Turkeys translate Turkish
344 parallel translation
You shot these turkeys.
Bu hindileri sen vurdun.
These turkeys think you can live on memories.
Bu salaklar sadece hayaliyle yaşanır sanıyorlar.
Christmas, plum pudding and turkeys... that's just for children.
Noel, üzümlü tatlı ve hindiler bunlar çocuklara göre.
Now, supposing these here cartridges is a flock of wild turkeys, a-flying across the ridge coming this a-way, see, right at me.
Şimdi, dağı uçarak aşan.. ... vahşi hindi sürüsü bu tarafa, bana doğru geliyor.
- Turkeys sure is dumb animals.
- Hindiler kesinlikle aptal hayvanlar.
Just like a flock of turkeys.
Tıpkı hindi sürüsü gibi.
It's turkeys.
Hindiler.
Did the poor man get his turkeys back?
Zavallı adam hindilerini geri alabilmiş mi?
He didn't rat on us about the turkeys, did he?
Hindiler için bizi ispiyonlamadı, değil mi?
It's little animals, little turkeys in straw hats.
Hep küçük hayvanlar olur, Hasır şapka takan minik hindiler.
Take a wagon to Fort Apache and come back with six turkeys.
Çavuş, apaçi dostlarımıza da haber ver. Ayrıca gelirken en az 6 tane hindi getirin.
But his oven has fallen apart... so he brought six turkeys to be cooked.
Ama bacası çok iyi çekmediğinden pişirelim diye 6 tane hindi gönderdi.
What do you think of our turkeys, my friend?
Hindilerimiz nasıl, kardeş?
You saw those turkeys yesterday.
Dünkü hindileri sen de gördün.
And turkeys.
Ve hindiler.
No turkeys, no!
Hindi değil, hayır.
And we can even buy those turkeys!
Ve hatta şu hindileri satın alabiliriz!
No, no turkeys!
Hayır, Hindi olmaz!
The turkeys...
Hindiler...
I told you, no turkeys!
Sana söyledim, hindi yok!
- The turkeys!
- Hindiler!
I remember once when he was my precinct commander, the wholesale butcher in the neighbourhood gave out Christmas turkeys.
Çalıştığım bölgenin amiriyken mahalledeki kasap yılbaşı hindisi dağıtacağını duyurmuştu.
- No, sir. Not even a response about the two turkeys I sent for Christmas?
Noel'de gönderdiğim, o iki hindi için bir mesaj yollamadı mı yani?
I'd fill my yard with chicks and turkeys and geese
Doldururdum avlumu, tavuk, ördek, hindi ve kazla
We have to feed these turkeys... chocolate, nuts and cognac.
Şu hindileri besleyelim... Çikolota, fındık ve konyak.
Now the turkeys.
Şimdi hindiler.
How come I always have to buy the beer for you turkeys.
Neden siz gerzeklerin birasını hep ben ısmarlamak zorunda kalıyorum?
Look at them turkeys.
Hindilere bak.
For the American flyers swooping down on their opponents, it was as easy as shooting turkeys.
Amerikan pilotları için onları vurmak keklik avlamak kadar kolaydı.
Turkeys are worse.
Hindiler daha da kötüdür.
Next thing you know, they're off buzzing the turkeys in the pickup.
Daha sonra biliyorsun ki, kamyonete atlayıp etraftaki hayvanları korkutuyorlar
Hang on, turkeys.
Sıkı tutunun, sizi hindiler.
- Hi, turkeys.
Selam, hindiler.
- Look, I'm in a rush... so I'd appreciate it if you took me before these other turkeys.
- Bak, benim acelem var... o yüzden beni şu hindilerin önüne alırsanız memnun olurum.
So long, turkeys.
o kadar uzun ha, hindiler...
Okay, freeze, you turkeys.
Pekala, kıpırdamayın.
Before I call the taxidermist, you turkeys!
Tahnitçiyi çağırmadan önce, hindiler!
Shut up, you turkeys!
Susun, çaylaklar!
So we wouldn't be here when those turkeys showed up.
Eminim, o köpeğe gençlik merkezini kasıtlı olarak bastırttı böylece o hindiler geldiğinde biz burada olmayacaktık.
Hey! You turkeys pull off.
Siz hindiler kenara çekilin.
Hey! You turkeys pull off.
Hey siz hindiler kenara çekin.
Hey! You turkeys pull off.
Hey hindiler kenara çekin.
Like turkeys.
Hindiler gibi.
We got 12 turkeys, about 40 chickens...
1 2 tane hindi, 40 tane tavuk...
If I had my choice, I'd endorse one of the Dallas cheerleaders... before I'd back either one of you... turkeys!
Seçme şansım olsaydı, sizin yerinize bir Dallas amigosunu koyardım daha iyi.
The more I look around and see these turkeys...
Etrafa bakıp bu hindileri gördükçe...
You turkeys don't want me.
Siz yaşlı hindiler beni istemiyorsunuz.
You're a bunch of old turkeys.
Yaşlı hindiler gibisiniz.
Turkeys.
- Hindi.
There's turkeys in there now.
Efendim, fırınlara et koydum.
Real turkeys.
Şimdi gerçek hindiler var.