English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Turmoil

Turmoil translate Turkish

562 parallel translation
[Ivan] The downside is that scores of peopl e will be swept into the turmoil.
İşin negatif tarafı, karmaşadan etkilenecek insan sayısı.
For wherever the sun rises and sets in the city's turmoil or under the open sky on the farm life is much the same :
Güneşin doğup battığı bir şehir karmaşasında veya... açık gökyüzü altında bir çiftlikte... yaşam hemen hemen aynıdır :
There's turmoil in the streets.
Sokaklarda huzursuzluk var.
Alas! In this turmoil, I can see sheep!
# Heyhat Davarlar gördüm bu hengameden
I've lived my life. I've had enough of fighting turmoil, strife. I'm happy, contented here.
Yeterince savaştım kavga, telaşe.
Bagdad is in such a turmoil and just when we're doing so much business!
Bağdat kargaşa içinde, bu kadar yoğunken tüm bunların olması!
I... am in turmoil.
Ben... telaş içindeyim...
His soul in turmoil, like the hot winds and raging sands that lash him with the fury of a taskmaster's whip.
Ruhu, kendisine bir ustabaşının kamçısı gibi çarpan sıcak rüzgar ve azgın kumlar kadar karışıktı.
Because you put me in a turmoil.
Çünkü içimi çalkalıyorsun.
All Israel is in turmoil, and Solomon stands alone.
Bütün İsrail karışıklık içinde, Süleyman yalnız kaldı.
Because, Your Honor, to understand how an outlaw can become pivotal at election time and throw the parliament and government into turmoil by his actions, we must have the courage to expose the sad life of poverty, of ignorance, of servitude to a feudal system endured by these poor people, the many faces of political manipulation, the face of the Mafia.
Çünkü, Sayın Hâkim, bir haydudun seçim zamanında nasıl önemli biri haline gelebildiğini parlemontoyu, hükümeti yaptıklarıyla nasıl telaşa düşürebileceğini anlamak için bu fakir insanların katlandığı yoksulluğu, cahilliği feodal sistemin kölesi oluşlarını, politik dalaverelerin binbir şeklini ve Mafya'nın gerçek yüzünü gözler önüne serebilecek cesarete sahip olmamız gerekir.
In this double-edged turmoil the Shogunate entered the 3rd year of Bunkyu, or 1 863
Bu iki ucu keskin hengâmede Şogunluk, Bunkyu senesinin 3. yılına girdi. Diğer deyişle 1863'e.
American communications are in a turmoil.
Amerikan haberleşmesi çıldırmış durumda.
When we feed them into this machine, Latvia is gonna be in turmoil.
Bunu, makinemize gönderdiğimizde ise Letonya karma karışık olacak.
It was a time of turmoil my ancestors built the traps just in case
Çok eskiden, bir dönem kargaşa yılları vardı! Halk arasında kaos çoktu! Atalarımda önlem olsun diye orayı inşaa ettiler
There's something about you that fascinates me, puts me in a turmoil, and I can't make out what it is.
Sizde, doğasını anlamayı başaramadığım beni büyüleyen ve alt üst eden bir şey var.
Something about me fascinated you, put you in a turmoil.
Bizde sizi etkileyen, ve alt üst eden bir şey var.
By keeping us in constant turmoil, they hope to force the council to accede to their demands.
Bizi telaş ettirerek, isteklerini kabul ettirebileceklerini düşünüyorlar.
So go and hide, or you'II get hurt in the turmoil.
Git, gizlen, yoksa kargaşada yaralabilirsin.
The turmoil she arouses in me gives me a sort of right over her.
Yüzündeki belli belirsiz ifade ona karşı içimde bir talebin uyanmasına salık verdi.
" The streets of our country are in turmoil
" Ülkemizin sokakları kargaşa içinde
Where there's turmoil, human beings are so feeble.
Kargaşanın olduğu yerde insanlar çok zayıf düşerler.
- What's all the turmoil?
- Bu gürüItü de ne?
And in the turmoil of a titanic battle of the elements, the sun is finally obliterated.
Ve doğa güçlerinin bu muazzam savaşının yarattığı bu kargaşada, güneş sonunda mağlup oluyor.
We just hope to help our country under an amnesty Our country is in turmoil, Fang La is rebelling
Sizden tek dileğimiz genel af çıkararak yardımcı olmanız ülkemiz kargaşa içinde, Fang La baş kaldırmış
The death of his daughter Adele on April 25, 1915... passed almost unnoticed... in the turmoil of the First World War.
