English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tribal

Tribal translate Turkish

791 parallel translation
Instead of presenting the ballet in its original form, as a simple series of tribal dances, they have visualized it as a pageant, as the story of the growth of life on Earth.
Baleyi orijinal formunda basit bir kabile dansları serisi olarak sunmak yerine bunu bir pagan ayin olarak görselleştirdiler... Dünyada yaşamın oluşmasının öyküsü olarak.
Blackfoot tribal customs, for instance, closely resemble those... of a certain modern European tribe.
Kara ayak kabilesi gelenekleri mesela, modern Avrupa aileleriyle... yakın benzerlikleri var.
"They also believed in first terrorizing their opponent... by covering themselves in war paint and beating loudly on their tribal drums."
"Ayrıca ilk önce, kendilerini boyayarak ve davul çalarak... düşmanı korkutmaya önem veriyorlar.."
" When a tribal leader really desired to drive a point home...
" Kabile lideri bir konuyu anlatmak istediği zaman...
We still employ savage, tribal methods. They get results.
Biz hala kabile metodlarını uygulayan, vahşi işçileriz, sonuca ulaşacağız.
"Blackfoot Tribal Customs"
"Kara ayak kabile töreleri"
Now, don't make a tribal ceremony out of it, girls.
Fazla abartmayın, tamam mı kızlar?
Indian tribal dances, Punch and Judy, a one-man band, all theatre.
Kızılderili kabile dansı, Punch ve Judy, tek kişilik orkestra. Hepsi tiyatrodur.
Among some tribal peoples, when the wife goes into labor, the man takes to his bed, screaming and carrying on.
Kimi ilkel toplumlarda kadının doğum sancıları başladığında erkek yatağa düşer, ağlarmış.
Now, go into one of your tribal huddles and convince your wife.
Şimdi ailenle görüş ve karını ikna et.
Plant your tires at night beside the tribal standards, where all may come to light their torches! - They'll be burning, Joshua!
Geceleri ateşlerinizi sancakların yanına getirin böylece herkes meşalesini yaksın!
You see, when a tribal witch doctor puts a hex on his victim... he always lets the victim know well beforehand.
Büyücü bir doktor kurbanına bir büyü yaptığında daima kurbanın önceden bilmesini sağlar.
That was a Watutsi tribal rhythm.
Watutsi kabilesinin ritmiydi.
- Tribal Yoruba.
- Tribal Yoruba.
I didn't come here to watch a tribal bloodbath.
Buraya kabile katliamı izlemeye gelmedim.
The tribes are led by the tribal leaders.
Kavimleri liderleri yönetir.
If that is true, appearing for the tribal council.
Bu doğruysa, gel ve kabile kurulumuzla konuş.
lntaschu-Tschuna want war, and the tribal elders, too.
lntaschu-Tschuna savaş istiyor. Kabilemizin uluları da öyle.
Let the tribal elders decide.
Kabilenin uluları karar versin.
It's a tribal secret.
Kabilesinin özel sırrıdır.
But it is known that the exploits of their journey became tribal legend, to be told over and over again, from generation to generation, with slight revisions.
Fakat seyahatları esnasındaki kahramanlıkları, ufak tefek düzeltmelerle nesilden nesile defalarca anlatılan..... bir kabile efsanesine dönüştüğü bilinmektedir.
- To the death of a man... many tribal members die.
- Bir adamın ölümü için... Birçok kabile üyesi ölüyor.
Their tribal way, that wedding's theirs.
İşte o düğünde olur.
It achieves the highest stage of barbarism moving from tribal federation to military democracy.
Vasati konumdan üst barbarlığaysa aşiret konfederasyonundan militer demokrasiye geçildiğinde ulaşılmıştır.
By the 19th century, the Iroquois had evolved a tribal confederation.
Ayrıca, İroquois yerlileri 19. yüzyıldaki aşiret konfederasyonuna kadar gelişmiştir.
Durvard has confiscated the stone and intends to sell it, using the proceeds to take over other independent tribal areas.
Durvard taşa satmak amacıyla el koydu ve gelirini kullanarak diğer bağımsız kabile bölgelerini de yönetim altına almayı planlıyor.
Strictly tribal, from the looks of it.
Kabile hayatı mevcut, öyle görünüyor.
It could be a simple tribal rite, assuming a tribal culture.
Bir kabile töreni olabilir, kabile olduklarını düşünürsek. Hayır.
- We know enough. If they're tribal, they'll have a sense of unity, and we can use that.
Eğer kabile iseler birleşiklerdir.
It is against custom to interrupt a tribal elder at council, even for the medicine chief.
Kabile büyüğünün sözünü kesmek geleneklerimize aykırı, bu hekim başı için de geçerli.
Tribal priestess and medicine chief are always joined.
Kabile Rahibesiyle hekim başı her zaman beraberdirler.
Tribal law betroths me to our leader.
Kabile hukukumuz liderimizle nişanlanmamı öngörür.
God's wish is above tribal law.
Tanrının isteği kabile hukukundan önde gelir.
We must arrange to have his body shipped to my Apache village... where we'll bury him with full tribal rites.
Hemen cesedini Apaçi köyüne götürmek için harekete geçelim. Onu kabile törelerine göre toprağa vermeliyiz.
This is old tribal rite.
Bu eski bir kabile inanışı.
African tribal contracts... religious contracts...
Afrika kabilelerinin sözleşmeleri... dini sözleşmeler...
Cosmetics, books, irish massage Tribal headgear, ants
Kozmetik, kitap, İrlanda masajı kabile şapkaları, karıncalar.
Has that changed your attitude toward certain tribal customs?
Bazı kabile geleneklerine karşı tutumunu değiştirdi mi?
He's declared that loyalty to Islam is more than loyalty to tribal family
"İslamiyet'e sadakat, kabileye ve aileye olandan kutsaldır" diyor. Bu da ne?
Died in some tribal ritual.
Kabile ayininde ölmüs.
If there was a tribal war and the enemy was nearly surrounded what should be done next?
Eğer bir kabile savaşında düşman neredeyse kuşatılmışsa ne yapılmalı?
Professor, my newspaper published a series of articles on tribal customs.
Profesör, gazetem kabile gelenekleri üzerine bir yazı dizisi hazırlıyor.
They usually use only in their tribal rituals.
Genelde sadece kabilelerine özgü ayinlerde kullanırlar.
Perhaps they're tribal Aborigines.
Belki kabile Aborijinidirler.
Don says there aren't any tribal people in the city.
Don şehirde hiç kabile halkı yok diyor.
I've been reading about a case in the desert region above South Australia... a tribal killing.
Güney Avustralyanın üstünde bir çöl bölgesindeki bir davayı okuyorum- - bir kabile infazı.
Some of the men were talking about tribal secrets.
Adamlardan bazıları kabile sırlarından bahsediyorlarmış.
- The judge... put them in the hands of, of his tribal elders.
- Yargıç... onları kabile yaşlılarına teslim etmiş.
Low cholesterol tribal herbs, safflower oil, a little alcohol, 120 proof. What's in it now?
Şimdi ne var içinde.?
King just tried it. Walked in, mind you, on the Commandant half-naked, just in his tribal feathers. Walked in...
King demin bunu denemiş.
Not a tribal culture.
Aletleri çok ilkel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]