Ultimately translate Turkish
1,982 parallel translation
And Pyuri ultimately will received a green card.
Pyuri tamamen Yeşil kart düzenliyor
Sure, you're flattered, but ultimately, ultimately, it's tiresome because it has nothing to do with you.
Elbette pohpohlanıyorsun da. Ama nihayetinde, bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlıyor çünkü bu senin suçun değil. Doğanda var.
But ultimately, it was your robotics idea that pushed us over the top.
Ama en çokta robotik fikirleriniz bu kararı vermemizde etkili oldu.
It's obvious. Ultimately, people must live their lives for themselves.
Herkesin kendi için yaşaması gerektiği apaçık ortada olan bir şey.
It starts with your imagination... fantasies that ultimately lead to masturbation. For you to completely dominate resulting in sexual perversity.
Hayallerinizle başlar, fantezi kurarsınız sonra mastürbasyona dönüşür ve bu da sizi doğrudan zamparalığa götürür.
the ira has claimed responsibility for what is ultimately an outrageous act of cowardice and no one should ever make the mistake of thinking that actions of this kind represent anything equating to patriotism.
I.R.A.'in bu tamamen korkakça ve vahşice yapılanlar şeylerden sorumlu olduğu söylendi. Ve kimse vatanseverliği ifade ettiğini düşünerek bu tür davranışlarda bulunma düşüncesinde olmasın.
And ultimately I think maybe you can manage the whole area.
Ve eninde sonunda bence tüm bölgeyi yönetir hâle gelebileceksin.
But ultimately it is paid.
Sonunda yalanınız bayatlar.
Early bird was looking for a parking spot, found the body, called the attendant, who called the police, who ultimately ID'd the body.
Erken gelen biri park yeri araken, cesedi bulmuş. park kahyasını çağırmış, o da sonunda cesedi teşhis eden polisi aramış.
Because ultimately Satan wants to overthrow God, so you have this clash.
Çünkü nihayetinde Şeytan, Tanrı'yı mağlup etmek ister. Çatışma bu yüzden var.
And ultimately Rick got to that point, and I made it.
Nihayet Rick bu noktaya ulaştığında, ben de yapmam gerekeni yaptım
Ultimately, what I want to do is see these things used in the way they were used traditionally to heal people, help people and right now helping people come to terms with dying.
Sonuç olarak, bu maddelerin tıpkı geleneksel tedavi yöntemlerinde kullanıIdığı gibi, yine insanları iyileştirmek için kullanıImalarını istiyorum. Şimdi ise insanlara yardım etmenin yolu ölümle yüzleşmelerini sağlamak.
When I first embarked on this journey to enter into the mind and manipulate one of the world's most notorious serial killers, I never imagined that the one who would ultimately be manipulated and controlled would be me.
Dünya'nın en namlı seri katillerinden birinin aklına girip onu yönetme yolculuğuna ilk başladığımda, yönlendirilecek ve kontrol edilecek kişinin ben olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.
Ultimately, these children were in the care of the British Government.
Sonuçta, bu çocuklar İngiliz Hükümeti'nin koruması altındaydı.
But... eh... ultimately, I wasn't what he wanted.
Ama sanırım onun istediği ben değildim..
And I don't think the President is willing to do what is ultimately required.
Ayrıca Başkanın, son aşamaya gelindiğinde gerekenleri yapmaya gönüllü olacağını sanmıyorum.
Maybe ultimately we can even find a way To get them bodies in the real world.
Belki sonunda bedenlerini gerçek dünyaya getirebilecek bir yol bulabiliriz.
But, ultimately, there's no greater qualification
ama, hayatını mahveden adamın yüzüne bakıp
And sure, last time it bubbled over into resentment and rage, leading ultimately to a painful divorce that neither of you ever really recovered from, but I'm sure this time it'll be great.
Son defa öfke ve kızgınlık içinde köpürdüğünde acı verici bir boşanmaya sürüklendiniz ve ikiniz de hiçbir zaman gerçekten toparlayamadınız ama bu sefer harika gideceğinden eminim.
Ultimately, it doesn't matter.
Sonuçta hiç fark etmiyor.
But its many benefits come with side effects that could shatter society. Will it ultimately prove a force for good?
Wright uzaylı yaşamını yaratan bir yazılım dizayn ediyor, evrende karşılaşılabilinecek sayısız durumlara benzersiz şekilde uyum sağlayan yaratıkları yani.
So our defining difference from technology may ultimately keep the human race from becoming its victim.
Sayılamayacak kadar gezegenlerden birinde kök salmamış olmasını düşünmek zor. Bu yaşamlardan biri düşündüğümüz zekalar mı?
I'd rather you think of me as a friend ultimately, you know, and a friend you can tell anything to.
Beni sadece arkadaşın olarak görmeni istiyorum. Nihayetinde her şeyi anlatabileceğin bir arkadaş.
It's the parents who are ultimately responsible.
Ailede en az onun kadar sorumlu.
The Duchess Satine will ultimately cause our defeat.
Bu doğru değil! Düşes Satine en sonunda yenilmemize neden olacaktır.
