsburg Köprüsünden doğuya gidiyorlar.
Yeah, I forgot that blowing those transit tunnels would play hell with the traffic.
Evet, o tünelleri patlatınca trafiğin içine sıçacağımı unutmuşum.
People may not say so to you, but they're not happy with the traffic and the goings on.
Yüzüne söylemiyor olabilirler ama millet gelen gidenden rahatsız oluyor.
Hurry up, I don't want to hit lunch traffic.
Çabuk olun! Öğle trafiğine kalmak istemiyorum.
[male announcer] We've got some traffic on the eastbound Lincoln Tunnel and two lanes closed on the Manhattan Bridge.
Lincoln Tüneli'nin doğu tarafında biraz trafik var ve Manhattan Köprüsü'nde iki şerit kapalı.
Air traffic control faxed them over from Ben Gurion.
Hava trafik kontrol Ben Gurion'dan faksladı.
All right, we need a team to sweep security and traffic cameras in the area.
Pekâlâ, güvenlik ve trafik kameralarını taramak için ekibe ihtiyaç var.
Traffic already sucks.
Trafik zaten berbat.
The last reading puts Quentin on the 5200 block of Chicago, in traffic, moving northbound.
Quentin'in son geçtiği yer 5200. blok bölgesi, şuan trafikte, kuzeye doğru gidiyor.
I'm tracking a lot of text and phone traffic coming from Piron phones.
Piron telefonlarından gelen birçok mesaj ve konuşmaları izliyorum.
I've got about 25 black vans in the area via traffic cams.
Trafik kameralarına göre, bölgede 25 siyah minibüs buldum.
But I hacked a nearby traffic cam, you see Piron trucks bringing in material and equipment all day.
Ama yakınlardaki bir trafik kamerasını hackledim. Piron kamyonları her gün oraya bir sürü araç gereç getiriyor. Bir şey oluşturuyorlar.
So maybe Mr. Laptop was trying to break in to the router to disrupt traffic, even crash a train.
Belki Bay Laptop routerları bozup trafiği engellemeye çalıştı, hatta tren kazası yaptırmaya.
All right, see if any security or traffic cameras
Tamam, bak bakalım trafik kameraları...
I arrive early on sale days to avoid traffic.
Trafikten kaçmak için indirim günü erkenden gelmiştim.
So, Angela is stuck in traffic.
Angela trafikte kalmış olmalı.
- The traffic will get you.
- Trafiğe takılırsın.
A traffic accident?
Trafik kazası mı?