English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Trilling

Trilling translate Turkish

61 parallel translation
Its trilling seems to have a tranquilizing effect on the human nervous system.
Ses titreşimlerinin, insan sinir sisteminde sakinleştirici etkisi var gibi gözüküyor.
" The birds cease their trilling.
" Kuşların sesi titrer.
It's all Thurber and Trilling and Bunny Wilson. Bunny?
Her şey Thurber ve Trilling ve Bunny Wilson.
Captains Trilling, Gilder....
Yüzbaşı Trilling ve Gilder...
Have some champagne, Captain Trilling.
Bir kadeh şampanya alın Yüzbaşı Trilling.
Gilder, Trilling and Tom Breaker, A.S.A.P.
Gilder, Trilling ve Tom Breaker'ın hemen bulunmasını istiyorum!
- Any word from Gilder and Trilling?
- Gilder'la Trilling'den haber yok mu?
ROGER : A scandal matters to Mrs. Trilling and myself.
Bayan Trilling ve benim için skandalın önemi var.
Our next direct contact witness is a Lawrence Trilling.
Sonraki direkt temas tanığımız Lawrence Trilling.
Now, if you turn the page... there's some testimony... from a Larry Trilling and Jennifer Kattler.
Şimdi eğer sayfayı çevirirseniz... Birkaç tanık ifadesi var... Larry Trilling ve Jennifer Kattler.
This reminds me of that party at Jonah Trilling's house.
Bu bana Jonah Trilling'in evindeki partiyi hatırlattı.
- [Trilling ] - [ Narrator] He also liked Star Wars.
- Aynı zamanda Star Wars'ı da severdi.
Forgive me, but you are not Lionel Trilling.
Beni bağışla ama, sen Lionel Trilling değilsin. - O uçmuş.
- It blows. - Lionel Trilling?
- Lionel Trilling?
Well, the head of the Trilling School is on it, too, and I was wondering if you'd put in a word in for Megan...
Şan okulunun başkanı da orada ve belki Megan için birkaç söz söyleyebilirsin.
I ask'cause I know that she's got an application at Trilling.
Sordum, çünkü Şan Okuluna bir başvurusu olduğunu biliyorum.
Megan's got her heart set on Trilling.
Megan, bu işe yüreğini koydu.
But, at Trilling, we've got the music department in the entire city.
Ama, tüm şehirde şan bölümü olan tek okul biziz.
Harvard, Yale, Princeton... without Trilling, they don't have orchestras.
Harvard, Yale, Princeton oralarda yalnızca orkestra var, şan bölümü yok.
( trilling noise ) I felt horrible.
Çok kötü hissetmiştim.
Ah, yes, Trilling Howe and, oh especially Edmund Wilson.
Evet, Trilling Howe ve... ah bilhassa Edmund Wilson.
I don't know what, but... ( typing, computer trilling )... maybe who.
Ne olduğunu bilmiyorum, ama... kim olduğunu belki...
You slaves, you were trilling for Miek?
Miek'i çağıran siz miydiniz, köleler?
Well, it was until I narrowed the search to Sand Springs, where our call came from, and found Mr. Kurt Trilling.
Öyleydi ama ben, aramayı sadece bize telefon açtığı Sand Springs'te yapıp Bay Kurt Trilling ulaştım.
One evening he decides to round up some buddies and spends the night beating Mr. Trilling to a pulpy mess.
Bir akşam bir kaç arkadaşıyla birlikte gidip Bay Trilling'i posasını çıkarana kadar dövmüşler.
Medical records say that the bruises and injuries Mr. Trilling sustained were likely from a blunt-force object like a baseball bat.
Tıbbi kayıtlara göre Bay Trilling'in vücudundaki morarma ve yaralanmalara beyzbol sopası gibi sert bir cisim neden olmuş.
- Kurt Trilling- - we need to speak to him.
- Kurt Trilling kendisiyle görüşmemiz gerek.
( TRILLING LIPS ) Oh, come on!
( Trilling LIPS ) Oh, gel!
If you're not trilling it at least once every three years, the Dark Side wins.
En azından her üç senede bir üçlemeyi izlemezsen Karanlık Taraf kazanır.
Lionel Trilling, Alfred Kazin, Mary McCarthy.
Lionel Trilling, Alfred Kazin, Mary McCarthy.
- [trilling] - Okay.
Tamam.
( computer trilling )
( Bilgisayar trilling )
[line trilling] it's ringing.
Çalıyor.
[Line trilling] So I lay that down, and you hang up?
Ortaya bir şey attım ve kapattın mı sen?
( Insects trilling ) Do you think they sit around watching that video?
Sence sadece videoyu izleyip öylece oturmuşlar mıdır?
[line trilling] - ah! I've been trying to reach April for hours.
Saatlerdir April'e ulaşmak için çalışıyorum.
[phone trilling] - Why wouldn't she answer her phone?
- Neden telefonuna yanıt vermesin ki?
- ( trilling ) - We didn't get it, sir.
- Bulamadık, efendim.
[Line trilling]
[Hat trilling]
[Phone line trilling] Come on, pick up, Matty.
Hadi aç Matty.
( Trilling ) That doesn't sound good.
Motorlar iyi görünmüyor.
( trilling, beeping )
Striptizcilik günlerimde, pezevenkler yeni eleman bulmak için kulübe gelirlerdi.
( computer trilling, then beeps twice )
Çıktığınız mı? Evet, bana kur yapıyordu.
[Line trilling]
Yüzmek hoşunuza gitti mi?
( computer trilling )
Bu madde özellikle hızlı doku gelişimini teşvik etmek için tasarlanmış. Benzer bileşiklerle ilgili araştırmaları okumuştum.
[trilling ] [ gasps ] [ gasps] Get down!
Yere yat!
[Phone line trilling] How'd it go?
- Nasıl geçti?
[Cell phone beeps, line trilling]
- Niye uzun sürdü?
[phone trilling] - She's not answering.
- Yanıt vermiyor.
[Phone line trilling] Hey, it's me.
Merhaba, benim.
( beeping and trilling ) MARTIN :
- Ne yapıyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]