English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Trubel

Trubel translate Turkish

176 parallel translation
They call me Trubel.
Trubel derler.
Trubel...
Trubel...
Trubel might have to be staying with us for a little while.
Trubel'ın bir süre bizimle kalması gerekebilir.
This is... Trubel.
Bu arkadaşımız Trubel.
Trubel!
Trubel! Ne yapıyor bu şimdi?
Damn, I think Trubel's got her.
- Lanet olsun, galiba Trubel kadını buldu.
Trubel, dinner!
- Trubel, yemek hazır!
Trubel, come on! We're hungry! We wanna eat!
Trubel, hadi, çok açız, yemek istiyoruz artık.
Hey, how's Trubel handling all this, by the way?
- Trubel genel olarak nasıl gidiyor?
How much do you actually know about Trubel?
Trubel hakkında ne kadar şey biliyorsun?
How do you wanna handle this thing with Trubel? What thing with Trubel?
- Trubel meselesini nasıl halledeceğiz?
Just call me Trubel.
- Trubel diyebilirsin. Gidelim.
Trubel's with Rolek Porter and his son?
Trubel, Rolek Porter ve oğlunun yanında mı?
I'm on my way.
- Geliyorum. - Trubel'ı bırak.
Leave Trubel inside.
İşler kötüye gidebilir.
And Nick can see them, Trubel can see them, and your dad could see them.
Nick, Trubel ve baban onları görebiliyor.
TRUBEL ; Nick.
Nick?
Trubel walked right in while everyone was Woged.
Trubel tam herkes woge yaptığında içeri girdi.
Trubel walked right in while everyone was woged.
- Trubel herkes woge yaptıktan sonra girdi.
They're gonna be all over Trubel.
- Trubel'a fena yüklenecekler.
He had to take Trubel to the precinct.
Trubel'ı merkeze götürdü.
- Maybe something Trubel said.
- Belki Trubel bir şey söylemiştir.
That's what Trubel had in the bottle that broke, right?
Trubel'ın şişesinde o vardı, değil mi?
Trubel, you did what you had to do for Nick.
Trubel, Nick için yapman gerekeni yaptın sen.
Let's give him some Trubel.
Şunun başına biraz Trubel saralım.
Go ahead, Trubel.
- Söyle Trubel.
Trubel, this is Hank. Is he still at the hotel?
- Trubel, ben Hank.
And Trubel called.
Ayrıca Trubel aradı.
He said he was gonna tell somebody about an accident and a murder.
Birine bir kaza ve cinayet hakkında bir şeyler anlatacağını söyledi. Trubel, dinle.
Trubel, listen. We don't know who this guy is.
Bu adamın kim olduğunu bilmiyoruz.
This is where Trubel said she'd be.
- Trubel burada olacağını söylemişti.
- Right where she was.
- Trubel'ın olduğu yer.
Trubel, do you know who I am?
Trubel. Kim olduğumu biliyor musun?
You know, I was just thinking, all that stuff he stole from peoples'memories... what do you think he got from Trubel?
Düşünüyorum da... İnsanların hafızalarından çaldığı onca şeyi bir düşün. Sence Trubel'dan ne aldı?
Trubel, you want some breakfast? It's almost ready.
Trubel, kahvaltı istiyor musun?
May want to bring Trubel in on this.
Trubel'ı getirmemiz gerekebilir. Hayır.
Trubel.
Trubel.
Trubel, come on.
Trubel, yürü hadi.
If Trubel wasn't here... we can't keep doing this, Hank.
Trubel burada olmasaydı... Bu şekilde devam edemeyiz Hank.
Want to get Trubel? Yeah, I'll get her.
- Trubel'ı çağırır mısın?
Trubel?
Trubel?
- Listen, Trubel...
- Trubel...
By the way, is Trubel here?
Bu arada Trubel burada mı?
You see, my kid is being bullied by this wesen kid at school, and I thought maybe Trubel could talk to him.
Okulda bir Wesen çocuğumu tartaklıyormuş da, belki Trubel konuşabilir diye düşündüm.
Trubel's got more to her than what we've told him.
Trubel'da ona anlattığımızdan fazlası var.
Trubel!
Trubel!
What about Trubel?
Trubel ne olacak?
- Trubel!
- Trubel!
- Can I say something, Trubel?
Bir şey diyebilir miyim Trubel?
Witness statement.
- Ne Trubel meselesi? Tanık ifadeleri.
They don't know her as Trubel. They only know her as Theresa.
Onu Trubel olarak tanımıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]