English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Triggered

Triggered translate Turkish

1,439 parallel translation
Okay, thousands of dollars of jewelry taken in the middle of the night, with no alarms triggered and no forced entry from a locked safe.
Binlerce dolar değerinde bir mücevher gecenin bir yarısı alınıyor. Pekala. Ne alarm çalışıyor ne de zorla girildiğine dair bir iz var.
Something might have triggered a decay in his memory blocks, a familiar place or person- -
Herhangi bir şey hafıza bağlantıları arasında bir çözülme başlatmış olabilir :
I've thought a lot about the killer's pathology, and there doesn't seem to be any regular interval between murders, which makes me think that they're triggered by something.
Katilin patolojisi hakkında çok düşündüm, ve cinayetlerin arasında belli bir zaman aralığı yok, bu da bana, tetikleyici bir şeyin varlığını düşündürdü.
Maybe... maybe the killer is triggered by bleach.
Belki... Belki de katili çamaşır suyu tetikliyordur.
It might be triggered by a childhood experience or it might be hereditary.
Çocukluğunda yaşadığı bir olay yol açmıştır veya ırsidir.
The collar will be triggered any time your thoughts turn to violence.
Tasma, şiddet yanlısı tutum sergilediğinde aktif hale gelecek.
He powered down to standby mode... -... until he's moved or triggered awake.
Devresini beklemeye almış tekrar devreye girene kadar.
- Triggered?
- Devre mi?
The attack has triggered a series of retaliatory suicide bombings against American embassies abroad.
Saldırı misilleme olarak Amerikan Büyükelçiliklerini hedef alan canlı bombaları tetikledi.
No, they say that these are supernatural storms that were triggered by archeological find.
Hayır, onların dediğine göre, fırtınalar antik artefaktların yardımıyla oluşturuldular.
He founded My Best Friend, Inc., and found, among his frescorts, Joe, who triggered in him a new, albeit familiar, obsession.
"En iyi arkadaşım" şirketini kurdu ve kiralık arkadaşları arasından yeni ancak tanıdık takıntılarını tetikleyen Joe ile karşılaştı.
Sadly, the formaldehyde triggered my asthma.
Ne yazık ki, formaldehit astımımı tetikledi.
He knew the cash was hidden behind the billboard and it triggered the OCD.
Paranın reklam panosunun arkasında olduğunu biliyordu. Bu da hastalığını tetikledi.
Um, trip wire-triggered pipe bb enclosed in some sort of wooden box.
Bir tür ahşap kutuya konulmuş tuzak teliyle tetiklenen boru tipi bomba.
But any effort to break and enter would have triggered an alarm.
Herhangi bir giriş çıkış durumunda alarm çalışır.
Was an alarm triggered?
Alarm çalıştı mı?
The minute that the thought entered my head, it was as if somebody had triggered a ticking time bomb.
O düsünce bir kez kafama girmesin sanki biri saatli bomba kurmus gibi olur.
So, who triggered the time bomb?
Peki, bombayi kim kuruyor?
This camera you had triggered the explosion.
Patlamayı bu kamera ile yapmışsın.
With increasing frequency the more I tried to suppress him which triggered his erge to kill
Artan sıklıkla onun öldürme isteğini kontrol altına almaya çalışıyordum
Could that have triggered the time-shift?
Bu zaman değişimini başlatmış olabilir mi?
Mace's cigarette triggered the sprinklers, and he slipped and fell?
- Biliyorum. Mace'in sigarası yangın söndürücüleri tetikledi ve o da kayıp düştü mü?
A pulse of energy, no doubt from that Wraith device... has triggered the SGC automatic lockdown.
O Wraith cihazından geldiğine şüphe olmayan bir enerji dalgası SGC'nin otomatik kilitlenmesini devreye sokmuş.
He triggered the self-destruct?
Otomatik yoketmeyi tetikledi!
The alarm was triggered from the inside.
Alarm içeriden tetiklendi.
I contacted the bathroom manufacturer ; they told me that the automatic wash cycle is triggered after every third use.
- Tuvaletin üreticisiyle görüştüm. Otomatik yıkama sisteminin üç kullanımda bir devreye girdiğini ve yaklaşık 14 litre su harcandığını bildirdiler.
