Trench translate Turkish
833 parallel translation
He knew that about 100 kilometres off the Alaskan coast lay a mysterious deep trench in the ocean floor.
Alaska sahilinin 100 kilometre kadar açıklarında okyanus tabanında gizemli bir hendeğin uzandığını biliyordu.
So if I draw a cross-section of Alaska, I come from the north, through the land, across the volcano and down gradually steeper and deeper, then down into a deep ocean trench... like this.
Eğer Alaska'nın bir enkesitini çizmek istersem, kuzeyden gelirim kara boyunca, volkanları geçer ve azar azar dikleşip, derinleşerek iner ve sonra da deniz bir okyanus yatağına gelirim. İşte böyle.
And of course this is very important because if one projects that fault out along its length, lo and behold, it projects to exactly the position of the oceanic trench.
Ve elbette bu çok önemli zira, eğer biri bu fay hattının uzunluğu boyunca izdüşümünü alırsa işte, tam olarak okyanus hendeğinin olduğu yere çıkıyor.
MANNING : George Plafker and his colleagues suddenly realised the full significance of the ocean trench off the coast of Alaska.
George Plefker ve meslektaşları aniden Alaska sahili açıklarındaki bu okyanus hendeğinin tam önemini kavradılar.
Because this trench circled virtually the whole Pacific margin, it suggested that the entire floor of the Pacific Ocean was sliding beneath the surrounding continents, sinking back into the Earth's interior.
Zira bu hendek, gerçekten tüm Pasifik kenarını çevreliyordu ve Pasifik Okyanusu'nun tüm tabanının çevredeki kıtaların altına kayarak yeniden Dünya'nın içine daldığını gösteriyordu.
The captured trench.
Ele geçirilen siper.
"This is supposed to be a trench scene of troops just before a battle..."
Bu anın, birliklerin savaş öncesi siper sahnesi olması gerekiyor.
German trench helmet.
Alman siper miğferi.
He got wounded in a trench on Josher Hill.
Josher Tepesindeki bir çukurda yaralandı.
I just heard you were there, digging quite a trench.
Orada siper kazdığını duymuştum.
Dobbs, we'll wrap up all our belongings and dump them in the trench.
Dobbs, biz eşyaları bağlayıp hendeğe atacağız.
He was wearing a light trench coat!
Açık renk bir yağmurluk giyiyordu!
When we got stuck in a trench he went back to get ammo.
Hendekte sıkışıp kaldığımızda, cephane almaya gitti.
" Captain Stuart went out, and we saw him get into the slit trench.
" Yüzbaşı Stuart oradan ayrıldı, ve yatma çukuruna girdiği görüldü.
- Slit trench?
- Yatma çukuru mu?
He's out of the trench.
Hendekten çıktı.
Oh, the mousy one with the trench coat and the funny hat.
Şu yağmurluklu ve tuhaf şapkalı, faremsi kadın.
Young, wearing a trench coat.
Genç, trençkot giyiyor.
We'll drive you from your trench!
"Sizi siperlerinizden süreceğiz!"
And there below was a deep trench which had been dug for compost for sweet peas.
Tam aşağıda derin bir çukur vardı ; tatlı bezelyeleri kompost yapmak için kazılmıştı.
She saw Amelia struggling with some burden in the wheelbarrow which she dumped into the trench.
El arabasıyla yük taşımaya çalışan ve yükü çukura boşaltan Amelia'yı gördü.
" The trench below was no longer there.
" Aşağıdaki çukur artık yoktu.
After seeing Amelia dump what looked like a body into the trench, and when Charles never appeared again and there was no word from him, isn't Sylvia sure it was he?
Amelia'yı cesede benzer bir şeyi çukura atarken gördükten sonra, ve Charles artık hiç ortada yokken ve ondan hiç haber alınamazken, Sylvia cesedin o olduğundan emin değil miydi?
By 1916, after two grisly years of trench warfare... the battle lines had changed very little.
İki yıl süren korkunç siper savaşının ardından... savaşılan sınır çok az değişmişti.
Now, Mr Vole, when you went to visit Mrs French for the last time, did you wear a trench coat and a brown hat?
Peki Bay Vole, Bayan French'i son kez ziyarete gittiğinizde üstünüzde bir palto ve kahverengi şapka var mıydı?
Take the lock, in the grass, under the trench coat!
Kilidi alın, siper alın!
"The Crystal Trench."
"Buz Mezar."
A tombstone. A vast crystal trench which had enveloped us, molded and shaped us,
Bizi çevreleyen geniş bir billurdan mezar, kendi kalıbımızı alan ve bizim biçimimize bürünen.
And he carried a trench coat.
Bir de yağmurluğu vardı.
A trench coat?
Yağmurluk mu?
Towards the next trench!
Önümüzdeki sipere!
PFC Kaji and 28 recruits will depart at 19 : 00 hrs. tomorrow for trench-digging detail.
Usta Er Kaji ve 28 er yarın saat 19 : 00'da siper kazma görevine gidecek.
Tell him when he hits the first trench to pinch in this way.
İlk seti aştıktan sonra bu tarafa doğru ilerlemesini söyle.
Lieutenant O'Hashi, when he reaches the first trench, - to pinch in this way, to his right. - And report back to me.
Teğmen O'Hashi, ilk seti aştıktan sonra bu tarafa doğru ilerleyecek.
Lieutenant Clemons says, when you reach the top, at the first trench... ( gunfire drowns him out )... that'll be to your right.
Teğmen Clemons seti aştıktan sonra bu tarafa ilerlemenizi istedi. Size göre sağa.
Hustle the other to the trench under it. Block'em.
Diğeri de siperdekilere göz açtırmayacak.
We're gonna rush the trench.
Sipere ilerliyoruz.
We'll all be safer in the trench.
Siperde daha güvende olursunuz.
Spread the rest of your men along this trench.
Kalan adamları da siper boyunca yerleştir.
We've taken the crest of the hill and the whole trench system.
Biraz evvel tepeyi ele geçirdik.
The asphalt was still hot when a municipal brigade arrived and rip it off to do a trench.
Öyle ki, belediye ekipleri geldiğinde asfalt hala sıcaktı ve kanalı kazmak için yeni yapılan asfaltı geri kazdılar.
2,400 metres down, a deep-sea trench, the gold is irretrievable.
2400 metre, çok derin bir deniz. Altınlar doğruca dibe gitti.
We can take the pressure of the Mariana Trench. That sub can't dive as deep.
Mariana Çukurunun basıncına dayanabiliriz.
This mad affair by correspondence could exist... only in the violence of trench warfare... with death always nearby.
Bu olağanüstü, mektuplaşma yoluyla cinsel ilişkiyi kavrayabilmek için cephede savaşı bütün şiddetiyle yaşamış olmak şart. O toplu çılgınlığı, ölümün her dakika hissedilen varlığını yaşamış olmak gerek.
Trench.
Trench.
Sylvia Trench.
Sylvia Trench.
Tell me, Miss Trench, do you play any other games?
Söyleyin Bayan Trench, başka oyunlar da oynar mısınız?
He started climbing out of the trench.
Siperden dışarı çıkmaya başladı.
It's better than a nasty, dark little trench.
Pis, karanlık, küçük bir siperden iyidir.
Who filled up that trench again?
Açtığımız bu kanalı bir gecede kim yeniden doldurdu?
- I'll fasten the trench coat and Mae West, sir. - Thank you, Adams.
- Teşekkürler, Adams.