Tray translate Turkish
1,845 parallel translation
Hey, Tray. What you doing?
Selam Tray, ne yapıyorsun?
You know, Tray, I get this dad thing.
Tray, babanla ilgili sorunlarını anlıyorum.
You got that right, Tray.
Bu konuda haklısın Tray.
Were you chafing again, tray?
Rahatsız mı etti yine Tray?
Okay, tray, I got this.
Tamam Tray, ben hallediyorum.
all tray had to do was sign his community service papers. But he makes a stop for breakfast first.
Tek yapması gereken kamu hizmeti belgelerini imzalamaktı fakat önce bizi kahvaltı yapmak için durdurdu.
Oh, boy. I don't know, Tray.
Bilmiyorum Tray.
That is an anagram for "outlaw sour Tray."
"Çirkin Tray'yi yok edin" diye bir anagram var.
That's crazy.
Delilik bu. Tray?
But when I saw the ant traps on his speculum tray, I thought that you and I should have a talk.
Ama onun spekulum tepsisindeki karınca tuzaklarını görünce seninle konuşmamız gerektiğini düşündüm.
Oh, sure. I'll--i'll bring up a tray.
- Tabi ki sana tepsi getiririm.
Open the intubation tray.
Entübasyon setini aç.
Somebody get me a crike tray.
Biri bana trakeotomi seti getirsin.
Now, let's run it backwards until we see that specific tray being removed from the cart.
Şimdi geriye saralım ve o tepsinin arabadan alınışını görelim.
- Call Central for a tray, please.
- Gereçleri isteyin lütfen.
- Etomidate, sux and an intubation tray.
- Etomidate, succinylcholine. Entübasyon tepsisi.
Intubation tray.
Entübasyon tepsisi.
- Okay, enough of "Name That Tray."
- Pekala, bu kadar "Haydi İsimlendir" yeter.
30-minute timer, removable crumb tray.
30 dakikalık zamanlayıcısı var, tepsisi çıkarılabiliyor.
I don't know if I mentioned this, but the microwave you bought has a tray that spins around so your food doesn't get tired of the view.
Bunu söyledim mi bilmiyorum, ama mikrodalga fırınınızın tepsisi dönüyor, yani yiyecekleriniz manzaradan sıkılmayacaklar.
I think they messed up on our crudités tray.
Galiba sebze tabağını yanlış getirmişler.
But you look like an ass tray.
- Ama büllük gibi gözüküyorsun.
Please fasten your seat belts at this time and put your seat backs and tray tables in their full upright and locked position.
Lütfen emniyet kemerlerinizi bağlayın koltuklarınızı ve servis tepsilerinizi toparlayıp dik konuma getirerek kilitleyin lütfen.
Dell, go find a surgical tray from somewhere.
Dell, git bir cerrahi tepsi bul.
There's no balcony, no view, no room for a tray of profiteroles.
Balkon yok, manzara yok Profiterol tepsilerini koyacak oda yok.
Carol, can we see this tray right here?
Carol, şu tablayı çıkarır mısın?
I need a tray of instruments here.
Canlı! Buraya ameliyat malzemelerini getirin. Kol.
All right, so put the gown on, and all metal objects and jewelry in the tray.
Pekala, üzerindeki tüm metal nesneleri ve takıları tepsiye koy.
- Chest tube tray.
- Göğüs tüpü gereçleri.
You just contaminated the whole tray.
Tüm gereçleri kirlettin.
- A thoracotomy tray?
- Ya torakotomi tepsisi?
Explain to me an organizational system where a tray of flatware on a couch is valid.
Bir tepsi içindeki çatal bıçak setinin koltuk üzerinde olduğu bir sistemi açıklar mısın?
Show me where we put a drip tray, a sluice, and an overflow reservoir.
Peki damla tablasını, bent kapağını ve rezervuarı nereye koyacağız?
I bagged it and I put it on the tray.
Torbaya koyup tepsiye bırakmıştım.
The way those men treated that poor girl, handing her around like a tray of canapes.
Erkeklerin o zavallı kıza davranışları... Bir tepsi kanepe gibi, elden ele dolaştırmaları...
Tray... Pomegranate Cup... teapot... walnut
Tepsi, Nar, kase, çaydanlık, kase, ceviz, tepsi, bir insan, iki insan,
Especially when they keep talking about a toaster with a warming tray on top, or a blender.
Hele de habire, üstünde ızgara veya karıştırıcı olan bir tost makinesinden bahsediyorlarsa.
This is our relish tray.
Bu bizim keyif tepsimiz.
No. Of course not. They find the ghost of a room-service waiter who's bringing the same tray of food to the same room at the same time every single night, and then the groggy guest, well, he opens the door, but the ghost is gone, laughing hysterically.
Elbette hayır.Aynı odaya her gece aynı saatte........ aynı yemeği getiren bir oda hizmetlisinin hayaletini bulmuşlar.Sonra uyku mahmuru otel sakini... kapıyı açmış ama hayalet orada değilmiş.
- then I need a chemical tray with...
Ondan sonra kimyasal tepsi gerekecek...
I just put it on the bed tray to get him some water.
Biraz su almak için tepsinin üzerine koydum.
Did I drop the pills when I put them on the bed tray?
Sehpaya koyarken hapları düşürdüm mü?
Thoracotomy tray.
Torakotomi tablası.
I might be hungry for a whole tray of fruit tarts
Bir tepsi meyveli pasta için acıkmış olabilirim.
- Fine, you can pull the tray.
- İyi, bölmeyi çekebilirsin.
Tray!
Bölme!
Set me up sterile saline and an irrigation tray.
Steril serum ve irigasyon malzemeleri lütfen.
Paperclips live in the paperclip tray.
Ataçlar ataç tepsisinde yaşar.
She's hardly hawking buttons from a tray about her neck!
Neredeyse boynunda tepsiyle seyyar satıcılık yapacaktı!
Tray?
Lanet olsun!
How much for the whole tray?
Beni deniyorsun, değil mi?