Triggered by lightning strikes, the wildfires that humans once battled so valiantly now rage unchecked.
Bir zamanlar insanların cesurca savaştığı orman yangınları, yıldırımlar tarafından tetiklenerek artık kontrolden çıktı.
Odds are, the device will be triggered from their network of weapons labs.
Büyük olasılıkla aygıt, silah laboratuarları ağından tetiklenecek.
I'd like to do some blood work, see how high my nitrogen levels are, rule out any infections or diseases that could have triggered this.
Kan tahlili yapmak istiyorum, nitrojen seviyelerimin ne kadar yüksek olduğunu görmek için. Bunu tetikleyebilecek enfeksiyon ve hastalıkları eleriz.
It triggered a series of chain reactions that would see almost 30 people murdered.
Bu, yaklaşık 30 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir takım zincirleme reaksiyona yol açtı.
Sorry about that. And because I triggered the CIA's trouble alarm I think the cavalry's gonna be here in 10 minutes or so.
Ayrıca CIA alarmını aktif hale getirdim, adamlar 10 dakikaya falan burada olur.
The Arpad Pusztai scandal triggered a massive rejection of GMOs in Great Britain, led by Greenpeace.
Arpad Pusztai skandalı, GDO'ların Büyük Britanya'da, GreenPeace'in önderliğinde şiddetle reddedilmesine neden oldu.
But when the scientific journal Nature published the study's findings, it triggered a violent controversy.
Fakat bilim dergisi Nature bu çalışmayı yayımlandığında, şiddetli bir tartışma başladı.
It's totally triggered my donut launch sequence.
Çörek yeme sekansımı tetikliyor.
What if it triggered something?
Peki ya bu bir şeyleri başlattıysa?
We're guessing that's what triggered the cars.
Araçları tetikleyenin bu olduğunu tahmin ediyoruz.
If we could find out what triggered lana's syndrome, Maybe we could have hope.
Bunu Lana'ya neyin yaptığını öğrenirsek bir şansımız olabilir.
Whatever's going to happen is set up to be triggered by something outside.
Olacak olaylar dışarıdan bir şeyin tetiklemesine göre ayarlanmış.
You sure it'll be impossible to reopen once it's triggered?
Patlamadan sonra tekrar açılmasının imkansız olduğundan emin misiniz?
Assuming a minimum methane level of five percent, a simple spark could've triggered the explosion.
En düşük metan seviyesini yüzde beş olarak düşünürsek basit bir kıvılcım bile patlamayı tetikleyebilirdi.
The image triggered the killer's rage.
Resim, katilin öfkesini tetiklemiştir.
- The capsules in her bloodstream they can be triggered remotely?
Kanındaki kapsüller...
- Do you know what triggered it?
- Bunu neyin tetiklediğini biliyor musun?
But what triggered it?
Peki tetikleyen neydi?
When this type of killer is triggered, they need to release the resentment quickly.
Bu tarz katiller öfkelerini hemen açığa vururlar.
Something triggered him and pissed him off.
Kızmasına neden olan bir şey olmuş olmalı.
The accident happened because an undetected electrical fire triggered the ignition fuel.
Kazanın sebebi fark edilmeyen bir elektrik yangınının ateşlemeyi tetiklemesi.
Silent alarm triggered at the jewelry store on main.
Mücevher dükkanındaki gizli alarm çalıştı.
Choriocarcinoma, would've triggered pregnancy hormones.
Koryokarsinoma, hamilelik hormonlarını tetikleyebilir.
When you got pregnant, the physical stress triggered e-nodosum leprosum, a common complication of leprosy.
Hamile kaldığında fiziksel stres nodosum leprosumu tetikledi. Lepranın yaygın görülen bir komplikasyonu.
And people have... no problem accepting Darwinian explanations for emotions that are triggered by the physical world - fear of heights and snakes and spiders and the dark and deep water, disgust at bodily secretions that might be carrying parasites,
Ve insanların fiziksel dünya tarafından tetiklenen duyguların Darwinci açıklamasını kabul etmede bir sorunları yok - yükseklik korkusu ve yılanlar, örümcekler, karanlık, derin su, parazit taşıyıcısı olabilecek vücut salgılarından iğrenme, veya çürümüş et ve benzeri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]