Trekking translate Turkish
66 parallel translation
Well, I gotta get a couple of boys trekking down to Saigon for help, and by the time I get a new shaft and propeller in it, it'll be, let me see now...
Yardım getirmek için Saigon'a yürüyerek gidecek bir kaç genç bulmam lazım. Bu arada yeni bir şaft bulup pervaneyi takmalıyım, bu da, dur bakayım...
Don't leave me and go trekking all over the continent.
Beni bırakıp tüm kıtayı gezmeye kalkma.
For ten years, man, I've been star trekking in the twilight zone.
On yıldır adamım, alaca karanlık kuşağındaki uzay yolundayım.
Our son, Jonathan, he went trekking in Nepal.
Oğlumuz Jonathan, doğa yürüyüşü için Nepal'e gitmişti.
But after months of trekking the deserts of Southern Utah, We have found our quarry.
Ama güney Utah'ın çöllerinde aylarca süren bir araştırmanın ardından, aradığımız yeri bulduk.
I'm taking her trekking on Annapurna for our honeymoon.
Balayında onu Annapurna'ya treyking yapmaya götürüyorum.
After trekking across the ash fields,
Kül tarlalarındaki uzun yolculuktan sonra,
Dad got worse last night. We've been trekking round hospitals ever since.
Bu sabaha karşı babam fenalaştı, o saaten beri hastane hastane dolaştık.
My brother carried her to the doctor everyday, trekking miles and miles.
Abim kilometrelerce yürüyerek hergün onu doktora taşıdı.
Trekking around the entire base of the mountain covers a distance of 52 km.
Masifi çevresinde çevre yolunun 52 km uzaklıktadır
They're empty-handed after three days of trekking.
Üç gün yürüdükten sonra eve eli boş dönüyorlar.
- Weren't you supposed to go trekking?
- Siz tırmanmayacak mıydınız?
... globe trekking, horse lover, horse rider, horse grooming hiker, safety tips, stress tips, sailing, surfing, boating -
... uzun yürüme, atları seven, at sürücüsü, at tımarlama güvenlik ipuçları, direnç ipuçları, denizcilik, sörf yapma, tekne -
It's trekking across stretches of desert, rafting treacherous waters...
Bu, geniş çöl düzlüklerini yürüyerek geçmek, azgın sularda rafting yapmak.
I'm drying off my wings and trekking across the lid.
Biraz nefes alıyorum ve sınırın öbür tarafına geçiyorum.
You know, we re trekking all over the city shutting down everything the Ancients activated while they were were oh-so-briefly in control so that we can stop the power from draining from our one precious ZedP.M.
Biliyorsun, bütün şehri dolaşıp, Kadimlerin kaldıkları kısa süre içerisinde etkinleştirdikleri şeyleri kapatıyoruz ki böylece biricik SNM'mizdeki enerji bitmesin.
In addition to trekking across the Gobi, he is working with his fellow grad student Sterling Nesbitt on a new excavation at a place called Ghost Ranch.
Gobi'de yapmış olduğu yürüyüşler dışında, Sterling Nesbitt lisansüstü öğrencisi ve onun arkadaşı ile çalışıyor. Onları Ghost Ranch'dan aradı yeni kazı yerine çağırdı.
But when trekking through the galactic jungles One must steer clear of the cosmic, hot zones Places teeming with violence and intrigue.
Ancak, galaktik ormanlarda seyahat ederken kozmik sıcak bölgelerden ve şiddet ve entrika dolu yerlerden uzak durmak gerekir.
They're all going to the radio tower, and I'm sick of trekking and, you know, explosions.
Herkes... Herkes Radyo istasyonuna gidiyor, Göç için biraz hastayım ve, Biliyorsun, patlamalar.
You know, your books are a godsend on dull business trips. Now, I may look like I'm pondering my securities, but in reality, I'm trekking across some remote corner of the planet.
Biliyor musun, sıkıcı iş gezilerinde senin kitapların ilaç gibi geliyor kendimi tamamen işime adamış görünmeme rağmen, ama aslında dünyanın uzak köşelerini geziyor oluyorum.
They lead a nomadic existence, trekking huge distances in search of food and water.
Göçebe bir yaşam tarzı sürdüren bu canlılar yiyecek ve su için uzun mesafeler kat ediyor.
After months of arduous trekking, this elephant family has lost one of its young ones.
Fil ailesi aylar süren çetin bir yolculuğun sonunda bir yavrusunu kaybetti.
It took a team of 40 people... three days of tough uphill trekking to get to the filming camp.
Çekim kampına ulaşabilmek için 40 kişilik bir ekibin üç gün boyunca yokuş yukarı yürümesi gerekti.
- We went trekking in Nepal.
- Nepal'de trekking yaptık.
Nepal, trekking in Nepal.
Nepal, Nepal'de trekking.
- You know, you and me trekking through the jungle on our way to do something we don't quite understand.
- Sen ve ben ormanda yürüyoruz tam anlamadığımız bir şey yapmaya gidiyoruz.
