English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tuning

Tuning translate Turkish

443 parallel translation
So, in other words, what you're saying is that by using you as a conduit, everyone tuning in can communicate.
Yani, diyorsun ki seni kanal olarak kullanarak bağlanan herkes iletişime geçebilir.
Now don't start tuning out.
Haydi, haydi sakın başlama.
It will need tuning terribly.
Acilen akort edilmesi gerekiyor.
The orchestra was tuning up.
Orkestra akort yapıyordu.
It needs tuning.
Akor yapılması gerekiyor.
[Tuning Frequencies] Where'd you get that?
Bunu nereden öğrendin?
Wait a minute. [Tuning Continues]
Bekle bir dakika.
... tuning and lubricating itself, replacing worn parts.
Kendini ayarlayarak, yağlayarak, aşınan parçaları değiştirerek.
Some of our late viewers tuning in.
Televizyonunu açmakta geç kalan izleyicilerimizden bazıları.
If you've enjoyed our story or any of this trivia, perhaps you'll be interested in tuning in next week, when we shall have more of the same.
Hikayemiz ve diğer ıvır zıvırlar hoşunuza gittiyse,... benzer hikayelerimizi,... önümüzdeki haftalarda izleyebilirsiniz.
"Thank you for tuning in."
"programı açtığınız için teşekkür ederim".
Thank you for tuning in.
Programı açtığınız için teşekkür ederim.
I can hear them tuning up over at the Country Club already.
Kulüpte ses ayarı yaptıklarını duyar gibiyim.
Herr Baby, your piano needs tuning.
Bay Bebek, piyanona akort lazım.
I tell you the organ needs tuning!
Orgun akort edilmesi gerektiğini söylemiştim.
Well, I wrote this love song, and one afternoon, while I was tuning your piano, I played it to you.
Şey, sana bir aşk şarkısı yazdım. Ve bir öğleden sonra piyanoyu akort ederken onu sana çaldım.
The piano needs tuning and I'm an old blind sick piano tuner.
Piyanoya akort yapılması lazım. Ben de ihtiyar, kör ve hasta bir piyano akortçusuyum. Arizona'daki bütün piyanolar benden sorulur.
And your channel's busy tuning'in outside.
... ve o kanalın da ayarı bozuk.
Tuning, please!
Düzeltelim lütfen.
And we don't know exactly when her majesty will be tuning in.
Tam olarak ne zaman izleyeceğini bilmiyoruz.
- Would you change that awful station, Susan. - [Radio : Frequencies Tuning]
Şu berbat kanalı değiştirir misin, Susan?
He has a new car and he's just been tuning it up.
Yeni bir arabası var ve ayarlarını yapıyor.
Tuning.
Ayar.
I can feel all the new sets tuning in.
Herkes bizim kanala geçecek hissediyorum.
I've been tuning in to the police wavelength... for a month and I'm sure that's the speed they work at.
Bir aydır polis frekansına giriyorum çalışma hızlarının bu olduğundan adım gibi eminim.
Obviously, there's some fine tuning to do.
Kesinlikle, biraz ayara ihtiyacı var.
This is Hamlin calling and carefully tuning.
Burası Hamlin ve istasyon ayarı yapıyorum.
If I could have him two more weeks... I could do some fine-tuning... and turn Leonard Zelig back into his own man.
Onunla iki hafta daha çalışabilseydim... onun ayarlarını düzeltebilir... ve Leonard Zelig'i kendi kişiliğine sokabilirdim.
Tuning fork.
Akor çatalı.
- The last tuning.
- Son akort.
It was computer-controlled with a directional mechanism for fine-tuning.
Üzerindeki bilgisayar kontrolündeki kol ince ayar yapabiliyordu.
I didn't find your tuning fork right away.
Diyapazonunuzu hemen bulmadım.
How does one go about fine-tuning a mind?
İnsan zihnini nasıl akort eder?
Then I'm tuning it in.
Öyleyse, şimdi o kanalı açıyorum.
As you see, we're still doing some fine-tuning.
Gördüğünüz gibi, hala bazı ince ayarlamalar yapmaktayız.
it features crystal lock tuning, quartz scan capabilities and 12 mondo watts per channel of pure power.
Kristal ses taraması özellikli, Kuvars arama yetenekleri ve her kanal için 12 monda watt gücünde saf gücü var.
You want your radio patients tuning to another station?
Radyodaki hastalarının başka istasyona geçmelerini mi istersin?
YEAH. [Tuning Fork Vibrating]
Evet.
The old tuning-fork test.
Diyapazon testine girecek.
A little fine tuning, that's it.
Biraz ince ayar, işte böyle.
It was just last night, as the entire country was tuning in to its favorite talk show.
Daha dün geceydi, tüm şehir favori talk show programlarını izliyorlardı.
Look. All copy needs fine-tuning.
Tüm kopyaların ince ayara ihtiyacı var.
What are they tuning, a harp?
Neyi akort ediyorlar, bir arp mı?
I'm like a tuning fork.
Ayarlı pense gibiyim.
I was hopin'maybe with your tuning fork that you might have a hunch.
Umarım geliştirilmiş çatalınla bir önsezin vardır.
So you have a tuning fork too.
O zaman senin de geliştirilmiş çatalın var.
I don't have your magical tuning fork.
Senin sihirli çatalına sahip değilim.
It was... right through to the research farm behind me... where scientists are fine-tuning Mother Nature with such innovative... products for the future as the Livestock Development Factor, LDF.
Hemen arkamdaki araştırma çiftliğinde araştırmacılarımız doğa anaya yaptıkları ufak müdahalelerle LDF gibi geleceğin ürünlerini üretiyorlar.
Apply a fine tuning on our sensors.
Ama geniş hareket alanı yok. Sensörlerimizi ince ayara getir.
# # [Instruments Tuning Up]
- Nasılsın?
Your piano's badly in need of a tuning.
Piyanonuzun gerçekten akort edilmeye ihtiyacı var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]