If we do not, we will ultimately cause our defeat.
Eğer bunu yapmazsak, eninde sonunda yeniliriz.
Ultimately, interpretation is your responsibility.
İnsanlar benden sürekli gördükleri şeyleri yorumlamamı istiyor ama yapamıyorum.
We expect backlash against those ultimately found responsible.
- Muhtemelen milyonlarca insanı öldürdük. Olaydan sorumlu tutulacaklar için bazı sert tepkiler bekliyoruz.
We're willing to offer you 20 % gross profits based on what the land will ultimately be worth.
Sana arazinin gerçek ederinden gelecek brüt karın yüzde 20sini teklif ediyoruz.
We ultimately wanna have the most highly effective and highly compensated educator force in the country.
Biz sonuçta en yüksek etkinlikte ve ülkenin en yüksek telafi imkanları olan eğitmen gücüne sahip olmak istiyoruz.
They did, but... After years of testing various designs, ultimately they decided helicopters were more practical for earth-atmosphere flight.
Yani evet ama çeşitli tasarımları yıllarca denedikten sonra helikopterlerin, yerküre atmosferi uçuşları için daha kullanışlı olduğuna karar verilmiş.
Ultimately, I would've chosen you.
Nihayetinde, seni seçerdim.
Ultimately general MacArthur Would not use Peleliu in retaking the Philippines.
En sonunda, General Macarthur, Filipinleri almak için Peleliu'yu kullanmaktan vazgeçti.
You're the only person we've discovered so far who contracted the full-blown virus and yet ultimately recovered.
Şimdiye kadar virüsün tüm etkilerine maruz kalıp etkilenmeyen, bulabildiğimiz tek canlı sizsiniz.
Yet somehow, your body began producing antibodies that ultimately destroyed the virus.
Bir şekilde vucudunuz kendi korumasını geliştirdi ve virusu yendi.
I mean, who ultimately has to pay the price?
- Yani sonuçta kim bunun cezasını çekecek?
But ultimately, it's not up to me.
Ama sonunda, bu bana kalmış bir şey değil.
But ultimately you kind of got to ignore them until they're ready to bite.
Yani bir süre onları görmezden gelebilirsin, ta ki yemi yutmaya hazır olana kadar.
But ultimately, You didn't really need either one of them, did you?
Ama bunlardan hiçbirine ihtiyacın yok değil mi?
But it would have ultimately been a disappointment.
Ama kesinlikle bir hayal kırıklığı olurdu.
It's this hot interior that is ultimately the source of all the metals that have so radically changed our history.
Derinlerdeki bu sıcak tarihimizi kökten değiştiren tüm metallerin ana kaynağıdır.
We can only ever be one step behind. still erratic and ultimately still shapes our future.
Yalnızca bir adım gerisinden izleyebiliyoruz. Bugün bile başımızın üzerindeki havanın her dönüşünü sanal olarak izleyebildiğimiz halde atmosfer hâlâ gizemli, hâlâ tuhaf ve geleceğimizi hâlâ biçimlendiriyor.
- I do. Okay, well, then you need to know that I love you, I will always be here, and that I'm gonna help you make sure that ultimately, this is gonna be wonderful.
O zaman seni sevdiğimi, her zaman yanında olacağımı... ve eninde sonunda bunun muhteşem olmasını sağlayacağımı bilmeni istiyorum.
Ultimately it just gets on your tits.
Sonunda hep göğüslere boşalırdı.
Issues you can connect on to gain their trust and ultimately exploit to make the sale.
Müşteriyle kaynaşman ve güvenlerini kazanman için ortaya attığın sorunlar. Sonra satış yapman çok daha kolaylaşır.
We sat on it for a year, checking everything, but ultimately it is in the data.
Bir yılı, öylece her şeyi kontrol ederek geçirdik, fakat en nihayet yine de verilerin içindeydi.
For a long time it was controversial among ourselves, in fact, we did not think it was possible. But ultimately, it's the data that decides and the data, to us, show very unambiguously that this is there.
Fakat nihayetinde kararı veren "veriler" dir ve bu veriler bize net bir şekilde neyin nerede olduğunu gösterir.
Yes, I meddle, but I do it because I know ultimately, you're all grateful.
Evet, burnumu sokuyorum çünkü sonunda hepinizin minnettar olduğunuzu biliyorum.
What Man doesn't realise is what he does to the land he ultimately does to himself, and when the land is finally destroyed and the animals are either driven out or killed,
Ama insanlık yeryüzüne ne yaptığının farkında bile değil. Sonuçta yine kendilerine yapıyorlar yeryüzü sonunda yok edildiğinde hayvanlar ya yurtlarından sürülmüş ya da öldürülmüş olacak.
I mean, he... he didn't even see the patient, which ultimately doesn't matter, because Eddie Lindy made a decision to save his wife.
Sonuç değişmez çünkü Eddie Lindy eşini kurtarmak için bir karar verdi. Yapmamı istedi ve bunu yapabilirim.
Ultimately they left us the end product of their consciousness.
Sonuç olarak bize bilinçlerinin nihai ürünlerini bıraktılar.