Kızı Adele'in 25 Nisan 1915'teki ölümü Birinci Dünya Savaşı'nın hengamesi arasında neredeyse hiç farkedilmedi.
Delos was in turmoil.
Delos karıştı.
- Theologians have interpreted..... the "eternal sea" as meaning the world of politics,..... the sea that constantly rages with turmoil and revolution.
- İlahiyatçılar..... sonsuzluk denizini "Politika Dünyası" olarak yorumluyorlarmış, kargaşa ve devrimin hiddetle artış gösterdiği deniz.
Her emotions are a turmoil, her hot Latin blood raging to be avenged on the woman who stole her man.
Karmaşık duygular içindeydi. Erkeğini çalan kadından intikam almak için yanıp tutuşuyordu.
As we pass through the flaming turmoil which is the edge of your own galaxy we will enter the realm of the red Krypton sun source of your strength and nourishment and cause of our eventual destruction.
Bu alev alev yanan karmaşıklık senin kendi galaksinin kıyısı. Burayı geçince... kırmızı Kripton güneşinin bölgesine gireceğiz. Senin gücünün asıl kaynağı... ve bizim akıbetimizin nedeni.
Here in all this modern turmoil.
Bütün bu modern kesmekesin içinde.
In the turmoil of politics?
Politik çatışmaların kargaşasına mı?
In the turmoil of Myra's death...
Myra'nin ölümüyle sarsılmıştım- -
A mongrel country filled with niggers and Jews, always in turmoil.
Zencilerle ve yahudilerle dolu, karmaşa içinde melez bir ülke.
Its primary market is the turmoil in Central America.
Sorun asıl pazarın Orta Amerika olması.
The war has plunged the world in chaos Widespread turmoil and sufferings
Savaş patlak verdi dünya karışıklık içinde heryerde huzursuzluk var
We're not throwing bombs or wounding the police. Agitation will pave the way to a general strike and street revolt, which will extend the revolutionary turmoil to the countryside, villages...
Ajitasyon genel grev ve sokak isyanının önünü açacak, kırsal bölgelerde, köylerde devrimci kargaşayı uzatacak...
China was in turmoil
Çin kargaşa içindeydi
The whole class is in turmoil.
Bütün sınıf karmaşa içinde.
Our old turmoil will be buried.
Eski hayaller bitti artık.
The news says the whole country is in turmoil.
Haberlerde tüm ülkede kargaşa olduğunu söylüyorlar.
Throwing the court into turmoil and disarray staggering from the suicidal to the merely idle.
İntihara meğili ve aylaklığıyla sarayı kargaşaya ve düzensizliğe sürükler.
ome say that the path from inner turmoil... begins with a friendly ear.
Bazıları der ki, kargaşadan kurtulmanın yolu... dost kulakta başlar.
It is because of such caring for "name" that there is so much turmoil in the world.
isimler yüzünden... dünya ne hale geldi, baksana!
Hmm. Well, perhaps we can shed some light... on your problem in a new segment exploring preadolescent turmoil.
Peki, belki gençlik öncesi problemini öğrenip, parçalarına ışık tutarak çözümüne ulaşabiliriz.
Lucy, I have been in a ghastly turmoil and do you know what I've discovered?
Bu ara düşünmekten betim benzim attı, ama ne öğrendim biliyor musun?
The awkwardness you feel, walking down the street and some leering fool is making fun of your sexuality the turmoil you feel, extra bad when that time of the month comes around the anger you feel that your mom and dad won't let you grow up and be yourself, be a woman.
Sakarlaştığını hissetmen, sokakta yürürken... ağzı sulanan bir aptalın cinselliğinle dalga geçmesi... özellikle ayın muayyen günlerinde artan içinde hissettiğin o karmaşa... annen ve babanın büyümene ve... bir kadın olmana izin vermeyişlerine karşı duyduğun öfke.
I do apologize for the turmoil that I've created.
Yarattığım tüm kargaşa için özür diliyorum.
- Her mind's in a turmoil, Sir Guy!
- Zihni karmakarışık Sör Guy!
What a thrill it is to leave the turmoil of civilization behind.
Medeniyet karmaşısını geride bırakmak ne büyük zevk.
This turmoil will weaken you.
Bu telaşe sizi zayıf düşürecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]