And they spent three weeks trekking on the plateau to get to this point, to be able to see it.
Buraya varmak ve manzarayı görebilmek için platoda üç haftalık zorlu bir yolculuk yapmışlar.
She's trekking in the rain forest, next couple of weeks.
Birkaç hafta yağmur ormanında yürüyecek.
One time I was trekking through Nepal and I had to act out "where can I get a tampon" to a monk.
Bir keresinde Nepal'da dağ yürüyüşü yapıyordum ve bir keşişe "nereden tampon bulabilirim" sorusunu oynamam gerekti.
They had to climb huge tropical trees in the pitch dark. But first they had to find the chimps, and that meant trekking for miles through the jungle with some serious baggage.
Afrika'daki en rüzgârlı yerlerden birine benziyor sanki ve ben değerli yaşamım için üç ayağa tutunmaya çalışıyorum.
Like, I've heard of patients going gorilla trekking in Africa or flying on a suborbital space flight or running with the bulls in Pamplona. Jesus.
Kimi hastaların Afrika'ya goril görmeye gittiğini kimisinin uzay yolculuğuna çıktığını kimisinin de Pamplona'da boğalarla koştuğunu duymuştum.
Anyway, trekking around for a while just seemed like the best way back.
Neyse, bir seyahat etmek en iyi yol gibi geldi.
Though local porters help lighten the load, trekking through the swampy jungle proves tougher than expected.
Yerel rehberlerin yol boyu yardımlarına rağmen ormanın çamurlu yollarında yürüyemeye çalışmak beklenenden daha zor oldu.
Someone from low altitude, let's say a young man who had been trekking for a month out here, would probably have 17.8, 18.5 grams of haemoglobin.
Alçak irtifadan birisinin, diyelim ki bir aydır burada yürüyüş yapan birisinin hemoglobin seviyesi muhtemelen 17,8 - 18,5 gram olur.
Adam, my bro'by law, n'his son n'me be trekking'back from Honokaa Market.
Kayınbiraderim Adam ve oğlu, Honokaa Çarşısı'ndan dönmüşlerdi.
What about Javier's golden rule of goat trekking?
Peki ya Javier'in keçi yürüyüşü hakkındaki altın kuralı?
Snow camping, avalanche preparedness, blizzard trekking, ice water scuba diving.
Kar kampı, çığ hazırlığı tipide yürüyüş, buzlu suda tüplü dalış.
And Steve got into it because I called it trekking, and he thought Nimoy would be involved.
Steve de trekking dedim diye geliyor, çünkü Nimoy'un da geleceğini sanıyor.
We've been trekking for days.
Günlerdir iz sürüyorduk.
[Drumsticks tapping] So we just started trekking up.
Böylece yukarı çıkmaya başladık.
Because after trekking across the Karoo and leaving the world's finest watering hole, and barely escaping execution by deranged rodents on the Crags of Death on the way to a so-called "magic waterhole" there's nothing that hits the spot quite like a Valley of Desolation!
Çünkü Karoo'yu yürüyerek geçtikten sonra dünyanın en güzel gölünü terk ederek Ölüm Kayalıkları'nda çılgın kemirgenler tarafından idam edilmekten kurtulup "sihirli su birikintisi" peşine düşünce Viran Vadisi'nden daha hoş gelen bir yer olamaz!
Beating Bunny at trekking isn't just impossible... It's Mission Impossible.
Bunny'i doğa yürüyüşünde yenmek sadece zor değil, imkansızdır.
They're trekking in Nepal ;
Nepal'a gittiler.
Trekking to height of 20 kilometers with the same weight.
Aynı ağırlığı 20 kilometre yüksekliğe kadar çıkarmak 22 çeşit silah taşıyarak,
It's funny, because this weekend I'm going... I'm going trekking with some friends.
Çok ilginç, bu hafta sonu arkadaşlarla doğa yürüyüşüne çıkacağız.
Trekking clear across the building, what were you thinking?
Binayı boydan boya gezmişsin. Aklından ne geçiyordu?
It was a trekking pole.
- Yürüyüş sopasıydı.
Whenever you're around, I inevitably find myself trekking through some manner of woods or forest, courting danger.
Ne zaman senin etrafında olsam kaçınılmaz bir şekilde kendimi ormanda tehlike peşinde koşarken buluyorum.
Seems such a... trial... trekking down to Grantchester all the time, back and forth, back and forth.
Sürekli Grantchester'a gitmeye çalışıyordu. ... bitmek bilmedi.
Every year, almost two million wildebeest follow the thunder clouds like storm chasers, trekking from the Serengeti to the Masai Mara.
Güvende kalabilir ama aç olur ya da hayatını riske atarak sıcak kaynağa yüzüp bir ağız dolusu alg yakalayıp, sonra da pişmeden önce serin sulara geri döneceği tehlikeli bir oyuna kanat çırpabilir.
Trekking expedition to Khipshi Pass.
Khipsi Pass'a Doğa Yürüyüşü deniz seviyesinden 16 bin feet ( Yaklaşık 5 km ) yüksekte.